Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '13

 
Kategori
Felsefe
 

Gazâli İmanın rasyonelliği; akli tetkikten kalbî tasdîke

Gazâli İmanın rasyonelliği; akli tetkikten kalbî tasdîke
 

İslam kültür ve düşünce tarihinde Gazali, olmazsa olmaz bir etkinliğe ve ağırlığa sahiptir. Öyle ki karşımıza hakkında en çok kalem oynatılan ve tartışılan bir şahsiyet olarak çıkması tesadüflerle açıklanamaz. Dahası Gazali’nin İslam düşünce tarihinde paradigmatik bir fenomen olduğunu ifade etmek hiç de mübalağa değildir. Bu durumda sorulması ya da cevabı aranması gereken asıl sual şudur:

Yaklaşık bin yıl önce yaşamış olan bir düşünür, niçin devri salip olup ortaçağın derinliklerinde unutulup gitmemiştir?

Gazali hakkında zengin bir külliyatın oluşmuş olduğunu ifade etmiştim. Gerçekten öylesine mümbit ve yoğun bir bilgi yığını çıkıyor ki karşımıza; lehte ve aleyhte üretilen pek çok düşünce karşı karşıya geliyor, kafalar ciddi anlamda karışıyor.

Acaba Gazali, İslam düşüncesini ve Müslüman kültürünü ileriye mi götürdü, yoksa onmaz bir yara açarak geriletti mi?

Elbette bu suale cevap niteliğindeki yorumlardan hangisinin daha tutarlı ve doğru olduğu çeşitlenen zaviyelerden hareketle tartışmaya açılabilir. Böylesi bir kalem kavgasının zihin dünyamızı zenginleştireceği de açıktır. Lakin bugün, Gazali’nin 900. yıldönümünde, bizce asıl yapılması gereken sonuçsuz ve faydasız dalaşmalar değil, yönelttiğimiz ilk sualin peşine düşmektir. Öyle ki, ikinci sual muvacehesinde karşımıza çıkan kısır döngü kavranırsa, yaşayan Gazali ile tanışmanın çok daha verimli ve faydalı olacağı öngörülebilir.

Bu çerçevede ileri sürmek istediğim temel tez şu: Ortaçağlarda üstüne düşeni bihakkın gerçekleştiren Gazali, düşünceleriyle çağımızın; özellikle de ülkemizin ve kültürümüzün bazı ciddi sorunlarına derman sunabilecek kudrettedir. Filvaki hâlâ aramızda yaşayan can dolu bir kültür insanıdır. Yapılması gereken onu fark etmek ve ondan müstefit olabilmektir. Mesela çağdaş insanı rahatsız eden problemlerden birisi, akıl-iman ilişkisidir. Gittikçe baskın hâle gelen düşünüş ise, özellikle Batının ya da Hıristiyanlığın etkisiyle imanı aklın dışına sürüklemektedir. Fakat bu tarz bir gidişat, geleneğimiz adına endişe vericidir. Ortada bir sıkıntı vardır. Hesap kitap iyi yapılmalıdır. Gazali’nin soruna yaklaşımı ise dikkat çekicidir. Şifa sunucudur.

Gazalici paradigmanın öngördüğü iman açılımı, ne Hıristiyanlığın Tertullianusçu çizgisinde karşılaşıldığı gibi, aklı karşısına alan bir saçmalığa ne de aklı tek kesin ölçü kabul eden aydınlanmacı bir rasyonalizme tutunur. Gazali bir hakikat avcısı ya da arayıcısıdır. İman ise, hakikat arayıcısını, avcıyı ayakta tutan temel güçtür. Kalp, arayışı bu dinamik güç sayesinde sürekli kılar. Demek ki, arayış sadece dilde kalan bir retorik değil, aklın bilgisiyle gönle yol bulan bir birliktir. Hedeflenen birlik, aklın sınırlarını keşfederek aklı aşan kalbî bir tecrübe; aklın hakikatin içine çekildiği bir tasdiktir.


Tebliğde “batılı” değer yargılarıyla “doğulu” yaklaşımların ikircikliği arasında bunalmış görünen insanımıza Gazali’nin izinde nefes alacak pencereler açmaktır. Metodumuz ise, Gazali üzerinden keşfedilen geleneğin çağdaş bir bakışla inşâsıdır. Cüret edeceğimiz keşfe dayalı inşâda ılımlı rasyonel imanı önceleyen tutumumuz, aklı kalp ile buluşturan bir zeminde sergilenecektir.

 
Toplam blog
: 51
: 885
Kayıt tarihi
: 27.02.07
 
 

Ben kimim? Kafa kağıdımdaki beyana göre 1969 tarihinde Burdur - Gölhisar'da, doğumuma şahit ala..