Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '08

 
Kategori
Kitap
 

Gazete

Gazete
 

Gazete Ve Önemi...


Uzun yıllar oldu. Her ay satışa çıktığı ilk gün mutlaka Atlas dergisi ile National Geographic dergisini tükenmeden bayiiden alırım. National Geographic 1800 lü yılların son çeyreğinden bu yana okuyucuları ile her ay buluşan Amerikan menşeli bir dergi. Atlas ise Türkiyemizde 1990 ‘lı yıllardan bu yana yayın hayatını aksatmadan, çeşitli zorluklara rağmen okuyucusu ile buluşan bir dergi.

Bunu yazmamın nedeni her iki derginin de içeriği, doğaya, bilime, sanata ve kültüre bakış açılarının bunda payı var. Bir diğer neden ise toplumumuzda okuma oranının azlığını vurgulamak için.

Her ay eve giren bu iki dergiyi evde benden başka okuyanda yok aslında. Liseye giden oğlum bile dergilerin kapağını açmıyor.

Çocuklarımıza okuma alışkanlığı veremiyoruz. Okullarda da bu yeterli değil ki, çocuklar kitap filan okuma gereğini duymuyor.

18-20 yaşlarında genç bir arkadaşa sordum. ”Ben gazete falan okumuyorum” dedi.Nedenini sordum. ”Bana göre değil, yazarların yazdıkları bana yabancı…”dedi ve ekledi, “zaten okuduklarımdan da bir şey anlamıyorum”. Sordum ”Ülkemizde, dünyada, yakın çevremizde olan bitenleri nasıl takip ediyorsun?” diye. Omuz silkti umursamamacasına. ”Televizyonlara bakarım arada bir”.

Haberleri televizyonlara havale etmiş. Zahmetsiz iş. Kafa yormaya, düşünmeye, düşünce üretmeye gerek yok. Gazeteyi, dergiyi kim okuyacak. Oy verme zamanı gider oyumu veririm olur biter. Zaten vatandaşlık görevi değil mi oy vermek. Kimin ne yaptığı, ettiği umurumda bile değil. Maalesef çoğu gencimizde var olan yaklaşım bu.

Ekmek parası nasıl kazanılıyor, ekonomi nedir ne değildir, umurunda değil...

Öğrenim görmüş bir gencimiz. Hayata atılma zamanı.

Gazete okumuyor. Gerekte görmüyor.

Elbette bu tüm gençlerimiz için düşünülecek bir durum değil. Ama oldukça çoğunlukta. Gazete ve kitaplardan kopan, yabancılaşan gençlerimiz.

Peki neden?

Başta eğitim sistemimizden. Eğitim sisteminin sorgulanması lazım. Sınavlarda birbiriyle yarışan, bir soru fazlası ile okul kazanan bir soru eksiği ile kaybeden gençlerimiz.

Öğretilenlerin yanlışları, doğruları öğretiliyor mu? Gençlerimiz, öğrendiklerinin toplumsal yaşamımızdaki yerini biliyor mu? Gazete ve kitap okumadan ve okutmadan bu mümkün mü?

Okullarda çıkarılan duvar gazeteleri var. Çoğu amacına uygun değil.Yada çıkarılmıyor. Gerek görülmüyor. Oysa okumanın, olan bitenleri anlamanın yaşamımıza yön vermede, teslimiyetçi olmamada, her denilenin doğruluğunun sorgulanmasında önemi yadsınamayacak kadar büyüktür.

Bırakınız büyük kentleri. Yolu olmayan, gazete gitmeyen köy yok. Köy kahvehanesine gelen gazeteyi okumayız çoğunlukla. Resimleridir ilk dikkatimizi çeken. Al birini vur ötekine. Köy, kasaba, şehir hiç farketmiyor.

Gazete alınıyor alınmasına ama ya okuyan?

Okumayı, düşünmeyi, fikir üretmeyi de başkalarına havale etmişiz…

Birkaç yıl öncesine kadar gazeteler promosyon yaparlardı. Kupon karşılığı çeşitli, kitap, kap, kacak, bardak, tabak verirlerdi. O günlerde çoğu aileler topladıkları kuponlarla ve aldıkları ile övünürlerdi. O dönem bitti. Gazete almayı kupon nedeni ile aksatmayanlar artık gazetede almıyorlar.

Düşünün artık siz.

Okuyan ve düşünen bir toplum gelişme kaydeder. Fikir üretir. Söylenenlere karşı çıkar. Doğrunun ve yanlışın ayırdındadır. Her söylenen ya da dayatılanın doğruluğunu sorgular. Çünkü bilgilidir. Diğeri kadar kendiside düşünmektedir.

Okuyan toplum dimdik ayaktadır. Hakkını arar. Arar ki yaşamı kolaylaşsın. Geleceğe güvenle bakabilsin.

Özellikle genç kuşakların, kahvehane ve internet cafelerde bilgisayar oyunları ile vakit geçirene kadar, okumaya da yeterli zaman ayırmaları gerekmez mi.

Okuma alışkanlığı kazanılması dileği ile..

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..