Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '08

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray sorunları

Galatasaray sorunları
 

Galatasaray rakiplerine göre sezona iki çok önemli artı motivasyon fırsatıyla başlamıştı;
1-Son yılların en flaş transferleri yapılmıştı: Kewell, Baros, Meira...Ancak bu oyuncuların ortak özellikleri marka olmuş dünya liglerinde oynamış ve hedefledikleri kariyeri yakalayamamış olmalarıydı, yani hem kulüpleri hem de fanları için hayal kırıklığı olmuş “büyük oyuncular”idi. Hagi’de Galatasaray’a bunalımlı İspanya macerasından gelmiş ve en verimli yıllarını emekliliğinde burda yaşamıştı. Galatasaray küllerinden yeniden doğan üç silahşörlerini yani Popescu, Hagi ve Taffarel’li yıllarını asla unutamadı, bu yılki transfer stratejilerini bu felsefe üzerine kurmuşlardı. Kariyerleri ni en yukarıda bir türlü taçlandıramamış büyük oyuncuların final sıçramaları için son durak olmayı yeğlemişlerdi.

2- Sezona başlarken kamp ve birlikte çalışma pratikleri konusunda tüm camia şikayetçiydi, ancak değerlendiremedikleri en önemli avantajları aslında Milli Takım’da Avrupa Şampiyonası’nda kazanılan madalyada büyük paya sahip, takım iskeletinin neredeyse tamamını oluşturan Galatasaraylı oyuncular idi. Hakan Balta , Sabri, Servet, Emre Aşık ve hatta Emre Güngör dünyanın en görkemli futbol festivalinde güç gösteren savunma oyuncuları olurken, Ayhan son Almanya maçında mükemmel oynamıştı. Gene Mehmet Topal Almanya maçında hem de yarı finalde hayatında belki ilk kez en son adam oynamak zorunda kalmış ama harika oynamıştı, Milli Takım turnuva boyunca geriden en iyi oyun kurduğu o dramatik maçı oynamıştı. Arda Turan, Avrupa’nın önemli ekol ülkelerinden teklifler almaya başlamıştı, uzun lafın kısası Euro- 2008 en çok Galatasaray’a yaramıştı, tüm oyuncular özgüvenlerini bir iki misli arttırmış, olgun oyuncular olmuşlardı, ayrıca kulüp de maliyetlerini ikiye katlamış bir grup yeni oyuncu kazanmıştı.

Yukarıdaki iki başarı motivasyonunun takım olma aşamasında yeterince aşılanamadığı gibi bir gerçek her hafta perdeleniyor ne yazık ki ; Turkcell Süper Lig’inde 8 maçta sadece 4 galibiyet, 2 yenilgi ki biri ligin yeni takımı Es Es’den tam 4 gollü bir yenilgi, oynanmasına kesin gözüyle bakılan Champions League yerine UEFA’nın bile vazgeçmeye yeltendiği UEFA kupasına tamah edilmesi...

Yeni prensler Kewell ve Baros istikrarsız performans sergiliyorlar, topsuz hücumu bilmeyen, bu yüzden de topsuz oyunu beceren ekol ülkelere karşı savunma yapamayan bir futbol ülkesinin içine düştüklerini hissettikleri birinci ya da ikinci maçtan sonra bizimkiler gibi yürüyerek oynamaya başladılar. Yani Galatasaray’lıların hayal ettiği gibi yeni prensleri için kulüp ; final sıçraması değil de jübile cazibe merkezi olacak galiba, temmenimiz olmaz ancak görünen o ki ikinci baharlarını değil jübilelerini gayet iyi maaşlarla kutlayacaklar.

Avrupa Şampiyona’sında futbol otoritelerine “Türklerle maça soyunma odasında bile devam edersiniz” dedirten milli takım felsefesinin yarısını dahi Galatasaray’da gösteremeyen yine Galatasaray’lı oyuncular maalesef. Şimdi Fatih Terim’i ve takım olmak meselesini şu komik maaş tartışmalarını bir kenara bırakıp tekrar düşünmemiz gerekiyor.

Diğer taraftan bugün Skibbe’ye karşı tavır alan saygıdeğer Galatasaray yöneticileri; keşke bu potansiyelleri başarıya dönüştürebilecek birikimi ve vizyonu olan, takımdaki tüm oyuncuların saygı ve hayranlık duyacağı bir teknik direktör seçseydik değil mi, zira Skibbe ve artık olmayan yardımcı ekibi ile siz el sıkışmıştınız bilmem hatırlar mısınız?

 
Toplam blog
: 6
: 533
Kayıt tarihi
: 20.10.08
 
 

1976 Sakarya doğumluyum, evliyim. Derin isminde bir oğlum var. İ.Ü İktisat fakültesi 99 mezunuyum. B..