Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Galiba baba oldum

Galiba baba oldum
 

Ben baba olmuşum.

Serin rüzgarların insanın terini yaladığı bir sonbahar şafağı. Etraf derin bir sessizlik içinde. Ağaçlar, saçlarını tarıyor usulca. Yarına hazırlık için. Kuşlar ise fısıldaşıyorlar bir şey duymuş gibi. Ve neden sonra, şafağın sisli perdesini bir bıçak gibi kesen o çığlık. Bir çocuk, ilk nefesini yudumluyordu doğanın sinesinden. Bir kızdı bu, annesin kucağına bırakılan gül demeti misali.

İlk göz ağrısı, ilk yudum sevgi, ilk dışarıda çarpan kalbim, ilk bebeğim, ilk ve son aşkım, ilk kızım tek kızım. Benden olup, benden başka olan. Bir ben olup, bana beni unutturan. İçimde olup dışımda dolaşan. Bir ay olup, geceme doğan. Damarımda olup, damarında dolaşan kanım, kızım.

Tomurcuktan çiçeğe, çiçekten meyveye dönen her ağaç gibi insan da serpilir bir arzın kucağında. Kimi zaman mahzun, kimi zaman melul ve kimi zaman da mutlu. Kızım da bir kardelen gibi baharımı müjdelerken ben bahara hazır değildim. Üzerimdeki karlar çözülmemişken ben nasıl baharı ağırlarım sinemin başköşesinde. İçimde ateş dışımda karlar. Ve ben, bir sırat üstünde yalın ayak.

Bir volkanın dışına değil de içine püskürmesi gibi ben de sadece içimde bir ateş hissediyordum. Karşımda duran bu sevgiden yumakla kendime bir şeyler örmek istiyordum. Kalbimi, sarıp sarmalayan bir atkı gibi. Ama ben bir şeyin farkında değildim. O, bendendi ama ben değildi. O, kızımdı ama ben kızım değildim. O sadece O’ydu.

Devamı gelmeyen bir neşe keder verir ruhlara. Hırçın rüzgara kanat takamayan ardından sürüklenir. Açtıramadığınız dalda ötmez bülbülünüz. Ve artık siz Leyla’sını değil hikayesini kaybeden bir Mecnun olup gezersiniz avare çöllerde. Sizin de güneşiniz artık ışık saçmaz olur. Bulutlar tozlar serper üzerinize yağmurlar yerine. Evet, vahşi bir kardelene gem takamazsınız. O, istediği dalda açar.

İlk başlarda başında kavak yelleri esen adamın artık fırtınalar kopuyordu başında. Ya yağmur olacaktım ya bulut. Ya mum olacaktım ya ışık. Dalgaların sahili dövmekle sahili okşamak arasındaki bunalımdaydım. Sonunda kara vermiştim. Ben bulut olacaktım. Damlalar sinemden kopacak ve başka baharları başlatacaktı ama ben içime damlayacaktım. Ve yanacaktım, yanacaktım, yanacaktım… Yeter ki kızım karanlıkta kalmasın diye son zerreme kadar.

Zaman her derde çare değilmiş, yeni anladım. Mumum yakılmıştı bir kere. Artık hem ışık hem aşık hem de … İşte böyle şey gibiydim. Galiba ben babayım.

 
Toplam blog
: 16
: 498
Kayıt tarihi
: 21.07.07
 
 

1999'dan beri Adana'da Edebiyat öğretmenliği yapmaktayım. İnönü Üniversitesindeki öğrencilik yılları..