Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ocak '10

 
Kategori
Gece Hayatı
 

Gece Sokakları 'Gaziantep'

Gece Sokakları 'Gaziantep'
 

taksici Şevket'ten sıradışı sergi-mynet.


Bu günün gariban çocukları, yarının suç makinaları. Bu sadece metropol üç kentin sorunu değil. Anadolu da ilçelerde dahi görmek mümkün. Bunlar mendil satmakla başlayan gece çocukları.

Bu yazı güncel blog olacak gerçekten.

Geçen akşam Gazianatep HAVAŞ servisini bekleyip gelecek yolcumu karşılamak için kent merkezindeki bürosuna gittim.

Akşam saat 20.00 havaş kapalı ofis önünde duran servis otobüsü aldığı yolcularla hareket ederek oradan havaalanına gitti.

Ben gecenin karanlığında gelecek servis aracını bekleyecektim öyle randevulaşmıştım.

Ama soğuk ve karanlıkta ne zamana kadar beklemem gerektiğini bilmiyordum, çünkü saat 20 de gelecekti, zaten zaman geçiyordu.

Karşı taraftaki kafelerden birinde çay içeyim de zaman geçsin diye düşündüm.

Birkaç kafe ve fastfood olan bu karşı sıradaki dükkanlardan birine oturdum. TV ye bakarken biryandan da fincandaki çayımı yudumlarken bazı çiftler çay içmeye gelip gidiyorlardı.

Havanın müsait olması ve kafe önüne elektrik sobası koymuş olmaları birkaç genç kız ve erkeklerinde zaman zaman orada oturup sohbet etmeleri beni de bu dış masalardan birine çekti.

Çevreyi gecenin karanlığında seyrederken (Kafe dışındaki karşı alan ortada bina görüntüsü verilerek boyanmış trafo binası, bir tarafta mavi mozaikli modern mimarili camii, diğer tarafta camkaplı cepheli öne devrilecek şekilde tepesi eğik ofisin olduğu bina. Orta geniş alan oldukça karanlık yeterince aydınlatılmamış.) ilköğretin çağında beş çocuk ellerinde kağıt mendillerle yaklaştılar.

Mendillerin yaklaşmaya araç olarak kullanıldığını neden sonra anladım! Çünkü ilk kez karşılaşıyordum.

Yalvarmayla başlayan mendil satışı, birkaç mendil alımı sonunda mendilsiz olanların da direk para istemelerine döndü.

Acıyıp verdiğim para onları daha da cesaretlendirdi. İlla para vermeyi israrla sürdürmeye başladılar. Biraz sert çıktım uzaklaştılar karanlıkta kayboldular.

Az sonra iki çocuk daha geldi 10 yaşlarında bunlar mendilsiz, konuşmaları anlaşılmayan sersem davranışlar içinde anlaşılmıyor.

"-Çorba parası ver sabah çorba içeceğim" diyerek aynı kelimeri tekrarlayıp durduğunu zor anlıyorum. Bir yandan da tedirgin olmaya başlıyorum.

İçimden bunlar herhalde söz edilen tinerci çocuklar olmalı dedim. Arasıra dışarı çıkan kafe çalışanı kızarak gitmelerini söylese de onlar buralara alışmışlar.

Yan masada oturan genç bayan daha sonra, çucukların geçen gün kendisinin peşine düştüklerini söylüyor.

Ben, çay getiren garson'a bu çocuklar nedir, böyle her gün mü böyle gezerler dedim.

O da usanmışız abi deyip sözüne devam ederek "hergün böyle gezerler, çok bunlardan, bazan polise söylüyoruz; burada topluyorlar caddeyi dönünce bırakıyorlar " dedi.

Demek ki 100 metre ötedeki kent parkı geceleri hiç güvenli değil.

Şimdi anlıyorum ki suç oranları ve çeşitlerinin çoğalması tevekkeli değil, sokaklar bu ortamı hazırlıyor. Bugünün acınan gariban küçük tinerci vaya fakir sokak çocukları, mendilcileri, yarın beş on yıl sonra rüştünü tamamlamış suç makinalarını oluşturuyor.

Bunu basit polisye önlemlerde geçiştirmek, yasal ceza bakımından herhalde basit kalıyor.

Aileden sorumlu bakanlık bunlara sosyolojik önlemler almak zorunda olduğunu bilmiyor mu!

Neden ailelerini bulup (çırak vermeleri durumunda ceza yazıyorlar da) gerekli müeyyideleri onlara uygulamazlar ya da kimsesiz olanları ilgili koruma kurumlarına toplamazlar.

Büyük metropollerin dışında böyle kontrolsüz gece çocuklarının taşra kentlerinde ki sokaklarda dolaştıklarını görmüyor, duymuyorlar mı?

 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..