Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '08

 
Kategori
Blog
 

Garden Fiesta... Öncesi ve Sonrası...

Garden Fiesta... Öncesi ve Sonrası...
 

Garden Fiesta'daki güzellikler...


Garden Fiesta’da kahvaltı davetimi yazıp arzu eden arkadaşların aramızda bulunmasından mutluluk duyacağımızı belirtmiştim. Bu bildiğimiz blog toplantılarından değildi. Mekanı çok beğendiğim için o tarihlerde İstanbul’da olması gereken Neşe ve yakın arkadaşlarımla Leyla’nın Sarıyer’deki evinde (G.Fiesta’ya 5 dk mesafede) doğum günümü kutlamak, sabahında da doğayla baş başa kahvaltı yapmaktı amacımız. Gelecek olan arkadaşlarımızın da başımızın üzerinde yeri olacaktı. Yer uzak olduğu için sadece bir yazıyla bildirip ısrarcı olmamıştım.

Cumartesi öğleden sonra bana gelen Cansın’la birlikte Neşe’yi karşıladık. Güher arayıp bizi Mecidiyeköy’den alabileceğini söyleyince de karşıya geçip onunla birleşip koyulduk yola… Leyla’nın evine geldiğimizde iyice akşam olmuştu ve Leyla’m mutfakta bize soğuk mezeler hazırlamakla meşguldü. Kızcağız çalıştığı için bir şey yapmamasını söylemiştim ama usta aşçılığını bize göstermekte kararlıydı. Elinin lezzetini bildiğim arkadaşım “köpoğlu” denen bir şey yapmıştı ki neredeyse parmaklarımızı yiyecektik.

Yemekten önce Özlem’in de katılmasıyla grup tamamlanmıştı. Tadına doyulmaz sohbetler yaptık, şarkılar söyledik. Leyla’mın Çingene kıyafetiyle yaptığı tiplemeye kahkahalarla güldük. Fotoğraflara bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız…Sabah 04:00’e kadar süren sohbetin ardından kahvaltıya kadar biraz uyumak amacıyla yattık.

Cuma günü Büyükada’ya gidip simit tost tarifi aldığım için (Konuyla ilgili yazıyı ve tarifi yarın yazacağım) Leyla’ya gelirken tost malzemelerini yanımda getirmiştim. Pazar sabahı kalkınca simit tostu denemek ve birer parça dahi olsa tattırmak amacıyla hemen iki arada bir derede tostu yaptım. Neşe ve Cansın’ın “Ne gerek var kahvaltıya gidiyoruz ya” deyip muhalefet etmelerine, beni yiyip bitirmelerine karşın yapmakta direndim ve yaptım. Bana çektirdiklerine bir Allah bir de Leyla, Özlem ve Güher şahitler. Vallahi aynen adada yediğim simit kadar lezzetli olmuştu. O ne gerek var diyenler var ya bir güzel yiyip ve iyi ki yaptın demezler mi? Ölür müsün öldürür müsün, siz karar verin….

Arabayla beş dakika mesafede olan Garden Fiesta’ya geldiğimizde ormanda (Neşe, Güher ve ben) yarım saat kadar yürüyüş yaptıktan sonra dışarıda mı içerde mi yesek diye tartışıp içeriyi tercih ettik. Çünkü hareketsiz oturduğumuzda üşüyeceğimizi düşündük. Sevgili Nilgün Ok arkadaşımız ve Leyla’nın oğlunun babası Ali bey de bize katılınca cam kenarında hazırlanan masaya dizildik.

Mükellef bir kahvaltı masası bizleri bekliyordu, kızarmış ekmekler, sahanda yumurtalar ve kahvaltı masasında olması gereken ne varsa bolca mevcuttu. Neşe ile Ali beyin bir yumurta kavgası vardı ki görülmeye değerdi. Kaç tane yumurta yediklerini tam sayamadım ama kolesterollerinin fırladığı bir gerçekti. Aynı sahanda yedikleri yumartalar için sen fazla yedin ben az yedim diye kavga edip durdular. Bu arada benim de az yediğim söylenemez hani… Ne yapayım yumurta bildiğimiz yumurta ama ortamdan mıdır, sevdiklerimle birlikte olmamdan mıdır bir iştahım açıldı ki amaaan dedim bu gün rejim mejim yok arkadaş yerim ben bu yumurtaları, balları, tereyağları, peynirleri, zeytinleri…

Kahvaltımızı yaparken sevgili blog arkadaşlarımız Nilgün Akad, İlyas Bayram ve Muzaffer Cellek aradılar… Dilek’cim mesaj yazmış, kızının sınavı olduğu için gelemeyecekmiş.. Kesin geleceksin diye pek sevinmiştim ama kısmet işte… Nilgün’cüm her zamanki zarafetini gösterdin ama bir buluşalım artık ne dersin, ben senden haber bekliyorum ona göre… Sevgili İlyas beyimiz toplantıların gediklisi olarak bize bir sürpriz yapıp gelmeyi düşünmüş ama evdeki hesap çarşıya uymamış. Olsun İlyas bey düşünmeniz bile büyük bir incelik, zaten aramızdaydınız… Telefonda doğum günümü kutlarken otuzbeş yaşıma girdiğimi söyleyip bir incelik de orda yaptınız… Muzaffer abimiz de simit simit diyerek yedi bitirdi beni yarın yazacağım kısmetse merak etmeyin sayın abim…

Garsonlar etrafımızda pervane oldular, yiyeceklerde sınır yoktu ne istediysek getirdiler. Avni bey ve ekibine sonsuz teşekkürler bizi bu kadar güzel ağırladıkları için… Kahkahası, sohbeti bol lezzetli bir kahvaltıdan sonra saat ikiyi geçerken ayrıldık birbirimizden… Neşe ile ben Dali sergisine gitmek için Sabancı Müzesinin önünde indik bu kez Nilgün’ün arabasından…

