Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '17

 
Kategori
Çocuk Oyunları
 

Gazoz kapağı seven Adam

Gazoz kapağı seven Adam
 

yorgunkalemim


Çocukluğumun en ucuz ama değerli oyuncağıydı belki de gazoz kapağı. 70'li yıllarında kısa pantolonla dolaşanlar mutlaka bir yüzü paslı, diğer yüzü çamura bulanmış bir gazoz kapaklarından en güzel koleksiyonlarını oluşturmuşlardır. O yıllarda ellerinin parmak uçlarında nasır olanlara sorarsanız, kapak üstüne kapak devirme ve çocukça kazanma duygusunu size çok iyi anlatacaktır. Bilgisayarda savaş oyunu oynamaktan, sanal oyunlardan daha değerliydi… Yani kazanmak ve kaybetmeyi öğrenmek, bir gazoz kapağına sahip olmak için yetenekli olmak gerekirdi...

Yetmişli yıllarda çocuk olanların da favori eğlencesi, Şahsen çocukluğumun bana en zevk veren eğlencelerindendi, topladığımız gazoz kapaklarıyla oyun oynamak… Üç dört arkadaş toplanır dere tepe hazine arar gibi kapak arardık. Bu sayede insanlarla birlikte bir şeyler yapmayı öğrendik. Eğer arkadaşta fazla, fazla olan marka kapağı olursa diğer arkadaşa verirdi. Basit ama içten ve insanı büyük yapan bir eylem… Bu sayede açgözlü olmamayı öğrendik. Sonra bulduğumuz kapakları teker teker düzeltip, yolun ortasına koyar uzaktan taş atıp vurmaya çalışırdık. Kapakları vuran, düşen kapakların sahibi olurdu. Böylece mücadele etmeyi öğrendik…

Eğer bir arkadaş bütün kapaklarını kaybederse her çocuk gönlünden kopan birkaç kapağı kaybeden arkadaşa verirdi. Böylece yardımlaşmanın güzelliğini öğrendik. Bazen diğer mahallelerden gelen büyük çocuklar elimizden almaya çalışırlardı bu kapakları. Hep beraber mücadele ederdik kapaklarımızı vermemek için… Böylece hakkımızı yedirmemek için savaşmayı öğrendik. Şimdi düşünüyorum da büyümenin zamanı mıydı? Çok şanslı sayıyorum kendimi zamanında hakkını vererek çocukluğumu yaşayabildiğim için. Günümüz çocukları da bütün zamanlarını evde, bilgisayar başında geçirip, sanal âlemin düşünceleri, yarışları, istekleriyle akıllarını kirletmek yerine sokakta kendi aralarında yarattıkları kocaman dünyalarında, gerçekten bütün hücreleriyle çocuk olabilseler...

İşte bu gün o adam;

Sevgiye karşı koşan

Bir başka iklimde sevgiyle yaşayan

Sevgisiz hiçbir şeye inanmayan adam

Ben bugün o dünkü sevgiyle bakan

Bana görmeyi, sevmeyi öğretti o gözler

Geceleri sevgiyle tersyüz ediyorum hüzünlerimi

Bir günü daha geride bırakıp giderken umutlar

Ve çıkıp geliyorum umutlarımın ardından

Hiç bir şey söylemeyen bakışlarıyla seven,

Ceplerine gazoz kapağı gizleyen bir çocuk gibi...

 

Yorgun Kalemim

 
Toplam blog
: 464
: 208
Kayıt tarihi
: 02.11.16
 
 

Merhaba Sevgili Okurlarım; Kendimden bahsetmek istiyorum. 1954 yılında Karamanın Esentepe köyünde..