Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '07

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Gavurcu düğünü - 2 -

Gavurcu düğünü - 2 -
 

Yurt dışında çalışan ve yaşayan vatandaş köyüne tatile gelir dedik ya…
Eğer evlendirecek kızı veya oğlu varsa köyün en gözde vatandaşıdır.

Avrupa’da yaşayan kızları almak için köyün Avrupa’ya açılmak için yanıp tutuşan aileleri zaten kış boyunca araştırmış, gerekli girişimleri yapmaya çok önceden başlamıştır.

Oğluna uygun kız bulmak ise genellikle annelere düşer…
Köyün iyi ailelerinin kızları tercih sebebidir. Para parayı çeker hesabı…

Erkekler veya kızlar birbirini sevmiş, sevmemiş bu hiç önemli değildir.
Önemli olan alış verişin iyi olmasıdır.
İşin bu tarafı apayrı bir fasıldır ve bence kanayan yaradır.Bu konuya sonra değineceğim…

Biz gelelim düğüne…
Hani evin kocaman bahçesi var demiştim ya…
Hani orta yer de boş dedim ya..

Müzik çalmaya başlar. Genellikle çalgıcıların başı veya o grubun yöneticisi olduğunu düşündüğüm adam elinde mikrofon alıp bağırır:
- Haydi gelinin arkadaşları , buyurun meydana.
Kızlar bu çağrıyı duyunca hemen toplaşırlar. Müzik değişir ve kızlar o müziğe uygun ayak hareketleri ile oynamaya başlarlar.

Erkekler de oturdukları yerden oynayan kızları seyrederler.

Bazen sunucu oturanları ve oynayanları gaza getirmek için “Hani bu gelinin yengeleri, eltileri, hani görümceleri, yoksa küs müsünüz ? Gelin ortaya” diye bağırır.

Bu seslenişi fırsat bilen kadınlar da kendilerini meydana atıverip, halkaya dahil olurlar…
Müziğin ritmi genelde yavaştır ama bazen biraz hızlanır da.

İşte o zaman ortada halay çeken halkada bir dalgalanmadır başlar.

Ayak hareketini uyduramayanlar, kilolu yengeler, kısa boylular, uzunlar, saçı belindekiler, kuaförde saçları aynı stil topuz yapılmış ve bir arada olunca fabrikasyon görüntüsü verenler, türbanlılar, oyalı tülbentliler, yere kadar uzanan ışıltılı kadife veya pırıltılı jarse kumaştan yapılmış değişik kıyafetliler, pul payet işlemeli , oldukça ağır ve adeta eski zaman kontesleri gibi görünümü olan tuvaletliler, kot pantolonlular, şalvarlılar, incecik askılı transparan giysililer, üç etekliler, yöresel kıyafetliler, uzun kollu, uzun etekli mazbut görüntülü köylüler, annelerinin eteğini çekiştirip ağlayan çocuklarla birlikte görülmeye değer bir tablo oluştururlar.

Müziğin ritmine uyma çabasıyla birlikte ayakların yere vurmasıyla havaya yükselen toz bulutu içinde bu halay devam ederken düğün sahibince görevlendirilmiş kişinin bu görüntüyü kameraya alma çabası da apayrı bir görüntüdür.
Sıcak, gürültü, akan makyajlar, ter kokusu, toz duman derken müzik susar.
Biraz itirazlar olsa da sunucu pek aldırmaz ve bu kez erkekleri çağırır ortaya.

Bu arada meydanı biraz sulamak akla gelir ve fırsat olursa sulanır yoksa aynı toz bulutu daha da fazlalaşacaktır az sonra.
Şimdi erkekler halaydadır.
Damadın sağdıcı, arkadaşları, köyün tüm gençleri katışır halaya. Davulcu halayın ortasında yerini alır. Klarnetçisi veya zurnacısı da yanında elbet.

Kadınların renkliliği erkeklerde olmasa bile, onların da kadınlardan aşağı kalır yeri yoktur hani.
Kot pantolonlular, takım elbiseliler, renkli gömlekliler, rap kıyafeti giymiş olanlar, kısa şortlular, bermuda şortlular, deri pantolonlular, bahçıvan kıyafetliler sert ayak vuruşları ile halay çekerler.

Erkeklerin çoğunun saçları jöle ile kafalarına yapıştırılmış gibi gözükse de yurtdışında yaşayanlarınki nedense kirpi dikeni gibi dimdik ayakta durur. İçlerinde tek tük saçları omuzlarına dökülen gençler de, ustura ile kazıtılıp ışıklar altında kafaları pırıl pırıl parlayan keller de vardır.

Erkekler oynarken kızlar, kadınlar seyreder..Kulaktan kulağa fısıldaşmalar, kaş göz işaretleşmeleri, iç geçirmeler…
Kızlar oynarken erkekler pür dikkat kesilir.

İçki yok denir hep de nedense votka karıştırılmış içecekler, biralar çaktırmadan içilip gözler kızarmış halde genci yaşlısı, önlerinde hoplayan kalçalara, göğüslere ağızlarının suyu akarak bakarlar oturdukları yerden…

Adet böyle!!!

Tabancalar patlar, havai fişekleri atılır, yüzlerce mermi, fişek telef olur gider.
Havai fişek atma adetini, sözde tabanca, pompalı türünden silahları kullanmamak adına başlatmış olsalar da kimse takmaz, herkes bildiğini okur.

Adet böyle !!!

Batsın bu adetiniz e mi….

(Devam edecek)

 
Toplam blog
: 79
: 1982
Kayıt tarihi
: 17.07.06
 
 

Salyangozları bilirsiniz... Onları görmeseniz bile geçtikleri yerde bıraktıkları izlerden anlarsı..