- Kategori
- Felsefe
Gazali, Sokrates ve Platon
Tevazu, kibir'e dönüşür mü?
Ben melamet hırkasını /Kendim giydim eğnime /Ar ü namus şişesini /Taşa çaldım kime ne /Haydar Haydar taşa çaldım kime ne?..
İmam Gazali hazretleri, Melaminin sevabını gizleme tutumunu pek anlayamaz. Allah Teala için, insanoğlu ne büyüklükte bir sevaba girebilir, hangi ameline güvenebilir ki sevabını gizleme gereği duysun? Kibir değil midir bu? Melami neyi, neden ve kimden saklar? Hangi ar ve namusu elde etmiştir ki taşa çalar? Hak katında makbul bir ameli ifa ettiğini düşünmese, gizler miydi kendini? Ki makbul bir amel ifa ettiğine inanmak kibir değil midir?
…
Geçenlerde bir arkadaş, “ya hu, Sokrates ve Platon hakkında yazarken bir anda Gazali’den bahsediyorsun” diye bana serzenmişti. Alaka kurmakta zorlandığını söylemek istiyordu.
Bence zor değil bu bağlantıyı kurmak ya da anlamak.
Yazının başında bahsettiğim İmam Gazali’nin Melamilik hakkında görüşlerini hatırlamamın nedeni Sokrates ve Platon oldu.
İlk önce Sokrates'ten alıntı yapayım:
Sokrates Kiniklerin giyim yollarını kibir olarak eleştirir. Çünkü Antisthenes giysisindeki bir deliği gösterdiği zaman, Sokrates ona "giysindeki delikten kibirini görüyorum” der (Diog. Laert. VI. 8; II. 36)
Kabalık, utanmazlık, çirkinlik ile ünlü Sinoplu Diogenes’in Platon’la ilginç bir anısı:
Bir keresinde Platon’un evindeki güzel halılar üzerinde çamurlu ayaklarıyla yürürken “Platon’un gururu üzerinde yürüyorum” dedi. Platon, “Evet,” dedi, “ama bir başka gururla.”
Gazali’nin Melamileri eleştirdiği husus ile Sokrates ve Platon’un Kinikleri eleştirdiği husus birbirine ne kadar benziyor, değil mi?
Tevazunun kibire döndüğü yer; tevazunun insanı rahatsız eden eğretiliği…
Tahammülü zorlayan bu duruma çoğumuzun maruz kaldığını biliyorum.
Kibriyle mücadele eden herkesin üzerine düşünmesi gereken bir konu.