Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Geçmişini unutanı samimi bulmam!

Geçmişini unutan, yok sayan hiçbir insanı samimi bulamam! 

Mesela, hepimiz çocuk olduk; bazılarımız biraz daha usluydu, bazılarımız biraz daha yaramaz ancak hangi birimizin çocukluğuna dair anılarında çok neşeli ve çok hüzünlü anlar yok ki!

Birinin bahçesinden meyve aşırmışlığımız da vardır, çocukça söylediğimiz yalanlar da...

Sekiz-dokuz yaşında falandık, Ayşe eski mahallenin ele avuca sığmayan kızı, şimdiki deyimle hiperaktif! Yeni mahalleden onlara gider gelirdik. Bir seferinde tutturdu bahçedeki maydonozları toplayalım, satalım diye...

Olurdu-olmazdı derken kız kardeşim gaza geldi. Toplandı maydonozlar, onbeş adım sonrasındaki ana yola çıktık.

Şu an için acayip utanıyorum ama o zaman utançtan yer yarılsa da içine girsem durumundayım. Bir kenarda utanç içinde beklemedeyim... (Helal para kazanmaya çalışmanın utanılacak bir yanı yokmuş!)

Benim kız kardeş ve tabii ki Ayşe ellerinde maydonoz demetleriyle gelen geçene "Almaz mısınız?" diye soruyorlar.  Kimse de almıyor!

"Hadi gidelim" diyen beni dinlemeyen Ayşe her geçene "Annem hasta, bu maydonozların paralarıyla ilaç alacağım demeye başlıyor!

Yalvar-yakar satıyor, iyi mi!

O parayla zamanın meşhur Tipitip sakızlarından alıyoruz bakkaldan... Herşey olup bittikten sonra o sakızı da çiğniyorum ya çıktıkı çıktıkı...

Şimdi olsa çiğner miydim!

******

Dedim ya, geçmişini unutan hiç kimseyi samimi bulmam diye; ister kızlı-erkekli ortamlarda okuyalım, ister kız-erkek ayrı okullarında; sahi ister okuldan, ister mahalleden hiç mi bir karşı cinse ilgi duymadınız ilkokul yaşlarının sonlarında?

"Yoo" diyenler, kusura bakmasınlar ama anormal bir durum var!

Ya samimi değilsiniz ya da hormonlarınızda doğal olmayan bir şeyler var!...

Ya da dediğimi "cinsellik" olarak algıladınız... Aklınız ondan dolayı karıştı!...

******

Bizim aklımız o konularda karışmadı! Neden derseniz, ailemiz bize arkadaşın kızı-erkeği olmaz diye öğretti. 

Bazıları biraz öne çıkabilir ama acele etmemekte fayda var dedi annem... 

Ortaokulda da aşık olduk sandık, lisede de... Rahmetli babam bilmezdi, bana kalsa anlatırdım ya, annem engelledi!

Kötü bir şey yapmıyordum ki! Babama anlatsam iyiydi! (Şimdiki aklımla tabii ki!)

******

Yalan söylemekten nefret ederim!  Ama neden nefret ederim? Ortaokul 2. sınıftayız, coğrafya öğretmenimiz hem tanıdık, hem de kızkardeşimle beni pek sever. Kendisi de sevilen bir hanımdır zaten...

Neyse, kızkardeşim ki aramızda bir yaş fark olsa da okul çantamı, kalemlerimi, kalemtraşımı falan kıskandığından depresyona girip de ille ben de okula gideceğim diyemeyip de ağlama krizlerine girdiğinde doktor önerisiyle teyzem çocuk parkında derdinin ne olduğunu söylettirdiğinde perşime önce "fasülyeden" olarak taktırıldı, ben onun sorumluluğunu üzerimde fazlaca hissederken o sahiden de "Fasülyeden" gibi okumayı tercih etti ki şimdi kendini niye okula erken gittim diye sorguluyor!

İnsan sevmediği bir şeye neden kavuşmak için acele eder tarzında!...


Yalan söyleme konusuna dönersem, ortaokul 2. sınıf, ders coğrafya... Kızkardeşim diyor ki: Sözlü varmış!

Eee? Çalışmadım!

Kızım coğrafyanın nesi var? Tut ki sözlüye kalktık, üç-beş bir şey söyler, en olmadı on üzerinden beş alır otururuz!

Olurdu, olmazdı... Kurtarırdı, kurtarmazdı falan derken Nilgün, kızkardeşim, "Anneannem hastaydı, ondan çalışamadık diyelim" dedi!

O arada da hoca sınıfa girmek üzere karşımıza dikilmedi mi!

"Şeyy hocam, anneannemiz hastaydı, çalışamadık" dedik.

Şekerim, sözlüden yırttık yırtmasına da eve bir geldik kapıda bir not: Anneannenlere gelin! 

Anneannem mide kanaması geçirmiş iyi mi!

Gel de bir daha yalan söyle!

******

Her konuda insanın bir deneyimi vardır mutlaka; kimisi yıllar sonra komik gelir, kimisi travmasını da beraberinde getirir...

Sanki kırk yaşından beri yaşıyormuş gibi davranıp da, ahkam kesenlere asla güvenmiyorum ve samimi bulmuyorum!

Geldiği yeri bilmeyenler geleceğe de yatırım yapamazlar!

Kendi gençliğini yok sayan günün gençliğininden de anlamaz; yok sayması da bu nedenle kolay olur!

******

İlk aşkınız kimdi? Ayıp değil; gayet insanca...

İlk elele tutuştuğunuz?

Hayalinizde ilk öpüştüğünüz, seviştiğiniz?

******

Sahiden ilk kez birlikte olduğunuz... Taciz değil, tecavüz değil... Aşk ile... Sevgi ile...

Yoksa buna da mı "Hayır" diyeceksiniz?

******

Kendini bilmeyen bir başkasını bilemez!

Ne kendini ne de bir başkasını bilmeyenden de ne kendine ne ne bir başkasına hayır gelmez!

******

Ecdadın mezar taşıyla uğraşana kadar, kendi ergenliğinle hesaplaş!

Valla bak, millete daha hayırlı olur!...

 

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..