Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '07

 
Kategori
Felsefe
 

Gece düşleri

Gece düşleri
 

Uzun, kirli, pis, yarı loş, bazen florasanın güçlü ışığının göz aldığı, daracık, yağmurun çisil çisil yağdığı, adım atmaya korktuğum bir sokaktan geçiyorum gece vakti. Her köşede karanlık suratlar, çarpık sırıtışlar göze batıyor. Bakmamaya çalışarak, gözlerimi yere indirerek, soluk bir ruh gibi geçiyorum yanlarından...
Az ileride köşedeki kadın elindeki sigarasını su birikintisine atıyor ve bol boyalı ağzını yaya yaya '' Heeeyyyy'' diye sesleniyor. Adımlarım bıçak gibi kesiliyor, olduğum yerde kalakalıyorum.Bana yaklaştığını, ucuz ve adi, deri olmadığı her halinden belli olan topuklu ayakkabılarının sesinden anlıyorum.Gelip karşımda dikiliyor.Topuklu ayakkabıları kırmızı, uçları havaya kalkmış...File siyah çorabı yer yer yırtık ve parlak deri mini eteği sadece ışıklar vurdukça parlıyor.Tırnakları uzun ve muhtemelen takma tırnak...Kırmızı boyalı cam gibi parlıyor.Büstiyeri, ödünç alınmış...Öndeki ve yandaki kopçaları olabildiğince sıkmış fakat yinede tam oturmamış üstüne...Sanki siyah kumaş üzerine kırmızı yamalar dikilmiş gibi..
Postiş saçları turuncu sarı arası bir renk...Beline kadar uzanıyor, at kuyruğu yaptığı halde...Kirpikler takma, kaşlar jiletle kazınıp, kalemle tekrar çizilmiş.Dudaklar kırmızı boyanın altında kaybolmuş...

Birşeyler anlatıyor...Cümleler uzuyor...uzuyor...Kulaklarım uğuldamaya başlıyor. Çok uzun bir yolum var daha gidecek ve hiç halim yok... Olabildiğince yorgunum. Sadece yağmurun sesini ve yan sokakta eve geç kalmışcasına koşturanların ayak seslerini duyuyorum.Oysaki gecenin en derinindeyiz...En ulaşılmaz saatlerinde... Sanki uzaklardan bir bebek ağlaması geliyor.Yumuşak sesli bir kadın ve aynı ses tonunda bir erkek konuşuyor.Kapının usulca kapandığını ve kadının tülü çekerek, kucağında çocuğuyla camdan baktığını görüyorum.Çocuk huzursuz ve sürekli ağlıyor.

Temiz, güzel eski bir ahşap binanın ikinci katında, dışa doğru camları, çıkıntısı olan eski tarz evlerde...Hemen köşe başında, eve çok yakın sokak lambası bütün sokağı gün gibi aydınlatıyor veya bana öyle geliyor.Hızlanan yağmurun her damlasını görüyorum...Koca çınarın her yaprağını, kadının yüzündeki endişe izlerini ve minik bebeğin ateşten kıpkırmızı olmuş yüzünü, kan çanağı gözlerini...Çok geçmeden adam geliyor koşarak.Daha kapıya vurmadan kapı açılıyor ve adam sular içinde eve giriyor.Hemen bebeğin ilacını içiriyorlar.Üçü birden yavaş yavaş sakinleşiyor...Yüz hatları gevşiyor...Sarmaş dolaş bebeğe bakıyorlar.Kadın tülü çekip ışıkları söndürüyor...Yağmur hızını kaybediyor yine çisil çisil yağmaya başlıyor.Sokak lambası sönükleşiyor, koca çınarı göremiyorum...

'' Heeeyyyy!!! Sana dedim.Duymuyor musun? '' diyor bir ses..Uzanan bir el omuzuma dokunuyor...Başımı kaldırıp gözlerine bakıyorum.Benim gözlerimi o görüyor...Bana ne der gibi omuz silkip bir kaç adım atıp, yanımdan geçip gidiyor.

Gidecek çok yolum var diyorum içimden...Henüz gecenin en derinindeyim...

 
Toplam blog
: 265
: 642
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1974 İstanbul doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. Bursa'da yaşıyorum. Her zaman yazıp defterler, aj..