Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '14

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray yıllardır ertelediği sorunlarla yüzleşiyor.

Dallas’tan sonra ekranlarda onun kadar olmasa da popüler bir diğer dizi Hanedan’daki bir sahneyi hiç unutamam.

Batmak üzere olan zengin bir aile ilginç bir şekilde çok daha yüksek bir lüks içinde yaşamaya başlamıştır. Aralarında geçen bir diyalog şu anlam içeriyordu.

Kahramanlardan biri soruyordu;

“Bu kadar sıkıntı varken neden bu şatafat ve gösterişin seviyesi düşmüyor?”

“Aksine daha fazla harcamalıyız ki batıyor olduğumuz dışarıdan hissedilmesin!”

Son birkaç senedir Galatasaray’ı her düşündüğümde bu sözleri hatırlarım.

Futbolumuz bütün noktalarından su alıyor bu kesin, Galatasaray’ı diğerlerinden ne kadar ayırabiliriz sorusu soran kişilere cevap vermede zorlanabiliriz de; ancak sanırım son 15 yılda Galatasaray’ın durumu diğerlerinden yukarıdaki diyalogda geçen sözlerde şekil bulduğu üzere biraz ayrışıyor.

2000’de UEFA Kupası kazanmış Galatasaray aslında ekonomik ve teknolojik olarak son günlerini yaşıyor görüntüsü içindeydi.

Fatih Terim’in 2002’de ikinci defa gelişinde kulübü nasıl bir transfer politikasıyla borçlandırmış olduğu her zaman unutulan bir gerçektir. O tarihte Galatasaray’ın kaç futbolcu transfer ettiğini hatırlayan var mı?

Özhan Canaydın, Ali Sami Yen Stadyumu’nun ekonomik olarak arkaik kalmış halini değiştirerek kulübü borçtan kurtarabileceğini düşündü.

Galatasaray’ın AIG ve Ünal Aysal’a borçlanması hep bu döneme aittir.

Ülkemizin her şeyi bilen yorumcularından 50 yılı devirmiş olanı o tarihte Ünal Aysal’ı Galatasaray’ın kurtarıcısı olarak cilalamaya uğraşırken bir taraftan da eski dostu olan Canaydın’ı yerin dibine geçirmeyi ihmal etmiyordu.

Galatasaray’ın 2006 ve 2008 tarihli şampiyonlukları aslında yokluktan doğan tamamen futbolcuların kendilerinin ürettiği bir fenomendir.

Adnan Polat da Galatasaray’ın içinde bulunduğu durumu iyi teşhis edip düzeltmek için rekabet şartlarını yumuşatmak için fazlasıyla çaba harcamıştır.

Çünkü burada tekrar etmeyelim 2000’li yıllarda Fenerbahçe’nin yatırım hamleleri rekabet şartlarını Galatasaray aleyhine her geçen gün zor hale getiriyordu.

Şu artık herkes tarafından konuşulan bir gerçektir; 3 Temmuz Türkiye’de Fenerbahçe dışında bir kulübün başına gelmiş olsaydı çoktan kapısına kilidi vurmuş olurdu.

Ancak derin Galatasaray olgusunun sürekli başka hesapları vardı.

Galatasaray’ın 2011’deki Genel Kurul Toplantısı mevcut yönetime yapılmış bir darbedir. Darbeler her zaman doğal akışı yok eden süreçleri ifade eder ve aslında sorun yaratır.

Oradan iktidar olarak çıkan Ünal Aysal Galatasaray’a üç yılda iki şampiyonluk kazandırdı belki fakat geleceğini ipotek altına aldı.

Galatasaray’ın 2010-11 sezonundaki performansı da Galatasaray içinde hiç sorgulanmadı. Neden Galatasaray küme düşme potasına kadar gelmişti de rakipleri “kümede kal Galatasaray” diye tezahürat yapıyordu?

Hiç normal olmayan bir durumdur bu.

Galatasaray’ın son üç yılda yaşadıklarını burada zaman zaman detaylandırdık. Anlamaya çalıştık ve hatta geleceğe dair de projeksiyonlar ürettik.

Bugün Galatasaray erkek basketbol takımı sponsoruna rağmen dağılıyor.

İki ay öncesine kadar Sneijder’ın parası bile sorun olmuş, Fenerbahçe maçı nedeniyle de ödenmişti.

Ya son iki senedir yapılan transfer harcamaları?

En kestirmesinden soralım, Bruma nedir?

Bruma’nın Emre Çolak’tan ya da Aydın Yılmaz’dan farkı var mıdır?

1990’lı yıllarda Fenerbahçe her krize girdiğinde Selim Soydan-Şadan Kalkavan takıma ağabeylik yapsın diye yönetime alınırdı.

Bugün Albayrak-Dürüst ikilisi de ayrı rolü oynuyorlar.

Futbol endüstrisinin modern yapısının içinde bu modeli anlamak mümkün müdür?

Profesyonel iş yaşantısının içinde bile artık bu ilişkiler fazlasıyla feodal kalmaktadır.

Zaten bu modelin kendisi bile başlı başına Prandelli’nin bugünkü başarısızlığı için gerekçedir. İradenin üzerine koyulan başka irade girişimleri yeni sorunlar üreten bir durumdur.

Futbolcuları yöneten ve yönlendiren Prandelli iradesi midir yoksa Albayrak-dürüst mü?

Düne kadar A2’de çalışan Sabri’nin takıma geri dönme iradesini koyan kimdir?

Medya basın toplantısında Prandelli’ye, “takımı Albayrak mı yapıyor?” diye sorabiliyorsa oradan normal bir sonuç beklemek olur mu? 

Galatasaray yıllardır ertelediği sorunlarla yüzleşiyor. 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..