Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ocak '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Geçmişin kazanımı ya da...

Geçmişin kazanımı ya da...
 

Elindeki su dolu bardağı hızla yere attı. Bahar kokulu deterjanlarla yerleri yeni temizleyen hizmetli bile bunu yadırgamadı. Yapılan hareketi ondan beklediği için değil, mutsuzluğun burada hüküm sürdüğü ve herkesi etkilediği için. Hak etmediği bir davranışa maruz kalmıştı. Bu davranış karşısında sanki, jamping’inin ipi kopmuş gibi yere çakıldı. Sineye çekilemezdi. Bu çekilemezdi. Daha fazla burada kalamazdı. Tek kaygısı herkesin kendi hakkındaki düşünceleri idi. Herkesin kendi hakkındaki düşünceleri değişsin istemiyordu. Verdiği kararda kimse kendisine müdahale etmedi. Ortada an ve an onları da bekleyen aynı durum vardı.

Bütün yaşadıklarına rağmen, bulunduğu yerin saygınlığının da korunmasını istiyordu. Çok emek vermişti. Verdiği karar belki yılların emeğine ihanetti. Ama dayanacak gücü kalmamıştı. Bir çöküşe doğru gidiyordu. Bu çöküşten bir çıkış yolu da bulamıyordu.

Sevdiği insanların, bu ayrılıktan duyduğu acıyı o da yüreğinde hissediyordu.

Geri dönüyordu.

İyisiyle kötüsüyle dolu dolu yaşadığı 21 yılının geçtiği kasabaya..

Zaten zaman zaman da aramıyor muydu dolu dolu yaşadığı o 21 yılı..

21 yıla geri dönemezdi fakat 21 yılının geçtiği o güzel kasabaya dönebilirdi..

Mevsimlerden güzdü. Herkesle vedalaştıktan sonra yola koyuldu.

Yeni bir yaşama doğru. Büyükşehir gürültüsü arkada kalmıştı bütün kirliliğiyle..

Yerleşeceği kasabaya doğru yol aldıklarında uzun süredir unuttuğu bir manzarayla karşılaştı. Yeşilin o güzel tonları yerini; sarıya, sarıdan turuncuya, kırmızıya ve kahverenginin bütün tonlarına bırakmıştı. Bir renk cümbüşü vardı. Yolların kenarlarındaki böğürtlenler de kırmızının en koyusuna bürünmüştü. Oysa onlar da yazın kırmızının bütün tonlarını alırlardı. Yeşilden başlayarak, pembe, kırmızı ve yazın sonuna doğru da çok şarap rengini alırlardı. O Itırlı bitkilerin o gizemli kokusu sarmaladı her yanını..

Karmaşık bir duygu yoğunluğu yaşıyordu. Her şeyle, herkesle hesaplaşıyordu. Bitmez tükenmez iç hesaplaşmaları onu daha çok karamsarlığa sürüklüyordu.

Hangi duygular onu bu noktaya getirmişti?

Nerede hata yapmıştı?

Hata yapmış mıydı?

İnsanüstü gayretlerin neticesi bu mu olmalıydı?

Hem kendisine, hem ailesine, hem çocuklarına, hem çevresine ayıramadığı zamanını işi için harcamamış mıydı?

Bir taraftan iç hesaplaşmalarını yapıyor, bir taraftan da çocukluğunun

geçtiği eve doğru yol alıyordu.

Kasabanın içinden geçen nehire yakın, önü meyve ağaçlarıyla dolu küçük bir evdi. Yaşanmışlığın izlerini taşıyordu. Bütün sıcaklığı ve şefkatiyle sarmaladı onu kapıda bekleyen annesi. Olanlardan habersiz.. Bir vefasızlıkla karşı karşıya kalan kızını..

Uzun bir yolculuğun ve yoğun iç hesaplaşmalarının ardından yorgun düşmüştü. Yatağına yattı ve uykuya daldı. Sabaha karşı duyduğu bir sesle irkildi. Kalktı, camdan dışarı baktı ve bir çocuk gördü. Üzerine bir şal aldı ve dışarı çıktı. Çocuk, uykulu uykulu açık bulduğu kapıdan kendisini dışarı atmıştı. Çocuğa "Neden ağladığını" sordu ve aldığı cevap şaşırtıcıydı. "Acıktım." Çocuğu içeri aldı ve yiyecek bir şeyler verdi. Bir süre sonra çocuğu kendi evlerine götürdü. Kapıyı çaldı. Kapıyı annesi açtı ve şaşkındı. Duyduğu mahçubiyetle, teşekkür ederek çocuğu içeri aldı. Annesi; çocuğunun o günü çok hareketli geçirdiğini, arkadaşlarıyla adeta coştuğunu, erkenden uyuduğu için de, akşam yemeğini yiyemediğini belirtti. Evine geldi ve tekrar uykuya daldı. Çünkü, o gece geç uyumuştu ve tekrar uykuya dalmakta gecikmedi. Yaşadıklarının beyninde yarattığı tahribat bedenini de etkilemişti. Yorgun düşmüştü. Fakat, çocuk sesi hala geliyordu. Daha yakından geliyordu ve bu ses oğlunun sesiydi. İrkildi kalktı. Annesi gördüğü rüyadan uyanamadığı için, neredeyse bütün geceyi ağlayarak geçiren çocuk; "Anneciğim ağlıyorum, ağlıyorum neden uyanmıyorsun. Ben süt istiyorum." diye bağırıyordu.

Uyandığında tek üzüntüsü özlem duyduğu kasabaya dönememiş olmasıydı...

 
Toplam blog
: 12
: 637
Kayıt tarihi
: 14.09.06
 
 

Bütün insanların o çocuksu saf hallerini koruyabilmelerini dilerdim. Her şeye rağmen.. Tamamen amatö..