Geleceği hiç bir şey belirlemez

Yaşamımızı belirleyen yaşadığımız toplum, olmuş her şey, filizlenmiş tarih, bizimle sadece çiçek açıyor. Tüm davranışlarımız önceden belirlenmiş öncekilerle bağlantılıdır. Eski bir atasözü > diyor. Öyle bir ortam hazırlanır ki at su içmeye mecbur kalır. Biz de at gibi zorlanabiliriz. Eylemlerimizden kendimiz sorumlu olsakta, koşullar eylemlere etki eder. Etki tepkiye neden olur.

Oysa geçmişle ilintili olmayan eylemler kişinin bilinçliliğine bağlıdır. Bilinçli olmak özgürlüğü bilmektir. Yaşamın önden belirlenmiş dış akışına kapılıp gidersek, düşüncelerimiz, kişiliğimizle dışarının parçası oluruz. Alışkanlıklar tekrarlarla kazanılan eylemlerdir. Rahatlık verirken sıkıntısı büyür.Çünkü hata yapmayacak kadar ustalaşır insan. Bilinçlilik de gerekmez. Makinalarda hata yapmaz. Ne kadar az tekrarcıysak o kadar canlı oluruz. Yaşayan sürekli genişleyen, durağan olmayandır.

Eylemlerimiz geçmiş bir eylemin devamı olmayıp, olası hataları yaratıyorsa o denli özgürüz ve bilinçliyiz demektir. Aydın insan bilinciyle tutarlı, geçmişte değil, olduğu anın, eyleminin içindedir. Dışarıdan verilenlerle bir çok katmandan oluşuyoruz. İçsel indikçe her şeyin dışarının bir parçası olduğunu anlıyoruz. Öylesi özdeşerek yaşıyoruz ki ufacık kıpırtı korkutuyor. Varlık olmak, özgür olmak, geleceğimizi hiç bir şeyin belirleyemiyeceği bir yaşam hepimizin ortak umudu değil mi?

Özdeşmeyince muhakkak yürek isteyen bir boşluğu yaşayacağız. Hepsinde öte kendimiz olduğunu sandığımız her şeyi aşan bir şey olduğumuzu görmek en büyük keşif olacak bizim için. Yaşamak özgürlüktür.

Yararlanılan kaynak kitap: Sessizliği Dinlemek