Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '09

 
Kategori
Üniversiteler
 

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi 3. sınıf Öğrencisi Mustafa Mert ile röportaj

GAZİ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ VE TOKAT HABER GAZETESİ KÖŞE YAZARI MUSTAFA MERT “GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ TOKAT İÇİN BULUNMAZ NİMETTİR” DEDİ

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

MUSTAFA MERT- 20.10.1988 tarihinde, dört çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak, Erbaa'da dünyaya gelmişim. Çocukluğum, birçok insanın ki gibi bilye oynamakla ve top peşinde koşturmakla geçti.

Ele avuca sığmayan bir çocukluğum oldu diyebilirim. Beş altı yaşımdan itibaren bir çok kişi ile arkadaşlık kurdum ya da kurmaya çalıştım. Mahallemde yaşıtım olan bir çok arkadaşım vardı. Onlarla zaman geçirmek bana büyük bir haz verirdi .Geç saatlere kadar dışarıda kalmak bazen ailem tarafından hoş karşılanmıyordu ama biz yinede yapmak istediğimizden geri kalmıyorduk.

Eğitim hayatımın temelini Erbaa Mithatpaşa İlkokulu'nda attım. Daha sonra sekiz yıllık mecburi eğitimle birlikte okulumun ismi Mithatpaşa İlköğretim Okulu olarak değiştirildi.

Sekiz yıllık mecburi eğitim geldiği sırada ben, ilkokul beşinci sınıftaydım. Bu nedenle Orta Okulu'da Mithatpaşa İlköğretim Okulu'nda okuma fırsatı buldum. Bu benim için çok sevindirici olmuştu. Sekiz yıl boyunca aynı ortamda kalmak biraz sıkıcı olsa da sonuç itibari ile arkadaşlarımın çok fazla değişmemesi beni sevindirmişti.Yeni bir okula adapte olmak ve her şeye sıfırdan başlamak hiçte kolay değildi.İyi ki de sekiz yıllık mecburi eğitim gelmiş ve ben, iyi ki de başka bir okula gitmek zorunda kalmamışım diyebilirim.

İlköğretimden sonra yapılan LGS sonucunda, Erbaa Yılmaz Kayalar Anadolu Lisesine girmeye hak kazanmıştım. Hayatıma büyük bir ölçüde yön veren insanlar burada karşıma çıktı.

Bu okuldaki Hocalarımın hakkını hiç bir zaman ödeyemem.Gerek maddi gerekse manevi olarak bir çok konuda elimden tutan Hocalarıma, Sizlerin aracılığı ile Teşekkürü bir borç bilirim.

Hazırlıkla birlikte, dört yıl eğitim gördüğüm Erbaa Yılmaz Kayalar Anadolu Lisesi'nden öğrendiğim çok şey var. Eğitim ve öğretimin yanı sıra yapmış olduğumuz sosyal etkinliklerle de çok şey kazandım. Bunlardan benim için en önemli olanı ise Tiyatro'ya uyarlamış olduğumuz ve her yaştan Erbaalı' nın severek izlediği, Fransız komedi yazarı Moliere'in Cimri adlı eseri olmuştu. Bu oyunda üstlenmiş olduğum rol sayesinde sorumluluk almanın önemini bir defa daha anlamış oldum. Sevgili Hocam Serdar Sırrı Çakın Beyefendi'nin bana göstermiş olduğu ilgi ve alakaya müteşekkirim.

Şuan ise, ÖSS sonucu yerleşmiş olduğum, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü, Üçüncü sınıf öğrencisiyim. Kendimi bölümümle alakalı olarak geliştirmeye çalışıyorum. Konusu aşk olan bir kitap çalışmam var. Aynı zamanda gazete ve dergilere yazılar yazıyorum. Dil eğitimi alarak, kendimi farklı dillerde de ifade edebileceğim günler için hazırlık yapıyorum. Şu an için olmasa da, ilerleyen yıllarda siyasetle uğraşmayı çok istiyorum.

SORU- Anadolu Lisesi okuyanlar genelde Tıp, Mühendislik gibi alanlarda okumak isterler. Siz neden İletişim bölümünü yazdınız?

MUSTAFA MERT- Kişi, hangi alanda kendini geliştirirse o şekilde gider kanısındayım. Bende kendimi Sözel alanda geliştirdim. Başka bir tabirle, sayısal veriler pek fazla benim işim değildi.

