Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Geçmişe saygı

Geçmişe saygı
 

Her insanın, yaşamı boyunca kendisini takip eden bir geçmişi vardır. Herkesin bu 'Yaratıları' şüphesiz özel'dir. . . İşte bu mazi; kimine göre kalplerde bir yaradır. Hatırlandıkça eza verir. Kimine de haz ve gurur. 'Geçmişe değil, geleceğe bakarım ben' dediniz mi, geçmişinizi inkar edersiniz. Geçmişi bilmeden geleceğe sıhhatle bakmak mümkün mü?

İyi veya kötü, maziden kaçılmaz. Kaçamazsınız da. Kimi duyarsız insanlar vardır. 'Eskiye mazi, yenmişe de kuzu derler' diye iç geçirirler. Bunlar, konumuz dışıdır. Mazimizin kıvrımlarında benliğimiz saklıdır. Benliğimizi inkar edemediğimize göre. . .

Yaşantımızdaki birikimler, bir ' embriyo' gibidir. Bizimle birlikte büyür. . . Benliğimizi sarar, içimizden taşar. . . Aaaa, bir de bakmışızdır ki bunlar bizim parçalarımız!Bildik, tanıdıktırlar. Etimizde, ruhumuzda ve kanımızdadırlar.

Maziden kaçış olmaz. Vazgeçmek de. Geçmişimizin 'DNA' sıdırlar.

Zaman zaman hayallerimize uzanırız. Bir çiçek, bir böcek, mazinin kıvrımları arasından çıkagelmişlerdir. O an, yüzümüze bir sıcaklıktır basar. Bir hoş oluruz. Gözlerimiz buğulanır. Buğulanmayan yüreğimizdir. O, diriliğini muhafaza eder. Bu duruşta bir yiğitlik vardır. Yüreğimiz aldatmaz bizi. . .

Öktenay'ın şarkısındaki gibi 'Burası söyleyip güldüğümüz yer. . . Burası başbaşa kaldığımız yer. . . Diye diye o çam ağaçlarının gölgelerinde, bir tutam mazi ararız.

Dahası var. Yine o şarkıdaki gibi : 'Şarkılara sorarız ' o'nu. Anılara yalvarırız. . . Hiçbirinin izini bulamayız.

Maziye dönük olmak, mazisiyle yaşamak, mazisiyle öğünmek, maziyi anımsamaka, maziye hasret duymak, maziyle yüzleşmek, maziyle barışık olmak. . . Maziyle avunma. . . Geçmişimizi, bizi 'Biz' yapan unsurdur. Vazgeçemeyiz.

Yeni nesil, ilk önce 'Kim' olduğunu bilmek zorunda. Bu günlere nasıl gelindiğini, hangi aşamalardan gelindiğini öğrenmesi bilmesi gereklidir. Hem bu şehirde yaşayanların görevleri de vardır. Şimdiki nesil, 'İletişim, kendini ifade etme zorluğunu yaşıyor. Her şey onun çizdiği rotaya göre oluyor. 'Büyüklerde' onlara göre iş yok. Onlar bir şey bilmez. Zira hep kendileri bilirler. Bir sürü laf salatalalıkları arasında geyik muhabbetleri. İncir çekirdeğini bile doldurmayan. Onların internet sitelerindeki 'chat' leşmeler ayan meyan meydanda. Küfür edebiyatı. Vurdulu kırdılı hikayeler, eylemler. Yolda rastladıklarına tanısın tanımasınlar 'Baba' diye hitabetmeler. . . Adam hem sopa yiyor, hem de sakızını ağzından eksik etmeden çiğnemeye devam ediyor.

Saygısız bir öğretinin temelleri, önceden atılmış. Şimdi hasat ediliyor. Hepsi bu!Şaşılacak bir şey yok!

Her şey iyi olur inşaallah. Zaman tünelinin ucundaki kum tanesinin içindeki 'Dünya' yı, hakiki dünyayı görebilecek miyiz? Yahut, nesillerimiz görebilecek mi?

Kum tanesinin içindeki dünya. Geçmiş ile geleceğe uzanan bir köprü gibi boylu boyunca uzanmış. Bu köprü üzerinden selametle geçeceğimiz günlere ulaşabilecek miyiz?

Bir bileniniz var mı?

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..