Bir saate yakın bir zamanda içeriye girdik, muhteşem sergiye en az dört saat ayrılması gerekirken biz iki saat onbeş dakika dolaşabildik, saat altıda kapandığı için. Sonrasında Sevgili Bülent Göncü ve Yeşim Koç’la buluşmak üzere Göncü’nün galerisine doğru yöneldik. Biz iki gün öncesinde yani Cuma akşamı Özlem’le birlikte onlardaydık, benim doğum günümü kutlamak için davet etmişlerdi. Bu iki zarif insanla muhteşem diyeceğim bir gece geçirdik. Benim götürdüğüm kırmızı beyaz güllere kontras olsun diye bir kırmızı bir beyaz şarap içeceğiz dedi Yeşim’cim… Hazırladığı özenli sofra tam ona yakışır tarzda dizayn edilmişti. Kırmızıyı bitirip beyaz şarabı içerken şarabın içine attığı gül yaprakları görülmeye değerdi.

Dostlarım sizleri tanımaktan çok mutluyum bu anlamda Milliyet Bloga ne kadar teşekkür etsem azdır. Hatta Neşe’m Leyla’nın evinde sıhhate kadeh kaldırmamızın ardından şimdi de Milliyet Bloga kaldıralım deyince o an MB’nin bizim için ne anlam ifade ettiğini anladık. Apayrı diyarlarda oturan bunca insan MB olmasaydı nasıl bir araya gelirlerdi. Böylesi güzel dostluklar kurulabilir miydi?... Evet, iyi ki varsın Milliyet Blog…

Cuma akşamı Özlem’le, Pazar akşamı Neşe’mle Bülentlerin galerisinde olduk… Her iki akşamda da doyulmaz sohbetler yaptık, kahkahalarımızla çınlattık resim dolu galeriyi… Cumartesi akşamı Leyla’mın evindeydik, Pazartesi günü iki sinemaya birden gittik Neşe’mle, ikincisine Sevgili Cansın da katıldı. İki sinema arasında Cadde’de yediğimiz hamsinin tadı damağımızda kaldı. Mekana aşık oldu Neşe’m, salaş havası verilmiş, tahta masa ve sandalyelerde kırmızı ve deniz mavisi renk hakimdi. Gece saat onbirde de yolcu ettim Neşe’mi…

Bana MB’den mesaj yazan Dilek Ç, İzmir Mavilim, Yağmur Zamanı-Sema, Ayrıntıda gezinmek-Aynur (müthiş bir mesajdı uçurdu beniJ), Özlem Akaydın, Alev Meisel, Özlemm, narçiçeği, Sabiha Rana, Homeros, Tunay, Ohannis hepinize sonsuz teşekkürler, nasıl mutlu oldum bilemezsiniz… Her birinizin mesajında yüreklerinizin güzelliğini gördüm ve yüreğimde olduğunuzu bilin istedim.

Sevgili Dostlarım: Neşe Evrim, Leyla Önder, beenmaya Özlem, Cansın Erol, Güher, Nilgün Ok, Bülent Göncü ve Yeşim Koç… Telefonla katılan dostlarım Nilgün Akad, Dilek Ç, , İlyas Bayram, Ömer S.Çetin, güzaltı Nazan, Muzaffer Cellek, Adem Çalışkan ve diğer tanıdığım tüm blog dostlarım… Sizleri tanımaktan çok büyük mutluluk duyduğumu bilmenizi isterim. Sizleri tanımasaydım yaşantım nasıl olurdu diye düşünüyorum da, yine çevrem genişti ama ı ıh, sizsiz yavan, eksik olurdum ben… Sağ olun, var olun, hep benimle olun…

Tüm blog arkadaşlarıma kocaman sevgimle…

(güzaltı Nazan’ımın mesajını sizinle paylaşmak istiyorum, öyle güzel yazmış ki hatta kızlar son cümleyi çalıp seyir defterinde yazdıkları kendi mesajlarına koydular…J) Güz'üm canımsın benim sen...

Sende acıyı seyrelten bir şey var.. Sevinci arttıran.. Sarıyı yeşile karıştırıp mavi bakmayı öğrenir yanında insan.. Nice yaşların yaşsız geçsin Semam..mutlulukla..

Bu da hocam Ömer S. Çetin’in mesajı: O'nu çok özlüyor, çoook seviyorum...

Can Semoş'um,
Asırlaaaaaaarrrrr önce geldiğin şu dünyada öyle güzelliklere imzalar atmışsın ki, asırrrrrrrrrrlaaaaaarrrr sonra bu güzellikler konuşulacak eminim.
Seni tanıdığım için, dostum, sırdaşım, arkadaşım olduğun için, Dertlerimle dertlenip, sevincimle keyiflendiğin için seni çok seviyor bu adam..
Bunlar olmasaydı sevmeyecek miydim?
Bu kadar sevemezdim sanırım..
İyi ki doğmuşsun.. Doğuşuna vesile olan o iki muhterem insanın mekanları cennet olsun.
Ve iyi ki dostum olmuşsun. SAĞOL SAĞOL SAĞOL.. Asırlaaaarrrrcaaaa...
( Her dakikan bir yıl doluluğunda geçtiğinden asır hesabını sen yap artık:)))
Seni seviyorum. Sağlıklı ve mutlu yaşa

 
Toplam blog
: 203
: 2037
Kayıt tarihi
: 23.10.06
 
 

İnsanların yapmaktan mutlu oldukları hobileri vardır. Benim de en severek yaptığım, hayatımda yen..