Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Gazap Üzümleri ile Geç Tanıştım

Gazap Üzümleri ile Geç Tanıştım
 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın tavsiye ettiği 100 temel eser gibi ailelerin, öğretmenlerin, büyüklerin çocuklara her zaman tavsiye ettiği mutlaka okunması gereken olmazsa olmaz kitaplar vardır dillerde her zaman…

Çocukluğumuz her zaman bu kitapların isimlerini telaffuz eden büyüklerimizi dinlemekle geçti. Belki de incelenmesi gereken bir durumdur bu, sürekli birileri tarafından tavsiye edilen, nasihat edilen şeyler her zaman itici gelir küçüklere. Küçüklüğümde özellikle ortaokul zamanlarımda bolca tavsiye edilen şu klasiklerden hep uzak durdum, kaçabildiğimce…

Bu kaçış o zaman bir inadı temsil ediyordu ancak aslında yaşanmışlıklardan da olabildiğince bir kaçıştı.

Gazap Üzümleri

Zaman geçtikçe insan kendini geliştirme isteği duyuyor. Hayatımın tesadüf sayılabilecek gelişmelerinden biri ile bir yakınımın hediye aldığı “Gazap Üzümleri” benim klasiklere yelken açtığım ilk anın habercisi oldu.

Gerçekten bir tavsiyeyi edebiyat alanında ilk kez dinlediğim anlardan biri oldu belki de bu…

Kitapların genellikle kapakları ve renk düzeni ile ilgi derecemi ölçen ben dışarıdan bakıldığında çok da sıcak görünmeyen bu kitaba başlayıverdim. Sıradan birinin birkaç cümlede özetleyeceği kitaptaki anlatım öylesine güçlüydü ki etkilenmemek mümkün değil.

Betimlemeler, bir anın anlatımı ve derinliği insanın bir nesneyi ne derece derinlemesine anlatabileceğini gözler önüne seriyor.

Amerika’da ekonomik buhran sonrası ortaya çıkan işsizlik ve temel ekonomik sorunların halk üzerindeki etkilerini Joad ailesi üzerinden anlatan Steinbeck, 1939 yılında bu eseri ile Pulitzer ödülünü kazanmış.

1930’lu yılların Amerika’sını bu kadar içinden ve derinden algılayabilecek başka bir eser olacağını düşünemiyorum. İnsanların fakirlik ve açıkla mücadeleleri, banka ve tefecilerin el koyduğu tarlalar yüzünden milyonlarca insanın ülke içindeki göçü, göç sırasında yaşanan onca olumsuz olay, birkaç sent karşılığında çalıştırılan insanların sefaleti kapitalist düzenin ne kadar acımasız olduğunu ortaya koyuyor.

Göçmen olgusu ve parçalanan ailelerin konumu insana “iyi ki o dönemde yaşamadık” dedirtecek cinsten.

Geç bulduğum fakat özellikle kitabın son sahnesi ile kendi kendimi sorguladığım öykü ekonominin zapt ettiği yaşamları gözler önüne seriyor. Dünyada geçmişte neler olduğunun görülmesi açısından oldukça önemli bir fırsat, önemli bir kaynak.

Benim geç bulduğum bu kaynağa belki sizler erken ulaşırsınız. Bende vesile olabilirsem ne mutlu bana…

Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU

Abtokmakoglu@gmail.com

 
Toplam blog
: 430
: 2186
Kayıt tarihi
: 18.06.07
 
 

20 Nisan 1989'da İzmir'de doğdu. İlköğretim ve lise öğrenimini Karşıyaka'da tamamladı. 20..