Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Geldim geldim!

Bir hafta yazmayınca Milliyet (Millet diyecektim!) firar ettiğimi zannetti! 

Arayan arayana! 

Hiç ummadığım kişiler bile aradı! 

“Abi işim var diyorum! Burada da internet yok! Anlayın beni ne olur!” 

Tayyar Abinin evini yapmaya gitmiştim Gümüşova’ya! Gümüşova’da otel yok! Her gün gidip gelmek de zor olur! Ne yapalım? 

“Ahmet, kaynanamın evinde kalacağız kardeşim!” 

“Abi teyzeyi rahatsız ederiz sonra!” 

“ Evde olmayacak!” 

“İyi o zaman!” 

Kapıdan girer girmez ilginç bir soru sordum! 

“Abi teyzenin interneti var mı?” 

“Ulan seksen beş yaşındaki kadın interneti ne yapacak?” 

“Ne bileyim Abi? Hani olursa dedim!” 

İlk sabah saat altıda telefonun alarmıyla uyandım! Önce Tayyar Abinin telefonu zannettim! 

“Vay be Abimize bak; sabah namazına kalkacak demek!” Diye düşündüm uyku arası! 

Meğer benim telefonummuş! Ertuğrul kurmuş benden habersiz! 

Tayyar Abi de sevindi telefon çalınca! İşkolik biri olduğumu düşündü! 

“Erken değil mi Ahmet?” 

Bozmadım işi! 

“Yok Abi! Erken kalkan döl alır!” Dedim yanlışlıkla! (Eşeğin dölü telefonu kurmuş demedim de!) 

Kalktık! 

“Hadi Düzce’ye gidelim! Çok güzel bir çorbacı var orada!” 

Hiç de sevmem çorbayı! 

“ Abi gidelim bir pastaneye, börek yiyelim çay içelim!” 

“Yok yok! Gidelim Düzce’ye! On çeşit çorba yapıyorlar! Sen de seveceksin!” 

Otuz kilometre yol gittik! 

Düzce Valiliğinin yanında bu çorbacı! 

“ÇorbacıZade!” 

“Usta ne çorban var?” 

“Abi Ezo Gelin ve mercimek çıktı! Biraz beklerseniz diğerleri de çıkar!” 

“Bana bir mercimek ver!”Dedi Tayyar Abi! 

Ben Ezo Gelinin hatırını kırmadım! 

Nefis bir çorbaydı! 

Üstüne de ikişer çay içtik, döndük! 

Her sabah böyleydi! 

Akşamları Düzce’den yemek alıp geliyor, soframızı evde kuruyor, hacı teyzenin her köşesinden doksan dokuzluk tespih sallanan salonuna anason kokuları yayıyorduk! (yatacak yerimiz yok!) 

Ben hayatta gece onda yattığımı bilmem! (şimdi biliyorum!) 

Çocuklarım bile şaşırmışlardı! Saat on birde on ikide arıyorlar! Bakıyorlar zor çıkıyor sesim! 

“Baba uyuyor musun yoksa?” 

“Hee, yatmıştım!” 

Fındık kabuğu da çok güzel yanıyor! Anında ısıtıyor odayı! 

İnanmazsınız ilk gece çay yapayım dedim; çayı yaptım şeker yok! Ulan nasıl içeceğiz bu çayı? Baktım teyzenin sakarin kutusunu gördüm dolapta! Onunla çay içtim! 

Sakarinin tadı bir türlü ağzımdan gitmedi! 

Pazar günü akşam beşte işimiz bitti! 

 

 

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..