Gediz suyuna karışan efsane

Pazar günü, Turizm Seferberliği ve Markalaşma Projesinin anlatılacağı, İl Valiliğince Anemon Otel'de düzenlenen, kahvaltılı toplantıya katılanlar arasındaydım.

Herkes bilir. Milli geleneğimizdir, gidilen gezilen yerlerde: yenen içilen anlatılmaz. Gezilen, görülen ve anlatılması gerekenler kaleme alınır.

Bu geleneğe uyarak, kahvaltıyı, kahvaltı masasında bırakalım ve Vali Halil İbrahim DAŞÖZ’ÜN; bıkmadan usanmadan, yorulmadan heyecanla saatlerce tanıtmaya çalıştığı “Turizm Seferberliği ve Markalaşma Projesine" bir nebze değinerek projenin ilk adımın da tekerleğin dönmesine omuz verelim.

William SHAKESPEARE diyor ki, “Konuşmadan önce düşün, hareket etmeden önce ölç”

Öyle anlaşılıyor ki, “Manisa’nın Turizm Seferberliği ve Markalaşma Projesi” iyi düşünülmüş, ölçülmüş, biçilmiş ve hedef belirlenerek yola emin adımlarla çıkılmış.

Projenin hayata geçmesi kolay mı?

Hem kolay!

Hem de zor!

Niye zor?

İşte cevabı, Albert Einstein diyor ki “ Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur”.

Manisa halkının önyargıları yok edilirse, proje ivme kazanır ve hedefine ulaşabilir.

Ya edilemezse?

Bu ihtimali düşünmek bile istemem.

Öyleyse, Manisa’da yaşayanlar “ Ya bu deveyi güdecek, ya bu deveyi güdecek, asla bu diyardan gitmek yok”.

Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu M. Kemal Atatürk’ün en büyük ideali, Türk Milletinin ‘’ En medeni ve refah seviyesi yüksek bir millet olarak varlığını yükseltmek’’ti.

Proje hayata geçer ve hedefine ulaşırsa, Atatürk’ün ideallerinden birinin daha gerçekleştiğini görmek bizi mutlu edecektir…

Manisa’nın “Turizm Seferberliği ve Markalaşma Projesi”nin detayları 14 sayfalık bir broşürde yer almaktadır.

Ben detayları broşürde olan konulara çok girmek istemem.

Onun yerine, asırlarcaakıp geçtiği topraklara zenginliği, refahı ve bereketi taşıyan Gediz ırmağı ile ilgili bir efsaneyi kaleme alarak,”Turizm Seferberliği ve Markalaşma Projesinin” bu efsane içerisinde daha çok anlam kazanacağını ifade etmek isterim.

Buyurun öyleyse, Efsaneyi birlikte değerlendirelim.

“Sanat, eğlence ve şarap tanrısı Dionysos ve alayı Frigya yaylalarında gezerken, yaşlı Silenos, yorulur bir ağaç gölgesinde uyuya kalır.

Bulanlar yaşlı Silenos’la alay edip aşağılayarak Kral Midas’a getirirler.

Midas, Silenos’u on gün krallar gibi ağırlar ve Tanrı Dionysos’a götürür.

Tanrı çok memnun olur ve Midas’a “dile benden ne dilersen” der.

Midas, her tuttuğunun altın olmasını ister.

Dileği kabul olur ve Midas’ın her tuttuğu hakikaten altın olur.

Kral mutlu ve sevinçlidir.

Akşam olur, büyük bir iştahla sofraya oturur.

Evet, her tuttuğu altın olmaktadır.

Ekmeği, yemeği hatta sevmek için sarıldığı kızı da.

Kral pişman olur ve isteğinin yanlışlığını anlar.

Tanrıdan, dileğini geri almasını ister. Tanrı, Paktolos (GEDİZ) ırmağın’da yıkanması gerektiğini söyler.

Midas, Paktolos ırmağında yıkanır, dileğinden kurtulur.

Irmağın kumları altına dönüşür.

Irmak kıyısında yer alan Sardes kenti, ırmaktan topladığı altınla zengin olur.”

Manisa Valisi Halil İbrahim DAŞÖZ’ÜN 251 Dev öğrenci ve Turizm Seferberliği Projesi Efsane karışan Gediz Irmağının kumlarını, antik çağdaki gibi, altına çevirir mi bilinmez.

Ancak ” Manisa’nın Turizm seferberliği ve markalaşması projesine” gönül veren, içinde yer alan ve de, yatırımla destekleyenlerin tuttuğunun altın olacağına inandığımı ifade etmek isterim.

M. Kemal Atatürk İzmir İktisat Kongresindeki Konuşmasının bir bölümünde Diyor ki;

“Efendiler;

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümetinin milletten aldığı veçhile istiklal-i tam, hâkimiyet-i Milliye umdelerine istinaden milleti zengin, memleketi mamur etmekten ibarettir.”

Bu ideale hizmet eden Manisa Valisi Halil İbrahim DAŞÖZ’Ü ayakta alkışlamak bu milletin Ve Manisa halkının boynunun borcudur.