Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '18

 
Kategori
Anılar
 

Geçip Giden O Günler...

Geçip Giden O Günler...
 

Hala çocukluğumuza ait hatıralar bizi neden bu denli etkisi altına alır çözemedim…

Birde o hatıralar; o kadar “şeyler” ile doğru orantılıdır ki ne zaman bu zaman yolculuğuna çıkacağınızı tahmin edemezsiniz asla.

Öğleden sonra,

Tam beş çayımızı içiyoruz annemle balkonumuzda. Kedimiz orta yere yayılmış yatmış, dışarıdan görenler için bu manzara son derece huzur verici. Derken annem ağzının ucuyla bir şarkı mırıldanmaya başlıyor; eskilerden, belli ki radyosunu özlemiş. Kalkıyorum radyoyu açıyorum, biraz kanalları karıştırmam gerekiyor. Ve buluyorum FM bandından yayın yapan TRT’nin Türk Sanat Müziği kanalını.

Alaaddin Yavaşça’nın yumuşacık sesi doluyor kulaklarımıza…

Okuldan gelmişim yıllar yıllar öncesi.  Seksenli yıllarda akşam erken düşerdi kış aylarında Ankara’ya. Ben erken gelirdim eve, annem hava karardıktan sonra. Çalışan bir anne olarak çok normaldi bu üzerini değişir değişmez mutfağa girer yemek hazırlığına başlardı. Ben ise ödevlerimin son rotüşlarını yaparken az sonra açılacak TRT3 Türk sanat Müziği yayınını beklerdim. Derken ses gelirdi BERABER VE SOLO ŞARKILAR yumuşacık ve sımsıcak dolardı yemek kokularına karışarak havaya. Bir iki  tabak, çanak sesinden sonra ise annemin o yumuşacık sesi eşlik ederdi radyoya.

“huzur” 

Geriye döndüğüm bu anlarda bazen bir hıçkırık düğümlenir boğazıma; Ankara’m, çocukluğum, annemin sesi ve sevdiğim tüm kitaplarım gelir aklıma anlarda saklanmış kalmış olan.

Şöyle bir düşününce hiçbir başarı, beklentilerimin sonuçları kalmamış hafızamda zaten bu tadı da bırakmıyor dimağımda…

Evet anılar…

Kırlangıç sesinin, sümbül kokan Ankara göklerini yırttığı bahar akşamları, odamın yanı başındaki mutfaktan gelen radyo sesine eşlik eden annemin sımsıcak sesi, bir de yaz tatilinin başına denk gelen doğum günümün akşamında bana hediye gelmiş Enid Blyton kitaplarını yutarcasına okuma anım; balkona sermiş olduğum battaniyenin üzerinde. Gün kararana,  gözlerim seçmez oluncaya kadar okurdum. Sanırım okuduğum en güzel kitaplar onlardı. Ben onca sevmeme rağmen okumayı, o tadı alamadım bir daha kitaplardan…

Evet…

Bazen masmavi gökyüzünü yırtan bir kırlangıç çığlığı, ya da gökten yağan kurum neticesinde okulun tatil olduğu o boz bulanık ve soğuk kış günü demlikte demlediğim ıhlamurun kokusu…

En çok da o güzelim, sözlerini anlayamadığım Türk sanat Müziğinin ezgisine karışan annemin sesi…

Mutlu muyum?

Belki!

Kesin olan özlem…

 
Toplam blog
: 200
: 959
Kayıt tarihi
: 21.04.08
 
 

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü mezunuyum . Maalesef bir tak..