Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Geçmişte yaşamak

Geçmişte yaşamak
 

“Asla geçmişte yaşama; ama daima geçmişten ders al.” -Mevlana


Sözlük anlamı olarak geçmişte yaşamak, bugünün ve geleceğin anlam ifade etmediği ortamda anılarla idare etmektir. Bugünü olmayanların içinde bulunduğu durum olarak da söylenilebilir.

Birtakım insanlar sürekli geçmişte yaşar ve durmadan geçmişin muhasebesini yapar, mazide yaşar ve anılara sığınır. Böyle insanlar geçmişte yaşadıkları sürece sürekli kendilerini düne hapsederler. Hayatlarında daima yalnızlığa mahkûm olarak yaşarlar. Çevrelerinde kendileriyle iletişim kuran çok az kişi vardır. Tabii ki böyleleri aynı zamanda çok acı da çeker. Geçmişin tüm acıları kendileri nereye gitse beraberinde gider. O acılar onların yolunda birer barikattır adeta. Yarına yürümek istediklerinde geçmiş onların ayağına bağ olur ve onları paçasından yakalar. Onlar bir zaman sonra artık hiçbir şeyi sorgulamadan geçmişle yaşamayı öğrenirler. Aslında cesurca davranıp hayata yeni bir adım atabilirlerdi ancak geçmişte yaşadıkları şeyler onların özgüvenini tamamen almıştır. Bir girdabın içinde öylece bugünden ve yarından habersiz yaşarlar. Yarına yürümek için attıkları ilk adımda başarısız olduklarından artık onların tüm dünyası geçmişleridir.

Geçmişte yaşadıklarıyla kimi zaman sevinir, kimi zaman acı çeker, kimi zaman da hüzünlenirler. Onlara göre ne yaşandıysa geçmişte yaşanmıştır. İyi olan da kötü olan da geçmiştedir. Artık bugüne ve yarına bir şey kalmamıştır. Hayat dünden ibarettir onlara göre. Hep keşkeleri vardır, onları biriktirirler; keşke peşinden koşsaydım, keşke öyle yapmasaydım, keşke ben ölseydim, keşke ona iyi bir eş olsaydım, keşke ona iyi bir abla olsaydım, vs.

Keşkeler aslında insanı ileriye götürmez, var olan yaşamı zindan etmekten başka bir şeye yaramaz. Keşkeleri dünde bırakıp yaptığımız hatalardan ders çıkararak yarına yürümek en doğrusudur. “Uğraşmayı bırak artık dünle ve dünündekilerle. Bir de hep yanında olanlarla yarına bakmayı dene!” diyor Cemal Süreya. Ve yine ekliyor büyük üstad; diyor ki, “Keşke şöyle yapsaydım belki severdi deme. O senin için ne yaptı da sevdin sanki? Akıl işi değil, gönül sevdi mi gerisi bahane.”

Hayat sadece geçmişten ibaret değildir, içinde bulunduğumuz anı yaşamak gerek; çünkü asıl olan şu andır, yaşadığımız andır. Geçmişe takılıp kalmak şu andan uzaklaşmaktır. Unutulmamalıdır ki acılar daimi değildir, yağmurdan sonra güneş doğacaktır elbet. Keşkeler bizi mutluluğa götürmez, aksine acıları daimi kılar. Eğer geçmişi geride bırakıp şimdiki anı yaşayabilirsek mutluluk yakındır. Albert Einstein bu konuda der ki; “Dünden ders al, bugünü yaşa, yarın için umutlu ol.” İnsanlar kendilerini aslında içine girdikleri bu kör kuyudan kurtarabilir. Yeter ki bunun sadece farkına varsınlar. Farkına varmak da geçmişi terk etmek adına bir başlangıçtır aslında. Nasıl bir durumda olduğumuzu fark ettiğimizde dahi yarın için bir şeyler yapmış oluruz. Çünkü geçmişte kalmak bir girdap gibidir. O girdapta kalmak yarını unutmaktır aslında. Geçmişi sadece bir deneyim, bir tecrübe olarak görmek lazım. Geçmişin tortusu ile bugünü karartmamalıyız. Bir çengel gibi sürekli geçmişin olumsuzluklarına takılmamalıyız. Geçmişte yaşadığımız herhangi bir sıkıntıyı sürekli aklımıza getirip onu canlı tutmamalı, onun bizi rahatsız etmesine meydan vermemeliyiz. Bu konuda Necip Fazıl’ın çok güzel bir sözü var: “Ben geçmişimi dürdüm, büktüm, çöpe attım. Çöpü karıştırmak köpeklerin işidir.”

Sürekli geçmişe takılıp kaldığımızda çevremizin de bizden uzaklaştığını ve kaçtığını görürüz. Gündelik hayatta kurduğumuz ilişkiler zedelenmekte ve bizler istemesek de yalnız kalmış oluruz. Oysaki geçmişin bizim geleceğimizi ve bugünümüzü esir almasına izin vermemeliyiz. Belki de çocukluğumuzda yaşadığımız üzücü bir durumun ya da yaşadığımız aşırı bir sevincin bizi bugün yaşadığımız gerçeklerden saptırmasından kaçınmalıyız.

Hatırladıkça bizi mutlu eden anıları elbette ki hatırlayabiliriz, hatta bunlar bizim motive olmamızı sağlayabilir, ancak geçmişteki mutlu anlar bugün yaşadığımız acı gerçeklere ters etki edebilir. Sürekli olarak, “Ben eskiden mutluydum ama şimdi…” diyerek içinde bulunduğumuz durumdan şikâyetçi olduğumuzda mutsuz oluruz. Yaşadığımız güzel şeyleri hatırladığımızda bu bize güç vermeli, var olan gücümüzü yok etmemelidir. Geçmişte yaşanan acı olayları da geride bırakıp sürekli hatırlayarak bugünümüzü mahvetmemeliyiz. “İyi ya da kötü, yaşandı” deyip geçmeliyiz. 

 

 
Toplam blog
: 46
: 1156
Kayıt tarihi
: 07.05.13
 
 

1977 doğumlu. Atatürk Üniversitesini bitirdi.Öğretmenlik ve yöneticilik yaptı.2007'de Ankara Üniv..