Gazeticlerin yaşam "koçları" politikacılar olursa...

Yaşam koçları türemiş; Türeyebilir.

Türk icadı olsa yine gam yemem ama her zaman olduğu gibi kes yapıştır kolayına kaçan tembel bir halk olduğumuzdan dışarıdan almışız.  Yaşam koçu ailenizden biri olabilir veya  arkadaşınızda.  En iyi yaşam koçunuz kendinizsiniz. Yaşam koçların yaptıkları teselli ve telkindir. Kendinize iyi şeyler telkin etmeyecek kadar bilgisiz,  tecrübesizseniz ve paranızda varsa tutun bir yaşam koçu. Telkinin abartısı yalan ve kandırmacadır.  Teselli kabullenmek ile biter.

"Coach" kelimesini aynen cevirip koç yapanlar keçilere ayıp ettiler.

Antrenör, eğitmen, yönlendirici, belletmen gibi kelimeler dururken KOÇ kelimesini tercih etmişiz.

Basket koçu ve yaşam koçu tanımlamalarının nedeni hem ham madde yok dilimizde                             hem üretecek zeka yok bizde.

Küçük Amerikanın küçük yankileriyiz.

Sûkut etmeyin Ey Türkler veya kendini Türk hissedebilenler. Scud atmış biri diye gaza devam eden büyük Amerikalıların oyununa gelmeyelim.

Scud füzelerini ve patrıot füzelerini kimler yapıyor ALLAH aşkına bir kafa yorun.

Her zaman ki gibi blog yazmaya ilk düşüncelerimden  uzaklaşarak başladım\ sonra geri o düşüncelere dönüyorum.

O düşüncelerimi tetikleyenler Milliyet yazarımız Aslı Aydıntaşbaş ve dışişleri bakanımız A. Davutoğlu.

Aslı hanım son altı ayda büyük bir değişim yaşıyor yazılarında. Köşe bölümlerinde çıksa da yazısı,  İçerik olarak ajans haberliği gibi bir durumda.

Sayın Davutoğluna sempatim vardı tâkî Esad'a diplomasi kapısını kapatana kadar.

Neymiş : "Ama onlarcasını bizzat dinleyip, okuyup, bir de üstüne o çocukların yaralı bedenlerini gözlerinizle gördüğünüzde, artık o saygın yazarlarımız gibi ”Efendim Esad’ın diktatör olduğuna şüphe yok ama...” diye başlayan cümleleri kuramaz hale geliyorsunuz."

Haklısınız sayın Bakanım. Yemin billah haklısınız. Vallahada billahada hak veriyorum.

Ancak olayların bu noktaya gelişinde sorumluluğunuz yokmuş gibi davranmayın. " Velev ki biz yanlış çıktık...." diye itiraf olmaz. Bir TÜRK bakanına yaraşır şekilde diplomasi yollarını erken terk ettik ve muhalif diye teröristlere de yanılarak yardım ettik diye açıklama yapın öpeyim ellerinizden.

Sayın Aslı Aydınbaştaş  bakan ile birlikte 48 saatliğine  Fas'ta ki Suriye zirvesine gitmiş ve haber diye bugün köşe yazısında ajans gibi geçmiş. Bakın ne demiş :

"Türkiye’nin Putin’e verdiği çok gizli ”Şam’da iktidar değişimi” planı, şu an masadaki en önemli formüllerden...

Belki de bu yüzden, bu kez Davutoğlu’nu mutlu gördüm. Ahlaki olarak doğru yerde olmanın hazzı bir yana, bir de sahiden ‘kazanıyor’ olma ihtimalinin belirmiş olması, yüzünü güldürmüş."

Esad  bir aşiret çocuğudur. Bir kaç generalla diktatör olan biri değildir. Arkasında koca bir aşiret vardır. Eğer Abd ,  Esad ın bu gücü çok partili sistemde yer alacak bir aşiret partisine aktarıp yine Suriye iktidarında kalmasından korkmasaydı ve düğmeye basmasaydı; O acı çeken çocukları görmezdiniz Sayın Bakanımız.

Bir tarafta ki çocukların acılarına üzülen ve diğer taraftan ölecek olanlara gülen bir İnsanın hazzı ancak evrensel olmayanlara mahsus bir hazdır.

Vicdanlar ya uyur ölür ya yaşar gider.

Esadı ezerek savaşarak gönderseniz bile hakikat değişmez . Hakikat şudur ki güç vicdanınızı körletmiş.