Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '12

 
Kategori
Eğitim
 

Geleceğimize, çocuklarımıza yazık ediliyor...

Geleceğimize, çocuklarımıza yazık ediliyor...
 

1 Mart 1923’te TBMM dördüncü yılı açılışında yaptığı konuşmayı büyük ölçüde eğitim konularına ayıran Mustafa Kemal; “Ülke çocuklarının birlikte eğitim ve öğrenim görmek zorunda olduğunu, öğrenim birliğinin ülkenin ilerlemesi için büyük önem taşıdığını, bu nedenle “Şeriye Vekaleti ile Maarif Vekaletinin” işbirliğine varmasını gerektiğini ifade eder.

 3 Mart 1924’te kabul Öğretim Birliği Yasası TBMM’de kabul edilir. Yasanın gerekçesinde; “Bir millet bireyleri ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim bir ülkede iki türlü insan yetiştirir. Bu ise, duygu ve düşünce birliği ile dayanışma amaçlarını tamamen yok eder” deniliyordu.

 Tevhid-i Tedrisat Kanunu maddelerinde mahalle mektepleri ve medreselerin kapatılmasına ilişkin bir ifade bulunmuyordu ancak Maarif Vekili Vasıf Bey, Mayıs ayında yayınladığı bir genelge ile “Bakanlığı'nın elindeki ilkokulların hiçbirinde meslek dersleri okutulamayacağı, bunun öğretimin birleştirilmesine aykırı olacağı gerekçesiyle” mahalle mektepleri ve medreseleri kapattı.

Yasa çıktığında ülkede 479 medrese ve 18.000 medrese talebesi vardı fakat sadece 6.000'i gerçek öğrenciydi. Geri kalanlar, II. Abdülhamit devrinde çıkan bir kanunla medrese öğrencileri askerlikten muaf tutuldukları için okula kayıt yaptıran ancak öğrenim görmeyen kimselerdi. Medrese başına ortalama bir hoca vardı. İstanbul’daki medrese binalarını inceleyen bir kurulun hazırladığı rapora göre; hiçbiri okul olarak kullanılabilecek niteliktedeğildi.

1924 öğretim yılında ülkenin değişik yerlerinde 29 imam hatip okulu kuruldu. 1926-1927 öğretim yılında okulların sayısı ikiye indi. Bu okullar 1930-1931 öğretim yılında ise öğrenciler tarafından yeterince ilgi görmemeleri nedeniyle kapatıldı.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabulünden bir süre sonra “Türkiye'de sadece Müslüman vatandaşların olmadığı, Müslüman olmayan Türk vatandaşlarının da dinsel gereksinmeleri ve vicdan özgürlüğü olduğu” düşünülerek; ilkokul programından Kur’an dersleri, ortaokul ve lise programından da din, Arapça ve Farsça dersleri çıkarılmıştır.

 Aradan 88 yıl geçtikten sonra AKP iktidarı, var olan eğitim sistemini, öğretim birliğini hiçe sayarak 4+4+4’e göre düzenlemek için TBMM’ye bir yasa önerisi verdi. Adı kesintisiz 12 Yıllık eğitim ama 4+4+4 ile kesintili olarak hayata geçeceği ayan beyan ortada.

 Baytara açık kalp ameliyatı olur musunuz!

AKP Grup Başkan Vekillerinden ilk imzanın sahibi  Nurettin Canikli diyorki, “Bizim bu teklifte 3 ana hedefimiz var. Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmak, katsayı düzenlemesi ve eğitimi kademeli hale getirmek.”

Teklifte imzası olan Nurettin Canikli,Ahmet Aydın, Mahir Ünal, Mustafa Elitaş ve Ayşe Nur Bahçekapılı’dan herhangi biri eğitim ile ilgili değil. Avukat, maliyeci vs.’den oluşan imzacıların eğitim konusunda uzman olmadığı bir konuda yasa teklifi vermeleri hatta konuyu ilgilendiren MEB’nın haberi bile olmadığı ortaya çıktı.

Kamuoyu tartışıyor. İktidar eleştirenleri tabiri caizse adeta fırçalıyor! Her şeyi bilen Başbakan teklifin arkasında. Ne günlere kaldık. Üniversitelerin 4+4+4 ile sözde kesintisiz ama uygulamada kesintili eğitim öneren yasa teklifinden haberi yok!

Boğaziçi ve ÖDTÜ üniversitesinden teklifin bilimsel temeli olmadığına dair eleştiri geldi ama kim dinler baytara kalp ameliyatı olmaya hazır yurdum insanı/siyaset esnafı izdiham yaratırken.

Cumhurbaşkanı bile “Çoğunluk ne derse o olur,sivil toplum vs.vs…!” diye beyanat verdi ya al sana ileri demokrasi.

Eğitim gibi ciddi bir süreçte sadece yandaş sendika ve sivil toplum örgütlerinin şakşakçılığında ülkenin eğitim sistemi ile oynamak adeta cambazlık. Bilimsel temeli olmayan tasarıya toplumun yüksek sesle hayır demesi gerekiyor.

Sayın Başbakan 28 Şubat 2012 tarihli grup konuşmasında, “8 yıllık kesintisiz eğitimin Türkiye’ye büyük zararlar verdiğini” söylüyor. Ancak bu zararların ne olduğunu belirtemiyor. Yandaş medyanın yakınmasından anlıyoruz ki İHL’nin orta kısımları kapanmış, katsayı uygulamaları ile İHL’lerden kaçış olmuş.

Gerçek şu ki, 8Yıllık kesintisiz eğitim uygulaması sonucunda okullaşma artmış, kız çocuklarının okullara devamı cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyelerine çıkmış kimin umurunda. Sermayeye çırak, muhafazakar kesime çocuk gelin lazım! Ha en önemlisi İHL’lerin orta kısımlarının açılması.

Tasarı Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne, ILO ilkelerine, en önemlisi Cumhuriyet eğitiminin temeli olan Öğretim Birliği’ne aykırı bir yasa önerisi, kimin umurunda. Nasılsa TBMM’de bir işaret ile el kaldırıp indirecek kurşun askerler hazır.

Yukarıda ara başlıkta dedimya, “baytara açık kalp ameliyatı olur musunuz!” diye şimdi yeniden soruyorum, “sahiden, BAYTARA AÇIK KALP AMELİYATI OLUR MUSUNUZ! ey okur. Bilim insanları tasarıyı haklı gerekçelerle eleştirirken AKP’nin sel önünden kütük çalarcasına tasarıyı geçirmek için acelesi ne acaba dönüp vicdanlarınıza bir sorar mısınız!

Dünya 15 yıllık kesintisiz eğitimi uygularken, çocuklarımızın soyut, somut algıları gelişmemişken 4+4+4’e, gelişimlerini tamamlamadan meslek seçimini dayatan tasarıya rıza göstermek çocukların geleceğini yok etmek demektir.

Kamuoyuında yapılan eleştirilerden sonra okula başlama yaşı 6’ya çekildi. İlk sekiz yıl kesintisiz olacak sözüm ona. Çıraklık yaşı  yeniden 14 olarak düzenleniyor. 28 Şubat’ın yıldönümünde, Tevhid-i Tedrisat Kanunun 88. yılında geldiğimiz nokta gerçekten düşündürücü.

Hep söylerim Atatürk sömürüsü yapanlarla din istismarı yapanların kavgasında olan çocuklarımıza oluyor. Aklın ve bilimin öngördüğü yoldan yürümek varken “dindar nesil yetiştirmek” için hamle üstüne hamle yapılıyor.

Geleceğimize, çocuklarımıza yazık ediliyor.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..