Ben pek çok zaman farklı düşüncelere sahip olmuşumdur. Bu muhaliflik olarak algılanmasın. Sadece, hayata farklı perspektiflerden bakmayı seviyorum. Bu özelliğim nedeniyle bir çok arkadaşımla çetin tartışmalara girmişimdir. Belki de beni iletişime yönelten durum budur. Sonuç olarak herkes hukukçu olamaz, bu Ülke'nin gazeteciye de ihtiyacı var. Dünyanın neresine giderseniz gidin medya büyük bir güç. Bende kendimi bu gücün bir parçası olarak görmek istediğim için iletişim.

SORU- Bize ailenizden bahseder misiniz? Anne ve babanız ne iş yapar? Kardeşleriniz nerede okur? Onların bu dalı seçmenizde ve mücadelenize bakış açısı nedir?

MUSTAFA MERT- Türk Toplumu'nun örf ve adetlerini benimsemiş, çekirdek bir aileden geliyorum. Babam Sosyal Sigorta'lardan emekli, annem ise ev hanımı. Röportajın başında da ifade ettiğim gibi dört kardeşin en küçüğüyüm. Bir ağabeyim ve iki ablam var. Ağabeyim, Erbaa Karayaka Başaralar Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda Türkçe Öğretmeni olarak görev yapıyor. Ablalarımın ikisi de evli.

Ailem almış olduğum kararlarıma saygı göstermiştir. Ağabeyim bana çok fazla yardımcı olmuştur bu konuda. Sorun, benim geleceğim olduğu zaman imkanlar zorlanırdı. Hayatımın bu zamana kadar olan bölümünde desteğini hiç bir zaman esirgemeyen ailem, bundan sonra da desteğini esirgemeyecektir. Bende, Onlara layık olmak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

SORU- Gazetede yazı yazmak ve gençleri aydınlatmak isteğiniz nereden kaynaklanmakta?

MUSTAFA MERT- Gelişen teknolojiyle birlikte, habercilikte büyük bir atılım yapıldı.Habere ulaşma noktasında ülkelerin sınırları ortadan kalktı. Herkesin elinin altında interneti var. Kim hangi habere ulaşmak isterse çok çabuk ulaşabiliyor. Bende teknolojiden yararlanarak Tokat Basını'nı takip ediyorum. Yazılarım genelde Ülke Siyaseti'ne yöneliktir. Hızla değişen gündeme dair yazılar yazarak, okurlarımın zihninde "Nasıl Yani" sorusunun şekillenmesine neden olduğumu düşünüyorum. Daha fazla sorgulayan, bazı konuların gerçekte görünmeyen yönlerini görebilen, daha çok okuyan, ileriye yönelik hedefleri olan bir Tokat için, profesyonel şekilde, bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Bazı kişiler medyatik olmalarının bir sonucu olarak gazetelerde yazarlar, bazıları ise aldıkları eğitim sonucunda gazetecilik mesleğini icra ederler. Bende, bir "İletişim Fakültesi" öğrencisiyim. Bu mesleğin ocağında pişiyorum.

Medyatik olan ve sözde "gazeteciler" kadar yazma hakkımın olduğunu düşünüyorum. Ben açıkçası olaya yerel basın olarak bakmıyorum. Yazılarım Ulusal basına yönelik olduğu için en güzelini ve en kalitelisini yapmaya çalışıyorum. Sınırlarımı zorluyorum, sorguluyorum, araştırıyorum. Yazılarım yayınlandıkça gelişiyor, kendimi geliştirdikçe yazıyorum.

SORU- Kitap okumakta mısınız? Kitap okumanın gelişimize ne gibi katıları olmuştur?

