Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '08

 
Kategori
Blog
 

Geleceğe geçmişten bir iz bırakmak

Geleceğe  geçmişten bir iz bırakmak
 

İki yıl önceki ben


Bugün Milliyet Blog Ailesine katılışımın yıldönümü.

Bugün, belki de hayatımda ilk defa, son bir yılda neler yaptım? Neler yaşadım? Sorularını sordum kendi kendime.

Başlarken çok kolay olacağını düşünmüştüm. Klavye başına oturunca, daha tanıtım yazısında tutulup kaldım.

Yazmayı istemekle, yazmak çok farklı eylemler. Duyguları, düşünceleri aktarmak, doğru ifade edebilmek çok farklı.

İlk bloğuma H.Hüseyin Dulun ve Nilgün Çakıcı’nın içten yorumları geldi. Sonra üç ay ara verdim yazmaya. Sayfama uğradığım bir ara İlyas Bayram’dan, bir toplantı mesajı ile H.Hüseyin Dulun’un ; Sitem ve merak yüklü, benim için anlamı çok büyük olan mesajını gördüm. H.Hüseyin Dulun mesajıyla bana, burada yazmayı ciddiye alıp, kendimi disipline etmem gerektiğini öğretti.

İlerleyen zamanda ben de yorum yazmayı öğrendim. Sırasıyla, Ezgi Umut, Neşe Evrim’in içten mesajları geldi. Hatta Neşe Evrim, kırk yıllık bir dost gibi Mail adresime çok güzel resimler gönderdi.

İstanbul’a gittiğimde Ezgi Umut ve Sami Murat ile görüştüm. Onlarla yazılardan tanıdığım sanal kişilerin ete kemiğe bürünmesini ilk kez yaşadım. Güzeldi…

Burada yazmaya başladıktan sonra, yazıların, kokusu, kişiliği, rengi olduğunu öğrendim.

Şeyh Galip'in; ''Kelama can vermek'' dediği şeyin ne olduğunu öğrendim. Bu ''Kelama can verme''den yola çıkarak insanları görmeden karakterize edebilmeyi öğrendim. Görmeden, dokunmadan sevilebileceğini, sevilmeyebileceğini, benimsenip, merak edilebileceğini öğrendim.

Sıkıntılı günlerimde, Nursen'in, Ezgi Umut'un, Sema Şener'in, Şükrüye Kayhan'ın, Esma Kahraman'ın, Alev Meisel'in telefonlarıyla, İlyas Bayram'ın, İzmir Mavilim'in ve Mudo'nun ziyaretleriyle ve pek çok mesajla çoğaldığımı hissettim.

Burada, ''yazma'' gibi düşüncelerini harflerle anlatan sıradan bir kişi olacağıma, beni okuyarak, yorumlarınızla katkılarınızla beni besleyerek, gelişmemi sağladınız. ''Yazma''dan, ''Yazmak''a doğru yol almamda bana ışık oldunuz.

Bilseniz, önceleri, yazdığım bir bloğu yayına verirken ne kadar tez canlı davranırdım. Sonra defalarca ''Okur gözüyle'' okur, hatalar bulur, beynim yazdığım konuyla didişir ve sizden gelecek tepkileri dört gözle beklerdim. Şimdi daha sabırlıyım.

Burada yazmaya;

''Benim söyleyeceklerim var; Bu yüzden yazıyorum.''

''Benim bir sıkıntım var; Bu yüzden yazıyorum.''

''Benim bir sevdam var; Bu yüzden yazıyorum.''

''Ardımda bir iz bırakmak istiyorum; Bu yüzden yazıyorum.''

Ve ''Her şeyi, en yaşanmış, en olmuş, en gerçek, en saf haliyle anlatmak istiyorum'', düşünceleriyle başladım. Öyle de devam edeceğim.


narçiçeği

 
Toplam blog
: 74
: 1691
Kayıt tarihi
: 17.06.07
 
 

Emekliyim ama, yaşamdan değil; işimden. Eşim ve iki kızımla birlikte İzmir’de yaşıyoruz. Yazmak, oku..