Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Gelecek kaygısı Bizi Strese sokuyor

Bir telâş içindeyiz, herkes gelecek kaygısıyla yaşıyor.

Bu da bizi strese sokmaya yetiyor. Başkalarının sahip olduklarına tahammül edemiyor, bizde olmadığı için hoşgörülü olamıyoruz.

Çocukluğu bu yüzden çok severim, ne gelecek kaygısı, ne dert, ne tasa, bütün sıkıntıları oyuncakları ve oyunlarıdır.

Keşke hep çocuk kalabilsek; ama ne mümkün!

Acımasız dünya büyüdükçe, omzumuza öyle şeyler yükler, yüklüyor ki, nasıl başa çıkacağımızı bilmiyoruz, bilemiyoruz.

Bunun için, hep bir birimizle rekabet halindeyiz, birbirimizle cebelleşip duruyoruz..

Birbirimizin yağını kaydırmaya için her yola başvuruyoruz.

Geleceğimizi garanti altına almak için didişiyoruz, olmadık fırıldaklıklar yapılıyor.

Helâl haram ayırmaksızın, sürekli maddiyat peşinde koşarak, yığdıkça yığmaya çalışıyoruz.

Gelecek kaygısı yüzünden bir birimizi kırıyoruz, hatta öyle anlar oluyor ki birbirimize zarar veriyoruz.

Kişisel menfaat ve çıkarlar için, insanlar birbirini gözünü kırpmadan öldürüyor.

Bunu tek nedeni herkesin gelecekte daha iyi bir hayat yaşamaları içindir, yani gelecek kaygısı içindir.

Biz kardeşçe yaşamayı bilmediğimiz için hep sıkıntılar yaşıyoruz, huzurlu ve mutlu olmuyoruz, olamıyoruz.

Biz çok egoist olduğumuz için, hep bencilce düşündüğümüz için, hep kendimizi düşündüğümüz için hep sıkıntılar yaşıyoruz, huzurlu ve mutlu olmuyoruz, olamıyoruz.

Bu dünyadaki ölümler, savaşlar, kötülükler, hep gelecek kaygıyla, hep bencillikten, yalnız kendilerini düşünmekten kaynaklanıyor mu?

Lütfen, kendimiz için ne istiyorsak, komşumuz için de, arkadaşımız için de isteyelim.

İşte o zaman bakalım dünya gülük-gülistanlık olur mu, olmaz mı?

İnsan, kendisi hakkın da ne isterse, başkasına da onu dilemeli ki Allah ta her ikisine versin.

Ne yazık ki günümüzde herkes herşey kendisinin olsun istiyor.

“Rab ’bana, hep bana!” mantığıyla, kendisinin sahip olmadığı bir şeye başkasının da sahip olmasını istemiyor.

Herkesin bildiği bir hikâye vardır ya!

“Dönemin hükümdarı, birbirine düşman iki insanı huzuruna çağırır.

Önce birine,

“Dile benden ne dilersen, sana hepsini vereceği; ama sana verdiklerimin iki mislini de düşmanına vereceğim. “der.

Bunları dinleyen adam;

- Bir gözümü çıkarın efendim!

Hükümdar bu isteğe şaşırır ve "neden "diye sorar.

Adam da,

- Düşmanıma iki katını vereceksiniz ya, bu durumda onun iki gözünü çıkarmış olursunuz!”

İşte böylesine, sadist, egoist, bencil ve menfaatperest olduğumuz sürece; hem biz kaybederiz, hem de çevremizdekilere kaybettiririz. Geleceğimiz garanti altına alabilmek için, ancak kendimize istediğimiz bir şeyi, başka için de istediğimiz sürece olur. Sadece kendini düşünmekle, ne geçmiş kalır, ne de gelecek. Bu yalancı ve acımasız dünya sırtımıza öyle yükler yükler ki yere dibine batarız.

Bütün bu olanlardan ve olabileceklerden habersiz yaşayan çocuklara bu yüzdendir ki gıpta ile bakar ve imrenirim. Karınları doydu mu başka bir şey istemezler. Ne dert vardır, ne tasa, ne kaygı, ne de kahır!.. Hele bir de oyun oynamak için oyuncakları varsa, değmeyin keyfine.

                                                                       

Kerim Baydak

kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..