Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '16

 
Kategori
Siyaset
 

Gazeteci nerede, gazetecilik nereye gidiyor?

Klişe veya klasik olagelmiş bir laf vardır, medyanın/gazeteciliğin, yasama/ yürütme/ yargı erklerinden sonra, “dördüncü kuvvet” fonksiyonunu yerine getirdiği...

Demokrasi açısından, demokratik bir rejim açısından siyasî partiler nasıl ki, demokratik yaşamın vazgeçilmez unsuru ise, gazete/gazetecilik faaliyetleri de, açık ve şeffaf bir toplum teşkili ve bunun devamı için “elzemdir”...

Yine, nasıl ki bir ülkede demokratik bir parlamenter rejimden bahsedebilmek için, “muhalefet” unsurundan da bahsetmek gerekiyorsa...

Bir ülkede ifade özgürlüğünden...

Bilgilenme ve bilinçlenme hakkından da “dem vurabilmek” için, sanırım bağımsız ve özgür basından bahsetmek gerekir.

Türkiye’de, tam anlamıyla “özgür” ve “bağımsız” basın platformundan söz etmek pek olanaklı değil.

Her şeyden önce, basın kuruluşlarının çoğunluğu, kendilerini zorunlu bir otokontrole zorluyor veya bu kuruluşların sahipleri istihdam ettikleri gazeteciler üzerinde “dolaylı” ya da “doğrudan” baskı oluşturarak, özgürce fikirlerini açıklamalarına/yazmalarına/yaymalarına, piyasa ekonomisinin gerekleri yüzünden “yeterince fırsat” tanımıyorlar.

Bu bağlamda, sözcü gazetesi yazarı Sayın Emin Çölaşan’ın, hürriyet gazetesinden kovulduktan sonra yazdığı kitaba bakılabilir.

Belki de iktidarın veya iktidar gücünü elinde bulunduranların doğasında, kendisinden yana olabilecek bir basın anlayışını savunabileceğini dillendirebiliriz...

Belki de ayarlı basın odaklarının teşekkülü yönünde, iktidarın bizzat girişimlerde bulanabileceğini de ileri sürebiliriz...

Yalnız, demokratik bir rejimde, basın özgürlüğü, bence siyasî iktidarlarca da savunulmak durumundadır.

Eğer; ileri demokrasi lafını yerine geldiğinde ağzından düşürmüyorsan, düşünce özgürlüğünün tarafında olduğunu ve fikir üretiminin ve yayımının yerli-yersiz kanun/yasaklama mevzusuna bahis olmaması gerektiğini ileri sürüyorsan...

Denge denen kavrama da özen göstermen gerekir.

Türkiye’de gerçekten de gazetecilik, zorlaşmaya başladı.

Aslına bakarsanız, gazetecilik de zor bir meslek.

Sabah gazetesi başyazarı Sayın Mehmet Barlas, yazılarında yeri geldiğinde, “siyaset mesleğinin” ne kadar zor bir uğraş olduğuna değinir durur...

Şu memleket manzarasında...

Gazetecilik, çok mu kolay bir uğraş?

Anayasa metninde bile güvenceye alınan gazetecilik, cari hükümetlerin hoşuna gitmeyen gazetecilik faaliyetlerinde bulunduğunda, şıpından “tu kaka” ilan edilen en birinci alan olabilmekte.

Türkiye’de gazetecilik faaliyetleri öyle bir psikolojik durumda icra edilmekte ki, gazeteci diğer gazeteciye “nasıl gazetecilik” yapılacağı yönünde “akıl vermekte”; öte yandan politikacılar/siyasî idareciler de, basın kuruluşlarını kamuoyunda “köpekten” farksız bir yere koyabilmekteler...

Gazeteci nerede?

Gazetecilik nereye gidiyor?

 
Toplam blog
: 706
: 83
Kayıt tarihi
: 18.05.16
 
 

Ben, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunuyum. Şuan için öze..