Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '10

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Gazeteciler kovuluyor!..

Gazeteciler kovuluyor!..
 

Ülkede ne kadar Ulusalcı gazeteci, köşe yazarı varsa susturuldu!.. Kimi Silivri’ye tıkıldı, kimi de işten kovuldu. Hele bir de iktidarı eleştiren olursa vay haline! Son olarak, Başbakanın eşi Emine Erdoğan’ı eleştirdiği için Mine G.Kırıkkanat çalıştığı Vatan Gazetesi’nden kovuldu. Sansürcü kafalar önce dokuz yazısını yayınlamadılar, direnince de işten attılar…Mine G. Kırıkkanat “ Bu Vatan’dan kovulmuş olmayı bir gazetecilik gururu olarak taşıyacağım” demiş! (Sözcü Gazetesi, 05.09.2010)

Babıâli’de ki 9 Patron Olayı’nı hatırladım…

11 Ocak 1961’ de, gazetelerini üç gün boyunca kapatma kararı alan gazete patronlarına karşı, basın emekçileri bir araya gelerek “Basın” isminde bir gazete çıkarttılar. Ve patronların direnişini kırdılar. Yıl 2010. Aradan 50 yıl geçmiş ve basın camiasının geldiği duruma bakın! Kimi iktidar yandaşı olmuş, kimi “ ne şiş yansın ne kebap” misali yoluna devam ediyor, kimi cemaatin oyuncağı olmuş, iftiranın, hakaretin haddi hesabı yok, çok azı da ya işsiz ya da Silivri’de. Birkaç kalemini satmayan gazete ve gazeteci ise ayakta kalma savaşı veriyor…Buna görsel basın da dâhil…

Efsaneleşmiş Ceviz Kabuğu programı malûm nedenlerden ötürü bir var bir yok! Uğur Dündar’ın Arenası ise işte o bahsettiğim “ne şiş yansın ne kebap” misaline dâhil olmuş, geçmişini aratıyor… Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı da “sohbet meydanı” olmuş, vaziyeti kurtarmakla meşgul!..Geriye ne kaldı?

Emin Çölaşan’dan ise hiç bahsetmiyorum. O olayı tarih kaydetti ve unutmayacak… Ancak şunu söylemek zorundayım… Emin Çölaşan olayı, “düşenin dostu olmazmış!” ata sözünün günümüzdeki en canlı örneğidir. “Dostum” dedikleri bile “tek kürekle…” bulundukları yerde yola devam kararı aldılar… Uygun bir fırsat çıkınca da başka gazetelere atladılar…Yani hiç işsiz kalmadılar…

Günümüzde basın mensupları, 1961’in basın emekçilerinden daha mı az cesurlar, yoksa paranın rehavetine daha mı fazla kapıldılar?

Neden hiç karşı koyamıyorlar? Neden bir araya gelemiyorlar?

Bir basın patronunun kanatları altında, güvenli sularda yüzmek daha mı az tehlikeli?

Cumhuriyet Gazetesi bile “renklendikten” sonra…

Her şeye rağmen, baskıcı düzene karşı çıkacak cesur gazete ve gazetecilerin bir araya gelmelerine ihtiyaç var!..

Tamamen yok olmadan!

Tülay Hergünlü

İstanbul, 05.09.2010

<ı>*http://blog.milliyet.com.tr/10_Ocak_Calisan_Gazeteciler_Gunu/Blog/?BlogNo=20720

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..