Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '13

 
Kategori
Anılar
 

Geçmiş bahar mimozaları

Geçmiş bahar mimozaları
 

Evet

TRT’nin 80’lerin sonlarında öyle bir dizisi vardı. Hafızama kazınan, bana güzel şeyler çağrıştıran, geçmişten güzel şeyler fısıldayıp, hatırlatan bir isim olarak yer etmiştir zihnimde. (Dizi de güzeldi)

Mimoza mevsimi geliyor ya da geldi şimdi. (Bulunduğum yerden pek kestiremedim)

Ve ben her mimoza mevsimi geldiğinde Şaziye teyzeyi hatırlarım.

Daha liseye gittiğim yıllar. İlkbahar geldiğinde Şaziye teyze, elinde minik minik sapsarı çiçekleriyle kocaman bir mimoza buketi, gözlerinde ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kapıda belirirdi.

“canım benim sen çok seversin” diyerek anneme.

Annem çok sever mimozaları (bende çok severim), bilirdi ve evinin önündeki mimoza ağacı çiçeklerini açtığında kapıp getirirdi.

“dalında durduğu gibi değil, biliyorum ama” derdi.

Annemin gözlerinin içi güler

“ah canım beniiiiiiimm” diye diye tatlı tatlı konuşurlardı.

Seyrederdim onları.

Boyu dizlerinin hemen altında biten döpiyes eteği, ince çorapları, hafif topuklu ayakkabıları, üzerinde ona uygun bir ceketi, güzelce taranmış saçlarıyla tiril tirildi her zaman.

Gözlüklerinin arkasından hep içleri gülen gözleri, hiç eksilmeyen tebessümüyle öyle tatlı tatlı konuşurdu ki. O geldiğinde naifliği ve güzel duruşuyla “herkes keşke Şaziye teyze gibi olsa, hayat bayram olsa, lal la la lay lay laaaaayyy” coşkusu uyandırırdı hepimizde.

Birden girmişti hayatımıza, sonradan. Kocasıyla bulundukları şehri bırakıp bizim oraya yerleşmişlerdi. Karı koca bahçeli bir evleri vardı baş başa yaşadıkları. Çocukları yoktu, olmamıştı. O zaman onda görmüştüm ilk defa çocuksuz bir kadının ya da adamın hayatta kanadının kırık ve aslında yapayalnız olduğunu. Bir yanının hep eksik olduğunu. Hayat işte.. Bazı duyguları dosdoğru anlatmanın yolu yoktur, mecali yoktur, faydası yoktur. Sanki anlattıkça yanlış bir şey mi söyledim acaba hürmetsizce diye düşünür ya insan bazen. Bu da öyleydi. Ne o anlatırdı kimseyi dertleriyle boğmak istemediğinden, ne annem sorabilirdi onu üzeceğinden.

Bu, hayata gülümseyerek bakan dünya tatlısı kadın, bende hep kimselere söyleyemediği derdini dünyaya böyle bakarak hafifletmeye çalışıyor hissi uyandırırdı.

Ve bir gün Şaziye teyze geldiği gibi birde yok oldu hayatımızdan.

O pamuk gibi görüntüsünün altında, gülen gözlerinin içinde sakladığı derinlerde illet hastalığı taşırmış meğerse. Bütün vücudunu sarmış, çok geç kalınmış.

Hastalığını öğrenmemizle aramızdan ayrılması çok kısa bir zamanda oldu ve bitti.

Boşluğun tanımlanamayan keskin bir soğukluğu vardır ya, öyle kalakaldık şaşkın.

Hayatımıza çok kısa bir süreliğine giren Şaziye teyze hepimizde öyle derin izler bırakmıştı ki.

60’lı yılların siyah beyaz Türk filmlerindeki muallim hanım benzeri duruşuyla, sıcaklığı ve insanlığıyla çok sevmiştik onu.

Şaziye teyze apar topar gidince, bir daha kimse anneme mimozalar getirmedi mevsimi geldiğinde.

Ama biz her mimoza mevsimi geldiğinde onu rahmetle anıyoruz. Nur içinde yatsın.

Ve anneciğime de uzun ömürler diliyorum sağlıkla.

Geçmiş bahar mimozaları.

Böyle tatlı, buruk bir anı bıraktı geçmişime Şaziye teyze, mimozalarıyla birlikte.

Ve dip not dileği: Bahçeli bir evim olsun, sundurmada saksılarda küpe çiçekleri, bahçesinde mimoza ağaçları olsun:)

 
Toplam blog
: 78
: 874
Kayıt tarihi
: 03.10.08
 
 

Yaş olarak 35 dolaylarında, bir arkeoloğum. Çoğu zaman eksileri artılarından fazla da olsa mesleğ..