MUSTAFA MERT- Okumak bir alışkanlıktır. Ne kadar erken yaşta okumaya başlarsanız o kadar bağımlılık yapar. Ben okumayı sadece kitap olarak sınırlandırmıyorum. Size bir Hocamın bana anlatmış olduğu bir olayı aktarayım. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesinde Öğretim Görevlilerinden Göker Müftüoğlu ile yaptığımız konuşma sırasında kendisine şu soruyu yönelttim. ”Hocam ne tür kitaplar okumalıyız?” dedim. Kendisi bu soru üzerine anlatmaya başladı. "Mustafa, bir gün Milli Kütüphaneye gitmiştim. Sağa sola bakınırken, üç beş sayfalık, hikaye kitabına benzeyen; fakat hikaye kitabı olmadığını elime alıp, kitabı okuduğum zaman anladım. Kitabın adı "Shelby Cobra" idi. Bu ismi hayatımda ilk defa duymuştum. Merak ettim ve okumaya başladım. Kitabı on dakika içerisinde bitirdim. "Shelby Cobra" Amerikan yapımı bir arabaymış. Fiyatı ise, yaklaşık olarak beş milyon dolar civarındaymış." dedi. Ben ise büyük bir şaşkınlık içerisindeydim. Hocamın sarf ettiği miktar gerçekten çok fazlaydı. Ben şaşkınlıktan bir şey söyleyemedim. Ardından bana bir soru yöneltti. "Mustafa, Sence bu arabayı bu kadar pahalı kılan şey nedir?" dedi. Ben başladım saymaya. Çok az sayıda üretilmiş olabilir dedim. "Hayır" dedi. Çok sağlam bir metal kullanılmıştır ya da zırhlıdır dedim. "Hayır" dedi. Ben cevabı bulamadıkça işi espiriye doğru götürmeye başladım ve Altın kaplama yapmış olabilirler dedim. Cevabı tekrar "Hayır" oldu. Çok merak etmiştim gerçektende, Siz söyleyin Hocam ben bulamadım dedim. Anlatmaya başladı tekrardan "Bak Mustafa, adamlar arabayı üretmişler, sonra test sürüşünde uyguladıkları yöntem şu. Arabaya dört kişi biniyor. Dört kişinin bir tanesi şoför, diğer birisi şoförün yanında, diğer ikisi de arka koltukta oturuyor. Arabayı, test sürüşünün yapılacağı yola çıkarıyorlar. Arabanın test sürüşüne çıkarıldığı yolun özellikleri şu, bir tane yol düşün, dünyanın en kaliteli malzemelerinden yapılmış, arabanın resmen kaydığı bir yol. Daha sonra bu yol giderek bozuluyor, delik deşik oluyor. Ta ki araba yolda gidemeyecek seviyeye gelene kadar derinleşen çukurlarla birlikte test bitiyor. Şoförün yanındaki üç adamın özellikleri ise şudur, her birinin kulağında steteskop vardır. Araç yolda giderken steteskop ile aracın her yerini dinliyorlar. En derin çukurlarda, steteskop ile dinledikleri halde, araçtan bir tıkırtı bile gelmiyor. Aracı bu kadar pahalı kılan özellik işte bu" dedi. Ben şimdi daha fazla şaşırmıştım. Tek kelimeyle mükemmelmiş demekle yetindim.

Demek istediğim odur ki: “ne okursan oku. Gereksiz bilgi gibi gördüklerimiz bazen insanları şaşırtabilir”. Kim bilir Hocam bile o kitabı boşa okumamış olduğunu benim şaşırdığımı görünce daha iyi anlamıştır.

SORU- Arkadaş seçiminde neye dikkat edersiniz? Arkadaş insana sizce ne ifade eder?

MUSTAFA MERT - Arkadaş seçimi çocukluk çağımda değil; ama belli bir yaştan(on beş) sonra önem arz etmeye başlayan bir konu. Herkesle arkadaş olabilirim; ama herkesle aynı mesafede olamam. Bu noktada doğru arkadaş nasıl bulunur sorusu akıllara gelir. Kimsenin aklına sokakta mı arayacağız sorusu gelmesin. Böyle bir şey olmaz. Okulda, mahallede, çalıştığımız yerde, girdiğimiz ortamlarda, yeni insanlarla tanışırız. Tanıştığım kişilerin bir bölümü arkadaşım olabilecek özellikleri taşır, bazıları ile ise sadece tanışmış olurum.

Burada devreye "zaman" kavramı giriyor. Zaman içerisinde tanıştığım kişinin kişisel özellikleri hakkında gözlemlerde bulunurum. Yalan konuşur mu, argo kelime kullanır mı, sözüne sadık mı gibi sorulara cevap ararım. Bende olumlu izlenim bırakanlarla arkadaşlık bağlarımı kurarım.

SORU- Lise ile Üniversite arasında temel farklar nelerdi? Erbaa ile Ankara arasında fark ne ?

