Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Geçen gün bi gün!

Geçen gün bi gün!
 

Kadim dostum Hafız;

Şu insanoğlu (ya da sadece ben diyeyim de ayıp olmasın ele güne) çok tuhaf varlık yahu. Yıllarca ne sıkıntılar ne mutsuzluklar yaşadığım ana-baba ocağında kaldığım bir tam günün saatlerini bile doldurmayan zaman diliminde mutlu olduğumu hissettim. Ama bu hep olur bana. Yani, bir şeyden bir yerden kurtulmak için ölümüne çırpınırsınız, yemediğiniz halt kalmaz ya. Sonra "ne halin varsa gör lan" dediklerinde o kurtulmak istediğiniz yeri mumla arar hale gelirsiniz. Hayat da böyle bi şi galiba ha dostum? Dene, yanıl sonra tekrar dene sonra tekrar....

***

Soğuktu yağmur çiseliyordu

Şey var bir de. Tamam eyvallah biraz (ne birazı külliyen) bencillik olacak ama ben İstanbul’un en çok soğuk ve yağmurlu halini seviyorum. Özellikle tatil günlerinde. Kimse dışarı adımını atmıyor kuru kalabalık yok, trafik az, toprağın olmasa da yağmurun kokusu kızarmış ekmeğin üstündeki reçelle yağ gibi çekiyor seni dışarıya. Bayılıyorum bu havalara. Öyle işte.

***

Bazen utanıyorum sevgimden bazen korkuyorum ölümden

Sonra dün akşamüstü şu "tahtalı köy listesi" ni (the bucket list) izledim. Bir şeyler yazmak istedim hakkında daha izlemeye başlar başlamaz. Ama kafam öyle karıştı ki, film hakkında üç farklı şekilde ahkam kesebilirdim!

Her ne kadar bilindik konu üzerine inşa edilmiş bir film olsa da diye başlayıp "morgın ve cek amcaların" her zaman ki gibi süper rol kestiklerinden, çeviri yapan çocuğun fırlamalığından mı yoksa gerçekten o cümleler kulanıldığından mı bilinmez parizyen kıvamında süper ince esprilerin yapıldığını ve de son bölümde duygu sağanağının olduğunu söylemek bir tercihti bu film için.

Ama öte taraftan biraz düşününce ve film ilerledikçe insan pek çok Amerikan filminde olduğu gibi "Amerikanlaşmayı , kapitalizmi, salt parası olanın ve de morgın amca gibi şanslı olup son anda zengin bir kanka edinip ölürken bile mutlu olunabileceğini muştulayan bir film gözüyle de bakılabilirdi filme.

Lakin beri yandan da elimizde fırsat varken paramız olsun ya da olmasın kendimizce böyle bir liste oluşturup oluşturmadığımızı sorgulayıp en azından gerçekleşebilir olan hayallerimiz için bir adım atmamıza ön ayak olacak bir film gözüyle de bakılabilirdi pek tabi.

Böyle işte sevgili Hafız, üç düşünce de geçti kafamdan ama itiraf etmek gerekirse hepsine rağmen sonunda duygulandım be oğlum! Hem de çok. Amerikan mamarikan öyle ya da böyle adamlar yapmış. İzlemeli diye düşünüyorum son tahlilde.

Benim listem mi?
He heh üzgünüm. Bana kalsın.
Hoş birini , en önemlisini biliyorsun zati.
Ama şimdi hepsini buraya yazarsam, sonra gerçekleştirip yine hepsini tek tek çizmem icap eder. O da zor olur hem de çok zor be dostum.

Şu geliştirme, yetiştirme, evcilleştirme kitaplarından birinde diyordu ki; Hedeflerinizi sözlü, yazılı başkalarına duyurun ki morarıp, mahçup olmamak için hedeflerinizi gerçekleştirmeye asılasınız falan.
Ha martavalcılar için sorun olmaz belki ama benim için, bizim için olur. Bize ters yani.
Misal şimdi dünyanın en güzel kızını öpüjem deyip öpmezsem;
Ayıp olmaz mı?
Olur.

Adios...

İstanbul, 11.02.2008

foto : http://www.archives.gov.on.ca/

 
Toplam blog
: 39
: 765
Kayıt tarihi
: 21.10.06
 
 

Özel biri değilim. Sıradan bir yaşam süren sıradan bir adamım. Çok geçmeden adım unutulur. Tuzluk...