Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '11

 
Kategori
Deneme
 

Geç gelen ödüller

Bugün verilen ödüllerle kapanan 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde bu yıl, çok anlamlı bir tören yapıldı.

1979 ve 1980 yıllarında yapılamayan festivalin ödülleri dağıtıldı. Büyük bölümünü televizyondan izlediğim törende çok duygusal anlar yaşandı. Gerçekten ibret vericiydi.

Festival, 1979 yılında sansüre tepki için, 1980 yılında ise 12 Eylül askeri darbesi nedeniyle yapılamamış. Bu törenin düzenleyicisi Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr. Mustafa Akaydın, fakat projenin sahibi Deniz Yayın adlı inşaat mühendisi sinema tutkunu bir kadın. Bursa'da oturuyor. 2003 yılından beri sinemayla çok yakından ilgileniyormuş. İTÜ Konsevatuarı'nda eğitim de gördüğü için çeşitli televizyon ve radyolarda çalışmış.

"Bu filmler, Türkiye'nin en önemli yıllarının kilit belgeleridir" diyerek, bu ödül gecesinin aslında Türk sinemasından bir af dilemek olduğunun altını çizmiş.

Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak ise, "12 Eylül, Türkiye'de akıl tutulmasının yaşandığı yıllardır. Gençler, sağcısıyla solcusuyla liderdi. Cevval ve zeki çocuklardı. O genç bedenler toprağa düşmeselerdi, Türkiye'de sanat, siyaset, bürokrasi çok farklı olacaktı. Akıl tutulması bir daha ülkemde yaşanmaz diye düşünüyorum." dedi. (Oysa bence, tam da bu dönemde en büyük akıl tutulmasını yaşıyoruz.)

Törende, 1979 yılı için Yavuz Özkan'ın yönettiği Demiryol ve Ömer Kavur'un yönettiği Yusuf ile Kenan filmleri, 1980 yılı için ise Zeki Öktem'in yönettiği Sürü filmi en iyi film seçildi. Toplumsal içerikli solcu filmler olduğu için 12 Eylül askeri yönetimince yok sayıldılar, bu filmlere emek verenler hapse atılıp işkenceler gördüler.

Ödül alan sanatçıların hepsinin konuşmaları dokunaklıydı. Hepsi çeşitli yerlere, kişilere adadılar aldıkları ödülleri. Kimi Antalya halkına, kimi Deniz Gezmiş'e, kimi 12 Eylül döneminde işkence gören, idam edilen binlerce insana.

Tam 32 yıl sonra yapılan bu törenden ben açıkça gurur duydum. Ekrandan izlemek çok heyecan vericiydi, kimbilir o salonda olmak nasıl bir şeydi?

Tabi bizim millet her şeyin suyunu çıkardığı gibi bu törenin de suyunu çıkarıp magazin malzemesi yaptı bile. Neymiş efendim, Müjde Ar Tarık Akan'a ödülünü verirken "Onun niyetini bilmem ama, ben filmlerimde Tarık'la gerçekten öpüşüyordum" demiş. Bu törende öne çıkarılacak bir dolu ibretlik sahne varken, yapılana bakın siz. Dönüyor dönüyor, hep bu söz dönüyor kanallarda. Ne diyeyim, böyle böyle embesil yapılıyor bu toplum işte.

Bence bu filmler televizyon kanallarının en az birinde gösterilmeli, hatta tekrarı verilmeli ki, dünyadan bihaber yeni nesil gençlik o dönem hakkında ufak da olsa bir fikir sahibi olsun. Benimki de saf saf olmayacak rüya görüp gerçekleşmesini dilemek gibi bir şey işte. Sanki televizyonda gösterilse diziden, magazinden gözünü ayırıp seyredecekler bu filmleri.

Esen kalın...

 
Toplam blog
: 314
: 1210
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Üsküdar İstanbul doğumluyum ve halen burada yaşıyorum. Okumak, yazmak ve seyahat etmeyi çok seviyor..