Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '11

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaraylı ne yapsın?

Galatasaraylı ne yapsın?
 

Bir önceki yazımda şöyle demiştim: "Henüz bit pazarlarına nur yağmadığına göre eskiye rağbet etmeyelim". Üzerinden 2 saat bile geçmeden Terim haberi geldi. 

Ünal Aysal yönetimi belli ki çok fazla zaman kaybetmek istememiş. Başta Ali Dürüst ve Bülent Tulun; Ünal Aysal'a Fatih Terim'i kabul ettirmişler ve bir görüşme yapılmış. 

Fatih Terim şüphesiz Türkiye'nin en iyi teknik direktörlerinden biri. Ya da bir zamanlar öyleydi. Bunun kararını III. Galatasaray serüveninden sonra vereceğiz. Ancak ben hala; Galatasaray'ın vizyon değişikliğine ihtiyacı olduğuna ve bunun için gerekiyorsa 1-2 yıl daha şampiyon olmayı bırakın; Avrupa kupalarına bile katılmaması riskini göze alarak yeni bir jenerasyon çıkarması gerektiğine inanıyorum. Bu 1996'daki Terim olsa; en az kayıpla gerçekleştirilebilecek bir proje olurdu. 

Ancak şimdiki Terim sabırsız, direkt başarı hedefleyen, zamana bırakmayan bir Terim gibi görünüyor bana. Nitekim ilk olarak "Bu takım iyi; biraz ruha ve yeni takviyelere ihtiyaç var" babında laflar etmesi de beni endişelendirmeye başladı. Ben ve hemen bütün Galatasaraylılar biliyoruz ki bu takım iyi değil! Sabri, Gökhan, Ayhan, Mustafa, Barış, Hakan, vs vs. Çıkarın Ardayı; hangi yerli futbolcuyu Fenerbahçede, Beşiktaşta, Trabzonsporda, Bursasporda ilk 11'de oynatırsınız? Servet için bile bir soru işaretiiz olacaktır mutlaka. Geriye iyi olarak kim kalıyor söyleyin bana! 

Bu saydıklarım ve diğer "yerli" futbolcuların iyi niyetlerine şüphem yok! Ancak durum bu. Yetenekler insanı her zaman sınırlar. Bu futbolcuların yetenekleri Galatasaray'a 2-3 beden dar geliyor! Bu da gelecek adına beni ümitsizliğe itmeye yetiyor da artıyor bile. 

Fatih Terim ilk döneminde Milli Takım ile yakaladığı coşkuyu Galatasaray'da da devam ettirmiş (ilk zamanlar zorlansa bile yönetim ve taraftar desteğini hissetmesi önemlidir); milli takımdan birçok oyuncuyu da Galatasaray'a getirebilmiştir. Vedat, Hakan Ünsal, Fatih akyel, Hasan Şaş, vs vs. Sonunda ortaya Türkiye'nin daha önce hiç alışık olmadığı bir "ruh" çıkmış; sürekli savaşan bir takım oluşmuş, Terim'in direktifleri, Hagi'nin saha içindeki liderliği ile 4 yılın sonunda UEFA Kupası gelmiştir! 

O dönem ki şartlar bugün içinde bulunulan durumdan çok iyi ya da çok kötüydü diyemeyiz. Ancak Fatih Terim bugün istediği futbolcuyu bir telefonla transfer edebilecek güce sahip değil! "Fenere gitme; bize gel" dese hiçbir futbolcu bu fırsatı tepmek istemezdi o zaman. Bugün o imkanı yok. 

O dönem; ilk başlarda alınan kötü sonuçlara sabır gösterip muradından fazlasına eren taraftar da yok artık. 2 sezondur yaşanan; hem de koca koca isimli transferlere rağmen yaşanan başarısızlıklar sabır eşiğini oldukça aşağılara çekti. Fatih Terim olası birkaç kötü sonuçta bu eşiğin aşılmasını kaldırabilecek mi? Yönetim eskisi gibi arkasında durup hocasına kol kanat gerebilecek mi bilinmez? 

Aslında Fatih Terim'in tek şansı istediği transferleri yapabilecek bir yönetimin olması. II. Terim dönemini ben es geçmeyi tercih ediyorum. Çünkü o zaman rahmetli Canaydın hatalı bir hamle ile başkan seçilirse "gönüllerdeki teknik direktörü" getireceğini söylemiş; takımı şampiyon yapan Lucescu böylece hakkı yenerek gönderilmiş, UEFA'yı kazanan kadro dağılmış; 2 futbolcu yurtdışına gitme bahanesiyle, sakatlanmamak için takımı alenen satmış, ve üstüne daha birçok hata yapılmıştı. Bu yüzden; ben o dönemi "büyük zaferlere hazırlıksız yakalanmış her ordunun başına gelebilecek hüsran dönemi" olarak tanımlıyorum. O ordunun başına kimi getirirseniz getirin; iflah olmaz. 

Şimdi Fatih Terim'in en önemli şanslarından biri de bu. İlk döneminde Galatasaray bu kadar kırılgan değildi! Başarıya çok aç değildi! Avrupa kupası almak o zaman hayaldi. 4 yıl sonra alacağız o kupayı deseniz arkanıza teneke bağlarlardı. Ama her yıl şampiyonluğa oynayıp, her yıl şampiyon olmak da hayali bile güzel olan bir başarıydı. Bütün bunları Terim ve futbolcuları başardı. Şimdi Galatasaray toparlanması daha da zor bir dönemden geçiyor. Bugün nasıl alınacak birkaç başarısız sonuç Terim'in de kellesini götürecekse; aynı şekilde güzel futbolla alınacak birkaç parlak sonuç da Terim'in vadesini en az 1 sezon daha uzatacaktır. Bu Terim için bence şanssızlıktan çok bir şanstır. Çünkü eskiden forma ruhu vardı; forma oynatırdı; şimdi bir de "mekan" faktörü var. 1-2 yıldız; 6-7 asker futbolcu transfer ederseniz; ilk maçlarda telekom Arena'yı doldurup güzel futbol seyrettirirseniz; ondan sonra başarının gelmesi daha da kolay olacak; hatta somut başarı gelmese bile; ümitlenen taraftarın sabır eşiği zamanla yükselecek ve takım daha iyi olabilmek için zaman kazanacaktır. 

Tüm bunlara rağmen ben yine de eskiye rağbet edilmesinden yana değilim. Ancak başta dediğim gibi yönetimin amacı belli. Futbol takımı yüzünden daha ilk aylarında üzerlerinde oluşabilecek olası bir taraftar baskısının önüne geçmek. Ben Terim'in gelmesini istemiyordum; ama artık "söz" kesilmiş; imza da bugün yarın atılacak besbelli! Bu durumda Galatasaraylı ne yapsın? Ne yapacak; tabiki formasını giysin, bayrağını kapsın, stadına koşsun! Bugün Terim, dün Hagi, yarın Avcı, öbürgün Tolunay, vs. Aşkımız Galatasaray'a ise bu kötü dönemde bize düşen hep destek tam destek! Terimler, Hagiler, Rijkaardlar giderler gelirler.. Ama Galatasaray giderse, Galatasaraylılık giderse bir daha geri gelmez. Bunun için her taraftar üzerine düşeni yapmalı; sabır eşiğini yüksek tutup olabildiğince takıma destek vermeli! 

 
Toplam blog
: 93
: 585
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

Elektronik ve haberleşme mühendisiyim. Galatasaray taraftarı; evli; 1 erkek çocuk babasıyım. ..