Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '09

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Gazete ve kitap okumaktan soğuttular.

Gazete ve kitap okumaktan soğuttular.
 

Resim: okuyalim.azbuz.com/.../INDIRIMLI-KITAPLAR


Amaç ne, hedef ne, manşete giden yolda her yol mubah mı? Gazetecilik, haber yapmak, bu kadar basit, bu kadar kolay mı? Bir kurşun sıksan bir kişiyi vurusun, bir haber sıksan milyonları…

Gazeteciliğin yüz karası bazı gazeteler işin kolayını bulmuşlar. Al antetli kağıtlara doldurulmuş sahte belgeyi, salla piyasaya…

Nasıl olsa vatandaşın bunu araştırması, doğru bilgiye ve belgeye ulaşması mümkün değil, mümkün olsa da zaman alır. Sonradan doğru bilgiye ulaşsa bile hedef vurulmuştur nasıl olsa... Ne yapsalar ne etseler de o manşetlerin izi kalır. Oxi Action’ la yıkasan kar etmez. Amaç insanların kafasında güvensizlik oluşturmak, soru işareti yaratmak değil midir zaten?

Sen de bu arada meşhur olur, vay be (!) adamlar yıllardır gazeteyiz diyenlerin yapamadığını yapıyor, bilgiye ve belgeye her yoldan, her koldan, tez zamanda ulaşıyor, ulaştırıyor dedirtmek. Diğer bir deyişle kısa yoldan köşeyi dönmek. Demek ki şimdiye kadar gazeteciyiz diye ortalıkta gezinenler evcilik oynuyormuş bu güne kadar dedirtmek. İşte habercilik bu, işte gazetecilik bu (!) dedirtmek!

Sonrasında… Sonrasında ne mi olur?

Belgeler sahte çıksa bile, istenen hedefe varılmış, zaten önceden uyandırılan merak duygusu tam da 12 den vurulmuş, karalanmak istenenlerse karalanmıştır çoktan. Siz de bilirsiniz ki; ilk intiba, ilk çamur çok önemlidir. Sonradan ne kadar uğraşsanız da, "ister Ayşe teyzenin her daim çantasında gezdirdiği ACE’ sine yatırın, isterseniz dışardan ithal Oxi Action’ a" bir miktar lekenin kalmasını önleyemezsiniz. Gerçek, çamaşır makineden çıktıktan sonra belli olur ve leke izi olarak karşınıza çıkarak gülümser size… Size kalan; “tüh be yazık oldu verdiğim onca paraya, annemin arap sabunu hem bundan daha ucuz, hem daha temiz yıkardı” deyip, dövünmek olur. "Bakmayın siz reklamlara…"

Tıpkı şimdilerde elden ele gezip, çerez gibi bazı gazete manşetlerinde tüketilen, asıl hedefi başka, bambaşka olan, asıl önemlisi; doğru habercilik diye bir kaygı gütmeyen, zaten açıkça taraf olduğunu belirten Taraflı gazetelerde yapılan, gazetecilik adına utanç veren gazetecilik, habercilik örneği gibi...

Hani derler ya…

Aşağı mahallede bir yalan söyledim, çıktım yukarı mahalleye, kendi söylediğim yalana inandım. Bunlarınki de böyle bir şey iste. Akla zarar bir gazetecilik örneği. Aklını kaybetmek ya da günlük hayatın monotonluğundan sıkılıp komedi izlemek isteyenler için birebir.

İşte bu yazıyı yazmama sebep olan bir köşe yazısı. Soner Yalçın yazmış. İyi okumalar.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11911460.asp?yazarid=218

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..