Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '10

 
Kategori
Güncel
 

Gazetecilikte alaylıyım

Gazetecilikte alaylıyım
 

"Dünyanın karanlık tarafının aydınlığından fazla olduğunu gördüm" S&S SAMET SERBEST


Gazeteciliğe giriş ve yaşadığım tecrübeleri size bu yazımda aktaracağım. İlk olarak bu mesleğe nasıl girdim. 2007 yılında liseyi bitirmem ile birlikte dershane hayatı başladı. Sınava girdim. İstediğim başarıyı yakalayamadım. Sonrasında 2008 yılında…

2008 yılının Ekim ayında aile olarak bir tanıdığımız sayesinde Sakarya’nın en çok satan gazetesi olan Adapazarı Gazetesinde Spor servisinde işe başladım. İlk olarak amatör maçlara gönderiyordu bizi zamanın spor müdürü Begüm Uğur (Begüm ablam) kısaca bahsetmek gerekirse müdüremden, yeri geldiğinde abla, yeri geldiğinde müdürdü bizim için, 5 kişiydi spor servisinde bir yerel gazete için çok iyi bir kadromuz vardı. İlk başladığımda bilgisayar klavyesi ile pek aram yoktu. Öyle koca koca yazılar yazamıyordum. Daha çok oyun ağırlıklı ilgim vardı bilgisayarla, zamanla alıştım hem klavyeye hem haber yazmaya…

İlk basın toplantım

İlk basın toplantıma, ilk iş ortağım Bahadır Çatalbaş ile birlikte gittik. Bahadır ayrıca Genel yayın Müdürümüzün oğlu, beraber Sakaryaspor’un Rüstemlerdeki tesislerinin yolunu tuttuk. O zaman Yeşil-Siyahlı takımımız (Sakaryaspor) Bank Asya 1.Ligi’nde Teknik Direktör İlker Yağcıoğlu, toplantı salonuna girdiğimizde ortama baktım. Diğer basın mensupları ve teknik yöneticiler! Ben nerdeyim dedim kendi kendime içimde de bir yükselme arzusu beni dürtüyor. Toplantı başladı. Ortağım Bahadır ve ben birimiz not alıyor birimiz fotoğraf çekiyor. İlk makinayı elimize aldığımızda baya bir zorlandık digital bir makine olduğundan nereye ve profesyonel olduğundan biraz tereddütlü davrandık tabii sona öğrendik tam anlamıyla, ilk basın toplantımda fazla bir not alamamıştım. Gazeteye gelince müdürümüz Begüm Abla ajanslardaki bilgilerden yaralanarak yarın çıkacak gazete için haberleri hazırladı.

Editörlük ve ben

Zamanla sayfa çizmek için üslerim tarafından artan tatlı baskılara boyun eğerek sayfa çizmeye karar verdim. Sayfa çizmek demek, editörlük demek, editörlük demek sorumluluğun artması demek. Sorumluluğumuz arttı tabii ki hem habere gidiyordum artık hem gittiğim haberi yazıyor ve sayfasını çiziyordum. Spor servisinde olduğumuz için haber servisine göre gideceğimiz yerler belli olduğundan rahattık. Ama tatilimiz yoktu. 7 gün çalışıyorduk. 2009 yerel seçimleri geldi. Seçimlerden sonra siyasi olarak gazete sahipleri faaliyette bulundular ve gelen reklamlarda bir azalma oldu. Gazete çalışanlarının zaten tam alamadığı maaşlar hiç verilmemeye başladı. Baya yüklü bir miktar param benimde içerde kaldı maalesef… işten ayrıldım.

Kariyerimin hatası neydi?

İşten ayrıldığım zaman baya yüklü bir miktar paramın içerde kalması maddi olarak değil ama manevi olarak mesleğe ve insanlara duyduğum sevgiyi azalttı. Neden bende diğer gençler gibi başka işlerde çalışmadım ki diyorum kendi kendime bazen ama bu mesleğe girmek görebilenler için hayatına tam anlamıyla fark katıyor.

Adapazarı Gazetesi’nde çalıştığım sürede şehrimizdeki diğer 10 yerel gazetedeki isimleri tanımaya ve çevre edinmeye başlamıştım. İyi bir ahlaka sahip olmalıyım ki ayrıldığımı duyan bazı gazeteci ağabeylerden ve gazetelerinden “gel bizimle çalış” demeye başladılar. Tirajlara baktığımız gelen teklifler ilk dörtte yer alan gazetelerdendi. Ben gittim bir ağabeyimizi kırmadım. Yeni kurulan Sakarya Olay Gazetesi’nde işe başladım. Yeni başlayan gazetecilik kariyerimin en büyük hatalarından biriydi bu yaptığım. Ama verdiğim sözün arkasında durduğumu göstermem beni rahatlattı. 2 aylık kısa bir çalışmanın ardında yine bir maddi hüsranla bu gazeten ayrıldım.

Milliyet Blog ile tanışmam

En son çalıştığım gazeteden ayrıldıktan sonra kendimi o yoğun temponun ardından birden bir boşlukta hissetmiş olacağım ki Milliyet’in Blog’unu gördüm ve üyelik için başvurdum. Kabul edilir edilmez yeniden yazmanın verdiği bir heyecanla tekrar yazmaya başladım. Spor servislerinde çalışmama rağmen babamdan gelen bir siyasete ilgi var. Küçüklükten beri siyaset ve ekonomi üzerine konuşuruz. Bulunduğum ortamda ilk 5 dakikadan sonra ister istemez ben ve çevremdekiler mutlaka siyasi bir konuyu konuşur hale gelirler. Bu benimi için hem avantaj hem de tez avantaj. Kısa bir süre okul döneminde bir akrabamızın olan mobilya mağazasında çalıştım. Sonra okul derken yine bir gazete işe başladım. Şimdi çalıştığım gazete hakkında yazmıyorum etik olmaz. Diğer yazdığım gazeteler hakkında da gerçekleri yazdım.

Son söz; Kısaca ben buyum. Sınırlı bir zaman diliminde yaşıtlarıma göre bazı şeyleri erken gördüm ve görmeye de devam ediyorum. İçinde bulunduğum ortam gereği toplumun her kesiminden kişiler ile görüşüyorum. İnsanlar ve algıları üzerinde kişilik analizleri yapıyorum. Birbirleri ile kıyaslıyorum. Dünyanın karanlık tarafının aydınlığından fazla olduğunu gördüm.

Konu ilgili bağlantılı yazım / Kategori Futbol;

· Efsane nerelerde; http://blog.milliyet.com.tr/Efsane_nerelerde_/Blog/?BlogNo=221837

Hayat görüşüm ile ilgili denemelerim; http://blog.milliyet.com.tr/Arsiv.aspx?UyeNo=1620936&KategoriNo=333

Ve anlamlı şiirlerim; http://blog.milliyet.com.tr/Arsiv.aspx?UyeNo=1620936&KategoriNo=335

S&S (Her Zaman Önde)

SAMET SERBEST

http://twitter.com/SAMETSERBEST

 
Toplam blog
: 112
: 2756
Kayıt tarihi
: 15.09.09
 
 

Ülke meselelerine kafa yoran ulusal çıkarları korumaya çalışan düşünen bir genç. İlkelerim; Üstün..