Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Geçmişi geride bırakmak arzusu

Geçmişi geride bırakmak arzusu
 

"Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın.
Düzenim bozulur hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?.."
E.Şafak-Aşk


Etrafımızda sık sık duyduğumuz bir cümle "Her şeyi şuan olduğu yerde ve olduğu zamanda bırakıp gitmek istiyorum". İnsanlar bu isteklerinden umutlu fakat bunun imkansızlığından keşkelerle bahsediyorlar. Omuzlarımızda taşıdığımız yenilgilerimiz, başarılarımız, küskünlüklerimiz, pişmanlıklarımız, umutlarımız var. Çoğu kez yaralarımızın kabuklarını da kendi ellerimizle sardığımız bir hayat bu. Düşünmek gerek. Bu mücadelede elimizde kalan nedir ? Sıralayabilir misiniz bu hayattan çekip çıkardıklarınızı ? Bu soruyu yönelttiğimiz çoğu kişinin yanıtları benzer; 'iyi bir iş ?' , 'iyi bir ev/araba ?' İnsanlar hayat mücadelesinin ürünlerini bu şekilde tanımlamayı tercih ediyorlar. Kendi için bir şeyler yaptığını düşünen neredeyse hiç yok. Zaten çoğu da mutlu değil. Hayatı yaşamanın anlamını klişe kalıplara sığdırmış olduklarının farkındalar. Sahip oldukları şeyler için yıllarca didinirken bir saatte tamamını kaybeden insanlardan bahsediyorlar. Herşeyi geride bırakma mümkünatını düşlüyorlar belki o an. Eline geçenlerle geçmeyenleri tartıyor bazısı. Bazısı elde ettiklerini bir cümleye sığdıramıyor. Fakat hepsinin aklında tek bir ünlem beliriyor; istedikleri farklı bir hayat. Kendi olabilmenin hayalleri aslında bunlar. Tüm kapıları çekip gitmenin hayali. Mücadele ettiğimiz, emek verdiğimiz, ruhumuzu zincirleriyle sürükleyen geçmişi, geleceğe ölü bir ruh olarak taşımanın o an oracıkta bırakılmak istenmesi. Herşeyi geride bırakmanın arzusu insanın içine aniden ve derin bir boşlukla düşer. En büyük yanılgı geriye dönebileceğini düşünmek. Eğer gitmeyi göze alırsanız bu sizin geride bıraktıklarınızın ölümü olacaktır. İnsan en çok da bundan acı bir tat alır. "Her ölüm kesindir" diyor, cennetin krallığı filminde karakterlerden biri. Ölüm bir kayboluştur yeniden varoluş için ortadan yok olmaktır. Değişim sıfırlanan bir noktanın başlangıcıdır. Anahtarı usulca paspasın altına bırakıp, hayalini kurduğun hayatına gidebilmek. Kapıyı çekip çıktığınızda o evden alınacak bir şeyiniz yoksa, siz zaten o eve ait değilsinizdir. İnsan bazen kendi hayatına yabancılaşır. Seni sen yapan ne varsa; inançların, yaşanmışlıkların, değerlerin, zihnindeki tanımlar.. Bunları silmek arzusu. Ve sildiğinde ortaya çıkacak gerçek seni sihirli bir aynada görmüş olman. Seni kim yadırgayabilir üstünde bulunan o taşınması ağır bavulu bir zaman istasyonunda bıraktın diye. Buna cesareti olmayan insanlar bile hayatın çoğu kez onları gerçek benlikleriyle karşılaştırmak istediklerini yadsımaz. İsterler ki, hayatlarındaki düzen hiç bozulmasın, kabullendikleri her şey istikrarını sürdürsün. Bastıkları karalar sağlam, denizleri dalgasız olsun. Bir kere bile dizlerini kanatmayan, yağmurlu havada şemsiyesiz gökyüzüne bakamayan bir insan nereye kadar yol alabilir. Reagon diyor ki; "Yaşamın güçlükleri, insanı felce uğratmak için değil ona kim olduğunu göstermek için vardır".
Ama... Geçmişimden kopamayacak kadar çok derinlerdeyim ben..
Ama... Hayattaki çabalarımın ürünü istemesem bile bunlar...

Ama'lar ruhun görünmez kelepçeleri. Ruhunuzu geçmişe ve dünyaya tutsak eden.
Bunları düşünürken bile aklında yeni hayatının, olması gerektiğine inandığın bir sen'in düşünü gördüysen.. işte o.. tam olarak o.. zaman değişimi emrederken sen..
Anahtarı paspasın altına öylece bırak. 

 
Toplam blog
: 3
: 1230
Kayıt tarihi
: 05.06.11
 
 

Ankara'dan bir yazar. Hacettepe Üniversitesi'nde psikoloji eğitimine devam ediyor. Felsefe ve edebiy..