Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Geçim derdi olanın umurunda değil Cumhuriyet

Geçim derdi olanın umurunda değil Cumhuriyet
 

Biraz açıldık, Antalya’nın kıyılarına doğru.

“Kıyıları”; Yani sahil bandı değil ama sahil bandındanda geçtik. Her yer bayraklarla süslenmişti. Konutların balkonlarından, camlarından bayraklar aşağılara kadar sarkmıştı. Konyaaltı Kent Meydanı renk cümbüşüne bürünmüştü. Biraz uzaklaştıkça sahilden kıyılara doğru, yani gecekondu bölgelerine doğru, bayraklardan tek tük görmeye başladık. Kimi yerlerde kimsenin haberi bile yoktu “Cumhuriyet Bayramı” kutlamalarından. Aslında herkesin haberi vardı Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından ama kenar mahalleleri fazla ilgilendirmeyen bir durum vardı ortada.

Kenar mahalleler ilgilenmiyordu kutlamalarla. Gecekondu sakinlerinin gündemini işgal etmiyordu kutlamalar.

-Hiç düşündünüz mü “neden” diye?

Geçim derdi olanın, doyma çabası içerisinde olanın pekde ilgilenmediği bir konu Cumhuriyet. Geçim derdi olanın aklına bile gelmiyordur “Cumhuriyet’in kuruluş kutlamaları”.

Hayır, geliyordur ama bildiği bir şey vardır.

İktidar çevresine kümelenip, mevcut olanaklardan nemalanmak sureti ile mükemmel ötesi bir yaşam sürenlerin dört elle sarılacağı bir rejim oldu Cumhuriyet ve bu durumu gecekondu insanı görüyor. Görüyor ve uzak duruyor. Hem o kutlamalardan uzak duruyor hem kutlayanlardan uzak duruyor. 86 yıllık Cumhuriyet tarihinin gelmiş olduğu nokta bu. Kent kıyılarına hiç uğramamış Cumhuriyet.

Kimi idealistler “yok öyle değil, böyle” desede, onlar, bu gerçekle yüzleşmek istemediğinden kabullenemiyorlar. Ama gerçek buydu. Gözlerimizle gördük ve bu gerçekle yüzleştik.

Elma bahçelerinin arasından geçtik, patika yollar, derme çatma köy evleri ve hemen o patika yolun kenarında mor renkteki erikleri dalında sallandıran bir ağaç. Yanında durduk ve ağaca saldırdık adeta. Erikler bir harikaydı. “Ancelika” denen bir erik türüymüş. Bilmiyordum adını, öğrenmiş oldum. Tozlu tozlu dalından koparıp, üzerimize silip, afiyetle yedik. İhtiyar bir köylü geçiyordu yanımızdan. Dişleri dökülmüş, sakalı ak, elinde baston hızlı adımlarla yanımızdan geçiyordu.

Selam verdim.
Oda bana selam verdi.
-“Bu gün Cumhuriyet Bayramı amca” dedim.
Kafasını kaldırıp yüzüme bakmadan zar zor elini kaldırdı ve avucunu açarak hafif bir titreme ile bir kez daha selam verdi. Sanki “bana ne” dercesine yönünü çevirmeden devam etti.
-“Namaza yetişmem lazım evladım” dedi, kısık, titrek sesi ile.
Meğer derdi namazmış ihtiyarın, Cumhuriyet falan hak getire.

Korucak Yaylasının arka tarafları bir harika. Her yer elma bahçeleri ile dolu. Göz alabildiğine elma bahçeleri. Çeşit çeşit, renk renk elmalar. Sarı elmalar, kırmızı, bordo, yeşil renkteki elmalar koca bir ovayı adeta süslüyor. Patika yollarla ayrılmış elma bahçeleri birbirlerinden. Aralarında farklı türden meyve ağaçları mevcut. Erik ağaçlarınında bir hayli çeşidi vardı. Günümüzü oralarda geçirdik. Kızım hayli keyif aldı o bahçelerden. Dalında elma kopartmanın tadıda bir başka oluyor.

Bahçenin birisinden elma satın aldık. Ama kendimiz toplamak kaydı ile. Bahçe sahibine parasını uzattığımda aldığım cevap ilginçti.
-“Ben böyle bir fırsat bulmuşum” dedi.
Neden? Diye merak ettim.
Meğerse bize vermiş olduğu elmaları “zekât” niyetine vermiş.
-“Bayrak asmamışsın dayı” dedim.
Anlamadı.
-“Dayı bu gün Cumhuriyet Bayramı ya” dedim.
Dayı’nın yanıtı ilginçti.
“Doğruda evlat o iş şeerdekilerin işi, biz bilmeyiz öyle şeeler” diye karşılık verdi.

Akşam hava karardığı sıralarda eve döndük. Balkonda çay içip, etrafı seyrederken gökyüzü havai fişek gösterilerine sahne oldu. Gece geç saatlere kadar havai fişek gösterisi izledik balkonda. Konyaaltı Kent Meydanında kutlamalar gece geç saatlere kadar sürmüş.
Kızım balkon camının kenarına oturup havai fişeklerin yarattığı renk cümbüşünü izledi saatlerce.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..