Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '09

 
Kategori
Deneme
 

Garip hüzün

Garip hüzün
 

...


Meçhul, yani bilinmeyen... Bilinmeyen şeylerdir bizi en çok düşündüren, kemiren, kedere gark eden... Bazı bilinmezler de en uzağımızda zaten. Ha
bilinmiş ha bilinmez kalmış ne farkeder. Hüzünle gelen hüzne boğan; neşeyle gelip şen şakrak saatlerimizde duran; acıyla dokunup, acı feryatlarla acıtan... Çoğaltmak mümkün. Hepsi insani özellikler. İnsan arada ağlamalı, üzülüp acı da duymalı ki neşenin mutluluğun farkını görsün.

Kimi zaman bir şeyler dokunur gönlümüzün kırırk tellerine sanki, notasız, melodisi belirsiz bir şarkının girizgahına benzer. Derken başlar aniden şekillenmeye içimizde. Hüzne boğar, acıya koyar yüreğimizi. Bazı karakterlerde ayan beyan ortadadır anlamlı ve anlatabileceği türden, bazısında ise anlamsız ve anlatılması mümkün olmayan cinsten.

Bendekiler öyle işte, her zaman bir bekleyiş , her zaman bir içlenişle sanki gelip durur hançeresinde bedenin.

Hançer gibi bazen, bazen yakıcı bir nesne gibi durduğu olur düşündüğüm vakitlerinde. Hayale dalmışken bile geleni var yani! Rüyasını hiş görmedim oysaki. Bir filmin jenerik müziğine; bir sahnenin canlanış teminde; bir haberde
belki, belki de gerçeğin kendisinde nemlenir gözlerim kaskatı kesilirken yüz ifadem.

Birikmişlikleri vardır hepimizin. Yaşayıp dolmuş; yaşamadığına dolmuş, yazıklı olan; kazıklı olan; pişman eden, bin ah ettiren daha birçok hezeyanı ruhumuzun. Bilinen en tanıdık en çok dillendirilenler de var ya hani, aşk, sevgi, özlem, hasret, ayrılı, mutluluk.... Bunlar değil benimki, değil inanki... Bilsem zaten bir anlamı kalmazki. Bunların verdiği acı kadar, mutluluk ta yok değil hani...Her biriken ya kazanç olur, ya fazla mal; benim birikimlerim ne kazanç oldu bana ne de akçe cinsinde mal. Olsa olsa ruhumu hamal yapıp gözlerimi destmal eden bir meçhul hayal... Kah gidenin hayaliyle titretir kalbimi; kah geldiği günüyle yalnızlığımın sesini hatırlatır sanki. Yine yakındır onlardan biri, sevinç ve hemhal olma günü dedikleri bayram yani... Herkese sevinç iken bana keder ve kasvet ;
geçmesini bekleyip sıkıldığım koca üç gün malesef. Eylül de geri kalmaz yani; bir sıcak bir ılık eser meltemi; bir sarıdır bir alaca, bazen kış geliyor der gibi, bazen daha bitmedi yazlar...

Velhasl, "hasılım yok ser-i kuyunda beladan gayrı" diyen Fuzuli'nin aşık benzetmesine dönmüş halim. Kısacası baş ucunda durup bela beklemekten öte maksadım yok. Bela aradığım yok da, belası hep bulur beni. Biriktikçe biriken
yara, belki bugün belki yarın patladı patlayacak etrafa saçılarak. Aşık olsak aşk derdik; acılıysak acılı... Hiç biri değilse nedir bendeki adı?!

 
Toplam blog
: 45
: 766
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

Yazmak bir yetenek işinden çok,duygu işi olmalı. Arada yazdığım oldu ama öylesine...Yıllar sonra ba..