Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Eylül '15

 
Kategori
Eğitim
 

Geçmişten geleceğe Eğitim ve Sistemleri

Geçmişten geleceğe Eğitim ve Sistemleri
 

Hayatımıza, karakterimize yön veren eğitim yaşamımızda bize fayda sağlamaya devam ediyor.

Eğitim; kelimenin tam anlamıyla "okul, kurs, üniversite, anne ve babamızın vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi" anlamındadır.

Eğitimin tarihsel gelişimine bir bakalım; M.Ö. 3200 yıllarında Sümerlerin yazıyı geliştirmesi ile Mezopotamya'da uygulandığı görülmektedir.

Türkler; M.Ö 5. Yüzyılda eğitimi sistemli kullanmaya önem verdiği görülmektedir.

İslam dininin vuku bulması ile Peygamber efendimizle eğitim farklı bir boyuta geldiğini Arap yarım adası Ümmi bir Peygamberle görmüş oldu. Hatta o bölge tarihin ve dünyanın en cahil, saygısız, cani toplumu kızlarını dahi diri diri toprağa gömen toplumsal çöküntüden Eğitime önem veren bir dinle tanıştı. Bu dinin eğitimi sayesinde bir Sahabinin naklettiği; "karıncayı incitmemek için bacaklarına zil takan Müslümanlar" vardı.

Öyle ki savaşlarda esir alınan müşriklerin müminlere okuma yazma öğretenleri tereddütsüz salması eğitime verilen önemi göstermektedir.

Kuran-ı Kerimde ilk inen ayetler; "Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka)","Yaratan Rabbinin İsmi ile oku" ayeti Alak suresi ilk ayeti bize İslam dininin Eğitime verdiği önemi göstermektedir.

Yine bir hadiste; "İlim Çin de dahi olsa arayınız" ilme, eğitime önemi göstermekte.

Osmanlı da eğitim 1331 yılında ilk Medrese kurulması ile değişik eğitim sistemini görüyoruz. Orta öğretim ve Üniversite eğitimini beraber aldığı Astronomiden, fıkıh, İslami bilimler, güzel konuşma, adabı muaşerete kadar birçok konuda eğitim veren bu kurumlar 1924 yılına kadar Osmanlıyı ayakta tutmuştur.  

Padişahlar şehzadelerinin eğitimine özel ihtimam göstermiş; Lalaları, hocaları ve eğitmen ordusu ile her türlü eğitimi çocukluktan başlamıştır.  

En önemli padişahlardan örnek vermek gerekirse; Fatih Sultan Mehmet iyi bir örnektir. Molla Gürani, Akşemsettin, Ahmet Paşa, Molla Hüsrev gibi alimlerin rahlesinde yetişmiş çağ açıp, çağ kapayacak, İstanbul'u fetih ederek, gemileri karadan götürecek, surları parçalıya bilecek zamanın en büyük topunun projesini çizecek ve dökecek bir deha, zekalı Fatih aldığı eğitimin hakkını vermektedir.

Osmanlıda Gayri Müslimler kendi inanç ve eğitim sistemlerinde eğitim görmekteydiler. 1839 yılında Tanzimat'ın fermanı ile aldıkları haklarla devlet dairelerine yerleşmeye de başlamışlardır.

Diğer taraftan; Kanuni Sultan Süleyman zamanında Fransa kralına verdiği hususi imtiyazlar (kapitülasyonlarla) sonrası Osmanlı topraklarında ilk defa kurulan Fransız Cizvitlere verdiği imkânla 1583 yılında Galata da "Saint Benoit Kilisesi" bünyesinde bugünkü "Saint Benoit Fransız Koleji" açılmış oldu. 17. Yüzyılda diğer okulların takip etmesi ile Fransız okulları hızla çoğalmış 1839 da Notre Dame Sion Lisesi takip etmişti.

Amerikan Misyonerler tarafından 1863'de Robert Koleji kurulur. Ardından Harput, Mardin, Beyrut, Tarsus, Kayseri, Antep, Merzifon başta olmak üzere çok sayıda Amerikan okulları açılmıştır.

1868 de Galatasaray Mektebi Sultanisi ile okul sayısı hızla artmıştır.

1893 de Zühtü Paşa tarafından hazırlanan rapor 2. Abdülhamit'e takdim edilmiştir. Osmanlı sınırları içinde 4547 okulun olduğu, 413'ünün Yabancı devlet okulu olduğunu, 4049'unun kayıt dışı eğitim verdiği raporda sunulmuştur.

1911 yılına geldiğimizde Osmanlıda yabancı devletlere ait 10 yüksekokul, 46 idadi (lise) ve 1450 okulla 61.678 öğrenciyi okutmaktaydılar.  Ayrıca; Osmanlı vatandaşı olan Gayrimüslimlerden 3500 Rumlara ait, 2500 Ermenilere ait okul bulunmaktaydı.

Bu kadar okul Osmanlı kontrolü olmadan verdiği eğitim, yetiştirdiği kişilerle Osmanlının çöküşünü merak edenlere kapak olsun.

Cumhuriyet dönemi bu kargaşalığı çözmek adına; Eğitim faaliyetleri 1920 yılında TBMM ilk maarif vekili Rıza Nur Beyle başlamıştır. Aynı yıllarda Türkiye de; 1) TBMM hükümetinin Ankara da "Maarif Vekâleti", 2) İstanbul da Osmanlı hükümetinin "Maarifi Umumiye Nezareti", 3)   Yunanlıların işgali altında bölgelerde "Yunanlıların Anadolu Eğitim Genel Müdürlüğü olmak üzere 3 başlı bir yönetim vardı.

Atatürk'ün 1 Kasım 1928 tarih, 1353 sayılı kanunla "Harf Devrimi" ile Latin harflerin Türkçe ile uyarlanması günümüz sisteminin alt yapısını hazırladı. Başöğretmen Atatürk tarafından "Millet Mektepleri" açıldı. Osmanlıca yasaklanması ile de büyük bir külliyet çöp olmuştu, arşivde yanmış, eskimiş, yıpranmaya bırakılmıştı.

Milli Şef İsmet İnönü tarafından Millet Mekteplerine alternatif "Köy Enstitüleri" 1940 yılında kurulmuş iyi yetiştirilmiş Öğretmenler okuryazarların azlığını telefi etmek için köylerde iyi eğitim almış, tarımla da uğraşan, duvar yapıp inşaattan anlayan, sanatla uğraşan bunları uygulayan bir eğitim sistemi ile hayatı öğreten sistemle yetişmiş öğretmenleri Anadolu köylerinde görmekteydik. 1945 yılında 2. Dünya harbinden dolayı askıya alınıp, 1954 yılında tamamen kapatılmıştır.

Köy Enstitüleri; Komünist yetiştiren, dinden uzaklaşan bir nesil peşinde olması, hedeften sapması ile halkta tepkilere neden olmuştu.

Bugün eğitim sistemi ne durumda, nasıl işlemekte bu başka bir makalemde araştırmalar yaparak siz okurlarıma naklederiz.

Yeni kurulmakta olacak hükümet Milli Eğitim Bakanı kim olacak, hükümet programında nasıl bir politika takip edilecek. Gönlümüzden geçen "Milli Eğitim Politikası" ile modern, milli, muhafazakâr bir eğitim sistemi geçmişle günümüzü kucaklayan bir sistemin takipçisi ve beklentisinde olmalıyız.

 
Toplam blog
: 7
: 245
Kayıt tarihi
: 19.09.15
 
 

1971 Almanya Langen doğumlu, İlkokula Memleketi Orduda başladı, İstanbul Merter'de devam etti, Lise..