Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '20

 
Kategori
Edebiyat
 

Geç Olsun da Güç Olmasın!

 

Siz ne derseniz deyin

kışı seviyorum ben

onca yıldır baharı

hep o getirdi çünkü.

           H.E.

                Bir süre önce, Akseki’deki köyüm Gödene’de geçen çocukluk anılarımdan söz etmiştim:

                Dokuz, on yaşlarındaydım. Mevsim yaz… Duymuştum ki, yaz tatilini köyde geçiren komşumuz Kemal Şenoğlu öğretmenin iki konuğu gelmiş. Sarıhaliller köyünden…  Aksu Köy Enstitisü’nden sınıf arkadaşlarıymış. Bir bay, bir bayan…

                Erkek arkadaşı, Aksu’dan sonra Ankara Hukuk Fakültesi’ni de bitirip avukat olmuş. Birlikte geldiği eşi öğretmenmiş.

                O güne kadar hiç bayan öğretmen görmediğim için çok merak etmiştim. Evlerinin önünden birkaç kez geçmeme karşın görememiştim. Sonunda bizim kır eşeğe binip bahçeye gidiyormuş gibi dikkatle geçerken, şahnişirin açık olan penceresinde başı açık, saçları omuzlarından kesik bir hanım gördüğümü anlatmıştım. Avukat Bey ve eşi öğretmen hanımın kim olduğunu bilmediğim için isimlerini yazamamıştım.

                Haftalık yazılarımı okuyup da duygu ve düşüncelerini yıllardır tüm tanıdıklarıyla paylaşan birkaç değerli dostumdan biri, eğitimci ressam ve yazar İbrahim Ekmekçi’dir. Yazı ile birlikte şu iletiyi de paylaşmış dostlarıyla:

                Antalya’da kendilerini kanıtlamış işadamları Orhan, Turhan ve Ayhan Şenoğlu kardeşler, kurucularından olduğum Aksekispor’un uzun yıllar başkanlığını üstlenmiş olmalarından dolayı şükran duyduğum hemşerilerimizdir.

                Babaları, Gödeneli Öğretmen Kemal Şenoğlu vefat edince, acılarını paylaşıp taziyelerimi iletmek için evlerine gitmiştim. Orada bulunan konuklardan, benden yaşlı fakat dinç bir beyefendi, kendini, “Öğretmen Mehmet Özcan” olarak tanıttı. Sonra, Aksu Köy Enstitüsü’nden sınıf ve sıra arkadaşı öğretmen Kemal Şenoğlu ile olan anılarını anlattı. İlgiyle dinledik:

                Kısa bir süre sonra, bir gazetede gördüğüm, “Emekli Ağır Ceza Hâkimi Mehmet Özcan” başlıklı haberdeki fotoğraf, kendini “Öğretmen Mehmet Özcan” diye tanıtan aynı kişi idi.

                Merak edip soruşturdum. O Mehmet Özcan ki, 1940’lı yılların ilk yarısında Aksu Köy Enstitüsü’nü birincilikle bitirir. Okulu ziyaret eden Millî Eğitim Bakanı Hasan – Âli Yücelin dikkatini çeker. Ankara Yüksek Öğretmen Okulu’na aldırır O’nu. Mehmet Özcan, Yüksek Öğretmen Okuluyla birlikte Hukuk Fakültesini de bitiriverir.

                Öğretmenlik, avukatlık derken, hâkimliği tercih eder sonunda. Başarılı bir hukukçu olan hemşerimiz, Burdur Ağır Ceza Hâkimi iken, Burdur Valisi’ne bile ceza vermekten çekinmez.”

