Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '13

 
Kategori
Felsefe
 

Geçmişten günümüze kadın

Geçmişten günümüze kadın
 

İnsanlık tarihinde anaerkil dönem hariç kadın daima cins ayrımcılığına uğramış, sürekli ezilmiştir. Bazı mitolojilerde her türlü kötülüğün kaynağının ve sebebinin kadın olduğu ifadelerine rastlarız. Hemen hemen her mitolojik efsane erkek bakışıyla yazılmış ve kadınlara ayrımcı bir tutum takınmıştır.

Kadının toplumdaki yeri bir anda oluşmamıştır. Felsefe de birdenbire doğmamıştır. Toplumsal düzen, aile, devlet gibi kavramlarla felsefe yapılmış, kadın-erkek rolleri belirlenmiştir. Felsefe yapmak için güdülerimizin çoğunun doyuma ulaşması ve vaktinin olması gerekir. Kadının, kendine biçilen rollerden sıyrılıp gerçek anlamda felsefe yapabilmesi bu yüzden zordur. Günümüzde de tarihte de kadının hep önü kesilmiş, ona başka sorumluluklar yüklenmiştir; anne, ev hanımı, iş kadını, kocasına eş… Üniversitede profesör olan bir kadın bile eve gidince rollerini sıradan bir ev kadını gibi gerçekleştirmektedir.

Bir kusurmuş gibi yüzyıllardır ‘kadın duygusaldır’, ‘kadın düşünemez’, ‘kadın realist değildir’deyip buna böyle inandılar. Dahi kadınları da inandırmak istediler ki insanlık tarihinde olanları görmezden geliyorlar.

Ataerkil zamandan önceki dönemlerde yaşayan toplumlarda bilge olan, topluluğun kararlarını veren, söz sahibi olan, her şeyi bilen en yaşlı kadınlardı. Ortaçağda bekar olan, şifacı olan, bilgeliğe sahip kadınların hepsini cadı diyerek yakıp, meydanı kadınlara bırakmayanlar erkeklerdi.

Din diyerek, siyaset diyerek tün kadınların hakları, sesleri, fikirleri bastırılmaya çalışıldı. Konuştuğu için dırdırcı, düşünebildiği için tehlikeli, sevdiği için kötü, seviştiği için kötü kadın ilan edildi. Kadınların önü kesilmiş olmasaydı  kadın düşünürlerimiz, bilim kadınlarımız daha fazla olurdu.

 
Toplam blog
: 77
: 789
Kayıt tarihi
: 03.12.12
 
 

Bir kadın, bir anne, kırk yıllık eş... Resim yapmak, yazı ve şiir yazmak, her gün yeni şeyler..