MUSTAFA MERT- En büyük fark Üniversite okumak için Lise'den mezun olmanız zorunlu, Lise okuyabilmek için Üniversite mezunu olmanıza hiç mi hiç gerek yok. Erbaa ile Ankara'yı karşılaştırırsak çok fazla fark ortaya çıkar. Bir ilçeden kalkıp Başkent'e gidiyorsunuz. Sosyalleşme bakımından ilk zamanlar çok fazla sıkıntı yaşıyorsunuz. Herkes yabancı. Bilmediğiniz bir yer, ilk defa gelmişseniz daha da problemli oluyor. Ben memleketimde daha rahattım, ailem yanımdaydı, tek problemim okula gidip gelmekti. Ankara'da ise her sorun bana endeksli.

SORU- Ankara’da Üniversite okuyan bir Tokatlı olarak Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin gelişimi için neler anlatacaksınız ?

MUSTAFA MERT -Bugün, Gaziosmanpaşa Üniversitesi gerek kampüsü gerekse sosyal tesisleriyle Ülkemizde belli bir noktaya ulaşmıştır. Bilimsel çalışmalar konusunda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaktadır. Ulusal ve Uluslararası yarışmalara projeler göndermekte, bunlar üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Baraka girişine Üniversite tabelası asmakla Üniversite olmuyor. Ülke olarak Üniversitelere gereken yatırımları yapamıyoruz. Her il'e bir Üniversite açıyoruz da bu üniversitelere kaç tane profesör yolluyoruz. Son yıllarda açılan Üniversitelerdeki Öğretim Elemanı sayılarına bakarsanız çarpıklığı hemen fark edersiniz. Gaziosmanpaşa Üniversitemizin ise on yedi yıllık bir mazisi vardır. On yedi yılda gelinen nokta hayli sevindiricidir; ama yeterli değildir.. İleriye yönelik faaliyet raporlarının bir an önce hayata geçirilmesi lazımdır. Teorik eğitimin yanı sıra uygulamalı eğitime de yer verilmelidir.Teori hayata geçirilmedikten sonra unutulur gider. Okuyarak öğrenmenin sınırı bir yere kadardır.

SORU- Üniversite gençliği genelde pasif ve içine kapanık insanlar konuşmak istemeyen, röportaj vermeyen, “ aman başım belaya girmesin” diye düşünen insanlar. Siz ise girişken insansınız. Bu neden kaynaklanmakta?

MUSTAFA MERT- Bireyin pasif ya da aktif olması ailesine bağlıdır. Bir birey çocukluğunda ailesi tarafından şiddet görüyorsa, baskı altına alınırsa, konuşma! sus! dinle! gibi emir cümleleri ile sık karşılaşmışsa içine kapanık olur. Bu durumdan kurtulması uzun zaman alır, içine kapanık olma durumu sona erdiğinde, her şeyi rahatça söylediğinde ise çok geç olabilir. Ben girişken olmamı büyüdüğüm ortama bağlamak istiyorum. Karşımızdaki insandan çekinirsek ya elimiz titrer ya da dilimiz sürçer. Yapılan araştırmalar yalan konuşmanın altında korkma hissinin ağır bastığını ortaya koymuştur. Sizin vasıtanızla buradan ailelere bir uyarıda bulunmak istiyorum. Sağlıklı bir birey yetiştirmek istiyorsanız, çocuklarınıza emir cümleleri kullanmayın. Bunu başarabilirseniz büyük ölçüde "yalan" konuşmayacaklardır.

SORU- Bu meslekte nereye gelmek istemektesiniz?

MUSTAFA MERT- Gazetecilik artık benim mesleğim konumunda. Hayatımın geri kalanını yazarak kazanabileceğime inanıyorum, en azından inanmak istiyorum. Yazmayı çok seviyorum.Benim geleceğim harflere bağlanmış durumda. Harfler hangi şekilde yan yana gelir, ilerleyen zaman ne gösterir bilemiyorum; ama bu meslekte her daim olmak isterim. Anlatmak isteyip de anlatamadığım pek çok şey olduğuna inanıyorum. Bu konuları, Çarşamba ve Cumartesi günleri Tokat Haber'de yayımlanan Destursuz isimli köşemde okurlarımla paylaşmaya çalışacağım.

SORU – Dershanelerde ve okullarda sizce gereken meslek tanıtımı yapılmakta mı? Bu konuda neler yapılabilir?

