Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Galiba gurme oldum

Öyle mi diyorlar, hani şu kerameti kendinden menkul, en ünlü restoranların bile yollarını dört gözle bekleyip, yorumlarını fetva gibi kabul ettikleri üstatlar var. Ömürleri en kaliteli mekanlarda en mükemmel yemekleri mideye indirip sonra da bu yemekler üzerinde ahkam kesmekle geçer. O yemekleri bir garibana yedirseler ölene dek yedi sülalelerine dua eder, ama gurmelere yedirdiklerinde tam aksine, “tuzluğun yeri, sosun kıvamı domatesin menşei…” gibisinden kırk çeşit eleştiri alırlar da bu eleştirileri bile lütuf ve iltifat kabul ederler. Öyle ya gurme hazretleri lütfetmiş, eleştirmiştir.

Yani, uzun lafın kısası, bu gurmelik denilen zanaat bayağı da iyi bir zanaatmış. Zamanında böyle bir zanaatı kapabilseydik ömür boyu ekmek elden, su gölden geçinir giderdik.

***

Geçtiğimiz aylarda bendeniz de bir kahvaltı daveti almıştım. Ne olduğunu tam olarak anlamadan kalkıp gittim. Meğerse bizim yerel basının tamamı oradaymış.

Şaşkınlığımı belli etmeyip böyle toplantılara sürekli katılırmışım gibi davrandım. Aslında ömür ahirimde ikinci kez basına verilen bir kahvaltıya katılıyordum. Ama yabancılık çekmedim. Ne de olsa bizler “ekmek buldun mu ye, dayak buldun mu kaç” felsefesiyle yetişmiş bir neslin temsilcileriyiz. Siyah ve yeşil zeytinlerden, tulum peynirinden aldım. Bir paket tereyağı ve iki dilim de domates alıp tabağımı tamamladım. Orada nefis reçeller, ballar, kaşar dilimleri, haşlanmış yumurtalar vardı da, yapmaya çalıştığımız perhizi düşünüp “ekmek elinse mide senin kardaş” diyerek nefsime hakim oldum. İki dilim ekmek yemeyi planlamıştım. Ama dört dilim de kızarmış ekmek gelince orada hesap şaştı.

***

Atalar "yiyen ağız utanır" demişler. Kalkıp bu mekanı tanıtıcı bir yazı yazdık ve o gün galiba biz de azıcık gurme olduk. O yazıdan sonra bırakınız ilçedeki pastane ve lokantaları, mutfak hünerine güvenen beyefendiler, hanımefendiler, herkes yaptığından bir tabak koyup bize ulaştırmaya başladı. Sonunda da "Cumartesi Tatları" adıyla bir yazı dizisi ortaya çıktı.

Bu iş için bir de jürimiz oluştu. Artık söz konusu tatları bu jürimizle birlikte tadıyor ve kendilerine anahtarlık, cüzdan gibi sembolik hediyeler de veriyoruz.

Efendim, ben haftanın altı günü Söke Ekspres gazetesine yazıyorum. İnanın toplam yazılarımdan daha fazla ilgiyi cumartesi tatları görmeye başladı. Öyle ki zaman zaman Söke'nin dışına bile çıkıp Aydın'a ve hatta daha ötelerine bile gittik. Hoşgörünüze sığınarak bazı cumartesiler bu tatları burada da gündeme getireceğim.

Ağız tatları olması dileğiyle...

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..