Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '17

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Gayrimenkul piyasası ve bankerler faciası

Yazan: UÇAR  DEMİRKAN

1980 li yıllarda Turgut Özal bankalara karşı bankerler sopasını kullanmak istemişti. Tefeciliği serbest bırakmış ve yurdun her yerinde bir anda mantar biter gibi bankerlik kuruluşları ortaya çıkmıştı.

Bunlar vatandaşlardan topladıkları mevduata aylık faiz ödüyorlardı.

Topladıkları paraları bankalara yasak olan gayrimenkul alım satımı ve üretimi alanlarında değerlendiriyorlardı.

Bir süre sonra doğru dürüst likidite hesapları yapmadıklarından önce vatandaşların aylık faizlerini sonra da ana paralarını ödeyememeye başlamışlardı. Sonunda vatandaşlar arasında panik havası esmiş ve herkes bankerlere hücum edip paralarını almak istemişlerdi.

Bu nedenle bankerlik sistemi iflas etmiş ve vatandaşın zararını karşılamak için sistem devletçe tasfiye edilmiştir.

Dün bizim mahalle pazarında alışveriş sonrası, pazara yakın inşa edilmiş gayrimenkullerin fiyatı üzerinde bazı kişilerle tartışmıştım. Dediklerine göre; o yöredeki 100 m kare apartman dairelerine müteahhitler 450-500 bin lira istediklerinden daireleri satamamaktaydılar.

Çok değil bundan 15 yıl  önce bir memur emeklisi emekli ikramiyesi ve banka kredisi ile bir daire alabiliyordu. Günümüzde emekli ikramiyesiyle değil apartman dairesi, otomobil bile alınamamaktadır. Memurların ve işçilerin apartman dairesi almaları hayaldir. Geriye zengin kişiler kalmakta olup onların zaten apartman daireleri vardır.

Nitekim;  ün bir gazetede bir müteahhidin beyanatını okudum. Dediğine göre inşaat sektöründe bir açmaz vardı. Türk vatandaşlarının taşınmaz mal alma kapasitesi ve potansiyeli çok düşmüştü. Bu nedenle altmış ay vadeli 120 ay vadeli taşınmaz mal satış ilanlarına rastlanıyordu. Ülkemizde “mortgadce”i müteahhitler kendileri başlatmışlardı. Buna karşın mal satamıyorlardı.

Zaten bu durum; televizyonlardaki ve basındaki taşınmaz mal satış ilanlarının çokluğundan da gözlenmektedir.

Geçen yıl Datça’da yazlık yapıp satan müteahhitler güç durumda kalmışlardı. Çünkü, Datça’da yerleşik olan İngiliz, Fransız, Almanlar burayı terk ediyorlardı. Terk ederken de yazlıklarını çok düşük fiyatlarla satıyorlardı. Bunun sonucunda Datça’da yeni yapılmış yazlıklara olan talepte ve bunların satış fiyatlarında düşüş yaşanmaktaydı.

Ayni durum Bodrum’da da gözleniyordu. Orada daha çok İngilizler yazlıklarını yok pahasına satıp Bodrum’u terk ediyorlardı. Orada da yeni yapılmış yazlıkların satışında zorluklar ortaya çıkmıştı.

Turgut Özal’ın yaptığı bir diğer uygulama ise “karapara mevzuatını” askıya almak olmuştur. Bunun sonucunda Akdeniz ve Ege Denizi kıyılarında sayısız turistik tesisler yapılmış ve  bir anda  “turizm patlaması” yaşanmıştı.

Yeni inşaat yapmış müteahhitler Türk vatandaşlarına satamadıkları taşınmaz malları yabancılara satmanın yollarını aramaktadırlar. Bu, ülkeye yeni bir karapara dalgasının olabileceği anlamına da gelmektedir. Gerçekten de Arap ülkelerindeki, Hong Kong’daki ve Singapur’daki karaparalar bu taşınmaz malları almakta kullanılabilir. Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler vatandaşlarına da bu taşınmazlar pazarlanabilir.

Sonuç olarak inşaat sektörü her ülkede otomotiv sektörü ile birlikte ekonominin itici gücü olmaktadır. O nedenle, inşaat sektöründeki olaya hemen bir çözüm bulunması yerinde olacaktır.

Ayni durumun otomotiv sektörü için de geçerli olduğuna dair belirtiler vardır. Otomotiv sektöründe de taşınmaz mal sektöründekine benzer bir durum olarak 5 yıllık ve 10 yıllık gibi vadelerden söz edilmektedir.

 

 
Toplam blog
: 142
: 578
Kayıt tarihi
: 04.09.13
 
 

1940 yılında İzmir'de doğdum İzmir Atatürk Lisesi'ni bitirdim 1961 yılında Mülkiye(Siyasa..