MUSTAFA MERT- Dershaneler Türkiye Derecesi çıkartmanın peşinde. Gerisi pek önemli değil. Benimde dershanelere yolum düştüğü için çok iyi bilirim. Ankara ile Tokat dershaneleri arasında mesleki eğitim açısından pek fazla bir fark yok. Tek fark, cila ve göz boyamadır. Birazda fiyatları farklıdır, Ankara'dakiler daha pahalıdır. Okullarda ise zaman daha geniş olduğunda belki yılda bir ya da iki defa mesleki eğitim alanında uzman bir kişi sınıfları gezer, öğrencilerle bilgi alışverişinde bulunur. Daha farklı bir yöntem olarak da okullarda sıkça uygulanan mezun öğrenciler yöntemidir. Daha önceki yıllardan birinde mezun olmuş, şu an ise herhangi bir üniversitede okuyan bir öğrenci, eski okuluna öğretmenlerini ziyarete giderse, yöntem her an hayata geçirilebilir. Ders sırasında kapı çalınır, Müdür muavini ve beraberinde sakalı yeni tellenmiş, üniversite birinci sınıf öğrencisi olduğu her halinden belli olan bir arkadaşımız sınıfa balıklama dalarlar ve Muavin neden sınıfa girdiklerini anlatmaya başlar. "Sevgili çocuklar, bu ağabeyiniz geçen yıl üniversiteye girdi. Size meslek seçimi hakkında bilgi verecek, ya da okuduğu okul hakkında bilgi verecek. "İşte eğitim sistemimizde meslek seçimi ve doğru tercih yapmaktan anladığımız budur.

SORU- ÖSS sistemini nasıl bulmaktasınız? ÖSS adil mi sizce? ÖSS ye alternatif önerileriniz var mı?

MUSTAFA MERT- Halkımızın büyük bir kısmı bu sistemden muzdarip. Adil olmaya bilir. Arz talep meselesi olduğu için mantıklı olan bu. ÖSS'ye bir buçuk milyon insan giriyor, Sizin alabileceğiniz öğrenci sayısı dört yüz bin. Başka hangi sistemle bu öğrencileri ayrıştırabilirsiniz? Sınav yapmadan hiç bir sistemle ayrıştıramazsınız. Klişe bir söz vardır her zaman söylenir. Sistem kökten değişmeli. Bunu hayata geçirmek yirmi yıl alır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde bırakın ileriye dönük yirmi yıllık projeler tasarlamayı, üç yıllık kaç tane ileriye dönük planımız var bunu araştıralım ilk önce.

SORU- Tokat’ta yaşamak ÖSS adayları için bir avantaj mı dezavantaj mı sizce? Gaziosmanpaşa Üniversitesi öğrencilerine ne önermektesiniz ?

MUSTAFA MERT- Yaşadıkları yerin, okudukları Üniversitenin kıymetini iyi bilsinler. Yıllar çok çabuk geçiyor. Okul bir şekilde biter. Önemli olan okulu bitirdikten sonra geriye dönük “Keşke” lerinin kalmaması. Dolu dolu geçirilmiş bir Üniversite hayatlarının olmasını isteyebilirim. Halkımızdan da öğrencilere biraz daha imtiyazlar tanımasını istiyorum.

Üniversitenin Tokat için bulunmaz bir nimet olduğunun altını çizmek isterim. İyi bir Üniversitemiz var, bunun kıymetini bilir, öğrencilere yardımcı olabilirsek hiç kopmayabilecek bağlar oluşturabiliriz. Genç arkadaşlarıma son bir sözüm, Sizin yerinizde olmak isteyen en az bir milyon kişi kapıda bekliyor. Sizler seçilmiş kişilersiniz. Bunun gerektirdiği gibi davranalım.

SORU- Bu konuda başka neler anlatacaksınız?

MUSTAFA MERT -Albert Camus der ki: “Bütün büyük olayların, düşüncelerin önemsiz bir başlangıcı vardır. Hayat hiç ummadığımız zamanlarda bazı fırsatlar çıkartır önümüze. ”Eğer bu fırsatları göz ardı edersek, sonraki zamanlarda üzülebiliriz. Geçen zamanın kıymetini bilelim. Bu güzel sohbet için teşekkür ederim. Size de yazım hayatınızda başarılar dilerim.

TURAN YALÇIN-TOKAT

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..