Geceleyin başını yastığına koyan bir adamın içinden söyledikleri

Yuh olsun...
Önümüze taş koydular.
Yolumuza çomak soktular.
Halbuki biz demokrasiden gayrı ne istemiştik ki?
Şunun surasında seçimle gelmiştik iktidara hem de.
Yüzde 34 oy aldık kolay mı?
Canım ne vay yani o kadarcık oyla Meclis'in üçte ikisini ele geçirdiksek; hem o seçim kanununu rahmetli Özal hazırlamamış mıydı?
Ah ah... Ne iyi adamdı rahmetli.
"Demokrasinin Yıldızı" diyorlar ya hakikaten öyle.
Biz de hani azıcık ona çekmişiz.
Çok pişmanız geçmişte ona "siyonist" yaftası yapıştırdığımız için...
Bir daha olur mu?
Asla!
Allah gani gani rahmet eylesin.
*
Anayasa Mahkemesi'nin şu kararı...
Hani "367'yi arayacaksınız" dedilerdi ya...
Çok ayıp ettiler.
Hem bir kere, bundan önceki üç cumhurbaşkanı şimdi "hileli cumhurbaşkanı" durumuna mı düşmüş olacaklar şimdi?
Sezer 330 oyla seçilmişti, Abdullah kardeşim 357 oya rağmen seçilemedi...
İyi de Sezer'in seçildiği oylamaya 530 kişi katılmıştı... Üçte ikinin hayli fazlası...
Şşşşt! Sus çaktırma! Yalanımız anlaşılmasın!..
Halkı bu yolla iyi kafalıyoruz.
*
Demirel'in oylamasında da üçte ikilik çoğunluk genel kurulda mevcuttu.
E bu durumda kim kaldı geriye?
Tabii ki Özal.
Sadece 292 ANAP oyuyla seçildi Köşk'e.
O zaman Meclis'in toplam ederi 450 vekildi, bugünkü gibi 550 değil. Bu durumda Özal 450'nin üçte ikisi sayılan 300 oyuda bulamamış oluyor öyle değil mi?
Hay Allah! Vallahi doğru.
Merhum "Demokrasinin Yıldızı"...
Anayasa Mahkemesi'ne göre "kadük cumhurbaşkanı".
Ama ne demişti rahmetli: "Anayasa bir defa delinmekle birşey olmaz..."
Biz, yani onların mirasçıları, varisleri... Şimdi yandık!
Anayasa bir defacık delinmekle birşey olmaz... Vallahi olmaz.
Belediye başkanıyken de mahkeme kararlarını uygulamıyordum zaten.
Uzun lafın kısası:
Özal izindeyiz.
Yozlaştırmaya, sömürmeye kaldığın yerden devam...