Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '14

 
Kategori
Tarih
 

Gavur İzmir'i kim yaktı? (1)

Gavur İzmir'i kim yaktı? (1)
 

BÜYÜK İZMİR YANGINI 13-17 EYLÜL 1922


Anadolu’nun neresinde olursa olsun  yakıp yıkılan kentler için ağıtlar, türküler, mersiyeler vardır. Ama İzmir için  yakılmış tek bir ağıt yoktur.

Büyük İzmir Yangını 13 Eylül 1922 günü  başlayan ve dört gün sürerek İzmir kent merkezi ve bugünkü fuar  alanını tahrip eden yangındır. Oysa, Türk ordusu 9 Eylül 1922 sabahı İzmir’e girdiğinde yangın falan yoktu.  Ortalıkta Yunan ordusu da yoktu.   Yangın 13 Eylül tarihinde başlayacak  17 Eylüle kadar sürecekti.

Resmi tarih bize Yunan ordusunun deniz döküldüğünü ve kenti Yunanlıların yaktığını öğretir. Bu bağlamda şu sorular  akla geliyor: Eğer Yunan ordusu, ya da Rumlar, kenti yakmak isteselerdi, bunu daha önce yapamazlar mıydı? Yani illa Türk ordusunun İzmire gelmesini mi beklediler? Ve ordu kenti aldıktan 4 gün sonra mı yangını başlattılar?

Yoksa bu yangın, Nazım Hikmet’in  “Ateşi ve ihaneti gördük,  ve yanan gözlerimizle durduk bu dünyanın üzerinde.  İstanbul 918 Teşrinlerinde, İzmir 919 Mayısında…”   diyerek  acı bir sitemle dile getirdiği gibi işgalci Yunan ordularını “Zito Venizelos” çığlıklarıyla karşılayan yılların mahalle komşularına karşı, ya da, Türk köylerine saldıran Rum çetelerine karşı, ya da,  işgalcilerden yana tavır alan Fener Rum Ortodoks Patrikhanesine karşı  spontane bir toplumsal misillemenin ürünü müydü?  I. Dünya Savaşı boyunca Yunan ve Osmanlı’nın savaşmamış olmasına rağmen Amerikan, İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin desteğindeki Yunan donanmasının 15 Mayıs 1919 da İzmir’e asker çıkarmasına ve Ege kıyılarının keyfi işgaline duyulan  öfkenin ateşi miydi? 

Yoksa bir zamanlar bir Türk kenti olan Selanik yangınına  karşılık olsun diye mi  İzmir’in yanmasına göz yumuldu? ( 18 Ağustos 1917de çıkan ve iki gün süren yangında  Selanik’teki Türk ve Yahudi mahalleleri büyük hasar görür, kentin demografik yapısı Yunanlılar lehine değişir. 1924 Mübadelesinde   25.000 civarında Selanikli Dönme (Sabetaycı)  Türkiye’ye gönderilir. II. Dünya savaşı sırasında ise bir başka dram yaşanacaktır:  15 Mart 1943ten itibaren 50.000 Selanikli Yahudi trenlerle Nazi toplama kamplarına yollanır.)

İmdi, eğer günün birinde Türk ordusu Batı Trakya girerse, orada yaşayan Türklerin  -aynen İzmirli Rumların Yunan ordusuna yaptığı gibi-  sevinç gösterileri ve bayraklarla bir karşılama töreni düzenleyeceklerine   "kesin" gözüyle bakabilir miyiz? Bu sorunun yanıtı "evet" ise, demek ki “tarihten ders almak”  asla mümkün olamıyor ! Şunu demek istiyorum: Yunanlıların ve Anadolu Rumlarının yaptığı tarihsel hatayı umarım biz ve Batı Trakya Türkleri yapmayız!

Acı olan gerçek odur ki savaş sırasında kimse masum değildir. Az masum, çok masum, çok suçlu, az suçlu yoktur. Savaşta gökkuşağının tüm renkleri kirlenir. 30 Ağustos 1922de Büyük Taarruz başladığında Yunan ordusu kaçarken Alaşehir, Manisa, Turgutlu gibi kentleri ateşe vermiş, katliam yapmıştır. Görgü tanığı Halide Edip Adıvar  “Türk’ün Ateşle İmtihanı”adlı ünlü  eserinde (s. 282) Alaşehir’i şöyle anlatır.

“Şehir bir kül yığını. İnsanların ve öküzlerin güçlükle çektikleri top arabaları arasından geçiyoruz. Ne Yunanlılar, ne biz ölülerimizi gömmeye vakit bulamamıştık. Türk ordusu, Türk şehirlerini ateşten kurtarmak için var hızıyla koşuyor. Yunan ordusu da yaptığı yangınlardan, cinayetlerden kaçıyor. Hiç birisi öbür tarafa zerrece merhamet göstermiyor.”

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..