Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

Geldiğimiz nokta ve bazı kişiler...

Geldiğimiz nokta ve bazı kişiler...
 

Daha önce de vurgulamıştım... Bazıları, kendilerini Anadolu’ya çıkan çadır tiyatrolarında sanıp, dansöz sahneye çıkınca, içeriği ve gelecekte ne gibi sonuçlar doğuracağı belli olmayan bir şekilde “Aç… Aç… Aç…” diye tempo tutuyorlar.

Yargıtay Onursal Başsavıcsı Sabih KANADOĞLU’nun da dediği gibi, Anayasa Mahkemesinin verdiği her karar “Hukuk” içindedir, ama siyasi sonuçlar doğurur.

Yasama, yasa yaparken sadece hukukçuların anlayabileceği, yorumlayabileceği gibi hazırlanmaz. Okuyanın da anlaması gerekir ki, suç işlemesin. Yoksa hepimizin “Ben bu yasayı anlamadım, suç sanmadım…” gibi tezvirat üretmemize imkân sağlar. O nedenle okuduğumuzu anlayalım.

Anayasamızın Siyasî partilerle ilgili hükümler” başlığı altındaki 68 ve 69’ncu maddesinin ilgili fıkralarına bakalım.

“III. Siyasî partilerle ilgili hükümler

A. Parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma

MADDE 68.– (Değişik: 23.7.1995-4121/6 md.) Vatandaşlar, siyasî parti kurma ve usulüne göre partilere girme ve partilerden ayrılma hakkına sahiptir. Parti üyesi olabilmek için onsekiz yaşını doldurmuş olmak gerekir.

Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır.

Siyasî partiler önceden izin almadan kurulurlar ve Anayasa ve kanun hükümleri içerisinde faaliyetlerini sürdürürler.

Siyasî partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve lâik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.

B. Siyasî partilerin uyacakları esaslar

MADDE 69.– (Değişik: 23.7.1995-4121/7 md.) Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.

Anayasa Mahkemesinin bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.

Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.

Bir siyasî partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir.”

Devlet, şeklini ve niteliklerini korumaya almak zorundadır, bunu da “Anayasa” ile sağlar. Başta “…demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurları…” olan siyasi partiler olmak üzere tüm kurum, kuruluş ve kişiler Anayasa’ya uymak zorundadır.

Eğer uymamışsan, sonucuna da katlanmak zorundasındır.

Ama bazıları, başta içinde ne olduğu bir paketi önümüze koyan iktidar olmak üzere, kişiler, yazan çizenler, yorumlarını “taraflı” ve “amaçlı” yaparlar…

Önceki gün Referans gazetesinde Cengiz ÇANDAR bo yolda yorum yapmaktadır. Bakın ne diyor, siz değerlendirirn.

“Anayasa Mahkemesi'nin kararı durumu nasıl tehlikeli bir mecraya sürüklemişse, Kürt siyasi hareketinin önemli aktörlerinin TBMM'den çekilme kararı da o tehlikeli mecrayı derinleştirici niteliktedir. İşlerin vardığı noktada, Abdullah Öcalan'ın belirleyici rolü görmezden gelindiği takdirde, olan-biteni anlamak ve işlerin daha nerelere uzanabileceğini kavramak da mümkün olmaz.”

“Anayasa Mahkemesi de yangına tam anlamıyla körükle giderek, "demokratik açılım"ı arkasından hançerlemiştir.”

Bir kere “…durumu tehlikeye…” düşüren Anayasa Mahkemesi değil, DTP’nin kendisidir.

İkincisi…

“Paket”in içeriğinin ve sonuçlarının belirsizliğine rağmen olayın içine giderek “...hançer…” kullanan Anayasa Mahkemesi değil, bu tür yorum ve görüşlerle devleti yok etmeye, milleti bölmeye, ülkeyi parçalamaya yönelik faaliyetlerde bulunanlardır.

Millet, sokaklarda bağırıyor, duyan yok mu? Bakın ne diyorlar…

“Şehitler ölmez, Vatan bölünmez, bayrak inmez, ezan susmaz…”

Açmanız gereken şey “Paket” değil, kulaklarınızdır. Millete rağmen hiçbir şeyde başarı sağlayamazsınız, anlıyor musunuz?

Gelelim Ahmet TÜRK’ün son dakika açıklamasına…

Demek ki “Millete” rağmen olmuyormuş…

Altı kez kapatıldığını vurgularken, yine de demokrasiden ve hukukun üstünlüğünden bihaber… Yine ayrımcılığa doğru giden bir parti çatısı altında sözde demokrasi mücadelesi verme çabasında olacaklarını savunmaktadır.

Demek oluyor ki, yedinci partiyi de aynı beyinle savunduğuna ve halen İmralı’yı adres gösterdiğine göre, sonucu şimdiden belli… Yarın da ondan söz ederiz…

18 ARALIK 2009

 
Toplam blog
: 146
: 576
Kayıt tarihi
: 17.01.09
 
 

Yazacak belki bir çok şey vardır, ancak sadece "Yazmak en büyük tutkum" desem!... Sonrasında da zate..