                Önemli başarılar kazanmış bu hâkim beyin kendini “Öğretmen Mehmet Özcan” olarak tanıtması, sevgili dostumun O’na olan hayranlığını daha çok artırır. Özyaşamını ayrıntılarıyla öğrenme gereği duyup başlar araştırmaya:

                “Dört oğlunun dördü de tıp fakültesini bitirmiş. Üçüncü oğlu Fatih Özcan’ı, Aksekispor çalışmalarımız sırasında yakından tanıma fırsatım oldu. Diş hekimi olarak çalışıyor; Antalya’da. Ağabeyleri de genel cerrahi ve psikiyatri dallarında uzman. Küçük kardeşi Bülent Özcan da estetik cerrah…

                İzmir Ege Tıp Fakültesi’nde uzmanlık eğitimi sırasında düzenlenen bir tıp konferansında bildiri sunmak için ABD’den gelen Prof. Selçuk Sözen’i hava alanında karşılama anısı var ki, bunu Bülent Bey ya da Fatih Bey anlatsa daha doğru olur; diye düşünüyorum.

                Yazınızda görünüşü, duruşu ile kendisinden hayranlıkla söz ettiğiniz bayan öğretmeni, oğlu Fatih Bey’in kaleminden okusak ne iyi olur; değil mi? O yazıyı ve bu iletiyi Dr. Fatih Özcan’a da gönderiyorum. Sevgili annesini anlatan bir yazıyı bizlerden esirgemeyeceğini umarım.

                Sarıhalillerköyümüzden, Aksu Köy Enstitüsü mezunu Hâkim Mehmet Özcan da, “Aksu’dan sıra arkadaşım” dediği Kemal Şenoğlu öğretmenimiz gibi sonsuzluğa uğurlandı. Ancak her ikisinin de örnek kişilikleri hiç unutulmayacak. Nur içinde uyusunlar.”

                Emekli öğretmen, ressam ve yazar İbrahim Ekmekçi dostum, bu iletiyi 15 Aralık 2019 günü gönderdi bana. O günden bu yana herhangi bir ileti gelmedi, merhum Hâkim Mehmet Özcan’ın oğullarından.

                Sanırım ki, işleri çok, zamanları yok. Yine de umudumu kesmiş değilim ben.

                Geç olsun da güç olmasın yeter ki!

***         ***         ***        

Hacı Ferşat Efendi

                Karadenizliler’in “Hacı Ferşat Efendi” olarak bilip saygı gösterdikleri İbrahim Hakkı Ulusal, Prof. Dr. Şahmeran Baltacıoğlu’nun deyişiyle, “Doğu Karadeniz’de büyük hizmetler vermiş örnek ve önder bir halk kahramanıdır.”

                1863 – 1930 yılları arasında yaşamış, verdiği etkili eğitimle yüzlerce öğrenci yetiştirmiş bir “hoca”dır o. Öyle etkili olmuş, öyle sevdirmiş ki kendini, ölümünden 63 yıl sonra adına dernek ve vakıflar kurulmuş. Ve de “Hacı Ferşat Efendi” adında 368 sayfalık büyük boy bir kitap yazılmış.

                “Kahraman Çaykaralı” ya da “Evliyadan Reisu’l-Ulema” olarak anılan, medresede ders veren bir “müderris”tir; İbrahim Hakkı Ulusal. Bu kitapta, özellikle Doğu Karadeniz yöresinde halk arasında yaklaşık 120 yıldır anlatılan olağanüstü davranışları ve kerametlerine de yer verilmiş. (*)

                Meraklıları için ilginç bir eser…

                                                                                                                  Hüseyin Erkan

                                                                                              huseyinerkan@dilemyayinevi.com.tr

----------------------------------------------------------------------------------------------------

(*) Hacı Ferşat Efendi Destanı Yahut İbrahim Hakkı Ulusal:Şahmeran Baltacıoğlu, Ankara 2019,   sahmeranbaltacioglu@hotmail.com

 
Toplam blog
: 303
: 309
Kayıt tarihi
: 21.02.11
 
 

1942'de Antalya'ya bağlı Akseki ilçesinin Gödene (Menteşbey) adlı kuş uçmaz kervan geçmez bir köy..