Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '10

 
Kategori
Tarih
 

Geçmişbilime Bakışlar

Geçmişbilim tarihtir. Nasıl ki kültüroloji, kültür olan herşeyi, bayağı ve seçkin olan herşeyi içeriyorsa; tarih de geçmişteki herşeyi, ahlakı, siyaseti, dini, hukuku, vd, insani olan bayağı ve seçkin herşeyi kapsar.

Böylesi bir 360 derecelik ya da kendi deyimimle spektrum (radyan) 2 pi’lik bir bakış, ağaçlara bakmaktan görmediğimiz ormana ilişkin birşeyleri söyletebilir bizlere...

Örneğin, bugün ve burada insanın dertlerinin tamamına yakınının insan eliyle yaratılmış dertler olduğunu görebiliriz.

Örneğin:

1789’da Fransa Devrimi oldu, kralın kellesi gitti. Sonra ne oldu? Krallık yeniden getirildi, yeniden götürüldü. Fransa 5. Cumhuriyet’te.

Bakıyoruz:

Bugün AB’nin 7 ve Araplar’ın 7 ülkesinde hala krallık var. İngiltere’de krallığın kaldırılması teklif dahi edilemez durumda. Düşünün ki bir zamanlar sömürgeleri olan ABD’nin 1945’ten beridir sömürgesi durumundalar ve akılları hala krallık peşinde.

Bakıyoruz:

Türkiye’de 3 askeri darbe oldu, halkın tamamına yakını bunları destekledi. Arkasından 3 liberalizm geldi, işsizlik fiilen % 20’nin üzerinde, reel ücretler düşüyor, emekliler sürünüyor ama herkesin aklı hala sınıf atlama hayalinde.

Geçmişe böylesi bir bütünlük içinde bakabiliyor bulunmamızı, ‘Dünya Sistemi’ denilen bir paradigma sağladı. Ancak, bu paradigmanın globalliği, neo-liberalizmin neo-globalliğindan (Hegelci anlamda) ayırtsız durumda.

Ayrıca:

Ne Dünya Sistemci makro paradigmalar gelecekle, ne de gelecekbilimler bu 5.000 yıllık makro paradigmayla ilgileniyor. Oysa, böylelikle elimizde 10.000 yıllık bir geçmişbilim-gelecekbilim sentezi / praksisi olan bir meta-paradigma olabilir.

Bu ne işe yarar?

2. Sanayileşme’nin 9 öncü altkültürünün teknoliberallerin tekelinden alınıp, onları geçmişbilim yorumlarıyla birlikte kullanarak, gelecekte uygulanabilir ve sürdürülebilir bir global reel demokrasi tasarlamamızı değil, yaratmamızı mümkün kılar.

Artı:

Bugür Dünya’da varolan ve pratikte tümü geçmişe ait olan kültürel modların hegemonyasını devreden çıkarmaya yarar.

Örneğin:

Normal faşizminin kırılmasıyla, marjinallerin birbirlerine hoşgörüsüzlük göstermelerinin geçersizliği uygulamaya konulur. Geçmişin eski ‘proleter’ tanımı yerine, bugün ve burada yeniden tanımlanmış bir ‘neo-proleter’ tanımı getirilir ve bu tanım çoğulcu / çoklu kültürel modlu olur.

Diğer bir deyişle:

Geçmişte kalmak isteyenler kalabilir, yani Aborijinler 1 milyon yıl daha okla avlanabilir ama o toplumu ve altkültürü terketmek isteyen herkes özgür bırakılır.

Tarihte işe yarar ne varsa tasarlamış ve/ya uygulamış 100 milyarda yalnızca 100.000 kişinin toplumca cezalandırılmasından vazgeçilir. Ödül isteyen yok, öldürmeyin yeter.

Yani geçmişbilim salması ile gelecekbilim direk dikmesi tarih gemisinin dengesini sağlar. Önümüzde epeyi sert fırtınalar olduğunu biliyoruz. Onları nasıl kendimiz yarattıysak, yine kendimiz atlatmak zorundayız.

Örneğin:

Sizce, Rusya’da rejim değişirken ve Sibirya bir enerji deposu durumuna dönüştürülürken bazı akil adamlar, Moskova’nın 40 dereceyi ve orman yangınlarını göreceğini ve yaşayacağını öngörmedi mi sanıyorsunuz? Bu pervasızlık yüzünden, 50 gündür ve 50 gün daha günde 400 kişi fazladan öldü ve ölüyor olacak.

İşte tarih de fütüroloji de böyledir:

Hoca’nın kızını testiyi kırmadan dövmesi gibi, sert söylemlerle kitlenin ve iktidar seçkinlerini kulağını çeker; felaket oluşunca da, onu toparlayacağına, kenara çekilip, ‘seyreyle gümbürtü’yü yaşar.

Bu metnin yaptığı ve yapacağı da budur.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..