Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Geçmiş ola!

Geçmiş ola!
 

"Eğer bir gün ağlamaklı olursan beni ara.

Seni güldüreceğime söz veremem fakat seninle ağlayabilirim.

Eğer bir gün uzaklara kaçmak istersen, beni aramaktan korkma.

Seni durduracağıma söz veremem ama seninle kaçabilirim.

Eğer bir gün kimseyle konuşmak istemezsen beni ara.

Sessiz olacağıma söz veririm.

Fakat bir gün beni arar cevap bulamazsan… hemen beni görmeye gel.

Belki sana ihtiyacım vardır."

Hayır, hayır. Bu sözler bana ait değil. Faili meçhul bir biçimde ele geçen bir klipin üstüne serpiştirilmiş cümleler yalnızca. Her ne kadar öncesinde Graham Colton’un bir şarkısının altında fon olarak kullanıldığı için Graham Colton’a ait zannetsem de bu cümlelerin sahibi meçhul. İşte herkesin sıcağına sokulabileceği kadar keskin olan ve beni de gerçekten derinden etkileyen bu sözlerin yazarını kıskanmadım dersem yalan olur. Bu sözlerin tarafıma yazılmış olmasını çok isterdim mesela.

Düşünsenize, her ağlamaklı olduğunuzda arayabileceğiniz bir dostunuzun var olduğunu hissetmenin verebileceği iç huzuru, mutluluğu, hafifliği. Sizi güldürebileceğine söz vermese de gözyaşlarınıza ortak olabilecek kaç kişi bulabilirsiniz ki etrafınızda? Takdir edersiniz ki bu devirde ya bir elin parmaklarını bile geçmeyecek kadar az ya da yok kişi.

Ve kaçmak!

Uzaklara…

Biliyorsunuz ki veya bilinir ki; o kaçılmak istenen uzaklıklar, istenen, özlenen mutluluğu getiremez genellikle kişiye. Bir tek şey mutlu edebilir kaçmak isteyeni. Kaçmak istenilen ya da kaçılan nedenin ta kendisi.

Eeee öyleyse… nereye?

Ve diyor ki; “eğer bir gün kimseyle konuşmak istemezsen beni ara. Sessiz olacağıma söz veririm”

Bu nasıl bir şey, bu nasıl bir duygudur böyle???

Düşünsenize…

Konuşmak istiyorsunuz ama bilinen cümlelerle değil. Sessizlikte!

Sessiz konuşma alfabesini çözebilmiş olmanın güvenliğinde. Ne de olsa deneyimlisinizdir öncesinde.

Fakat bazen öyle olur ki…

Bazen insanın kalbi öyle bir kırılır ki…

O çok ince hesaplanmış, hatta detaylandırılmış komplimanlar bile…

O son cümle bile… sahibini kurtaramaz.

Çünkü…

Çünkü bazen…

Yapılan hiçbir kompliman…

Hele ki; üçüncü şahıslar tarafından iletilmeye çalışılan dolaylı cümleler, bir kalbi onarmaya yetmez.

Muhatabı bulunamayan iadeli taahhütlü mektuplar gibidir onlar, ağzı açılmadan geri gönderilirler!

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..