Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '12

 
Kategori
Okullar
 

Gelecek kuşağı doğru yönetmek elimizde

Gelecek kuşağı doğru yönetmek elimizde
 

Mesleki açıdan ‘Y-Kuşağı’ diye adlandırdığımız, 1980-1999 tarihleri arası doğumlu çocuklarımız, onları anlamayan öğretmen, aile ve toplum sarmalında, öz kimlik arayışında, ‘Büyük Şehirde’ yaşamanın verdiği ekstra dezavantajlarla kayboluyorlar. Ve işin en acı tarafı, Türkiye nüfusunun % 25’lik bölümü Y-Kuşağı’ndan oluşuyor yani bir anlamda GELECEĞİMİZ KAYBOLABİLİR.

Y-Kuşağı Çocukların Temel Özellikleri ;

- Sadakat duyguları az. Teknoloji, hayatlarında pek çok şeyin simgesi konumunda.

- Narsist, bireyci ve girişimciler. Çalışmaktan hoşlanmıyor, eğlenceyi, kazanmayı çok seviyorlar.

- Otoriteye saldırgan davranıyorlar, tatminsizler, istekleri çok. Beklentileri yüksek ama bedelini ödemek istemiyorlar. Hızlı tüketiyorlar. Hızla adapte olmaya, değişime ve kendilerini gösterme fırsatlarına, yaratıcılığa hevesliler.

- Evrensel bakışa yatkınlar, aynı anda birçok iş ve paralel kariyer yapmak istiyorlar. Bir işin pek çok alanında çalışabilmek, değişik seçeneklere yönlenmek ve yaratma içgüdüleri var.

- Türkiye’de yağ kuyruklarını, benzin sıkıntısını yaşamadıkları için “her şey her zaman böyleydi ve böyle olacak” sanıyorlar.

- Kitlesel olanı değil, kişiye özel olanı seviyorlar. Bir şeyi isteme şekilleri “hemen-şimdi“, öyle -cek, -cak’larla işleri yok.

İyi yönetildiğinde ve ilham verildiğinde, Y Kuşağı çalışanlar çok zengin bir yetenek kaynağı olurlar. “Sahiciliğe” çok önem veren Y’lere hayali ürünlerle, hayali projelerle, hayali kahramanlarla ulaşmak zor.

Çok önemli bir diğer faktör ise “akran onayı”. Sıra arkadaşının, mesai arkadaşının, internetteki oyun arkadaşının önermediği ve onaylamadığı bir ürün ile Y’nin buluşması çok zor.

Girişimcilik en önemli özelliklerindendir, özgüvenleri biraz abartılıdır. İş hayatına atılırken CEO yahut patron olmayı hesaplarlar. Okurken işini kuranlara rastlamak mümkün.

Ancak bu avantajlar, dikkat ve konsantrasyon zorluklarıyla dezavantaja da dönüşebiliyor. Olanak fazlalığı, eğlenceyi erteleme güçlüğü, yaşamalarına neden oluyor. Bu da onların başarıya giderken önlerine çıkan en önemli engel haline geliyor. Geleneksel eğitim yöntemleri, bu yeni kuşağa uygun görünmüyor.

Son zamanlarda yoğun bir şekilde yaptığımız, ‘Öğrenci Koçluğu’ görüşmelerimizde çok fazla miktarda Y-kuşağı çocuğumuzun ciddi sorunlar içerisinde olduğunu fark ettik.

Ve yine çok acı gözlemimiz şu ki, en fazla sorun yaşayan grup; Son derece zeki, tamamına yakını, Fen Lisesi ya da ciddi bir Anadolu Lisesine hatırı sayılır puanlar alarak girmiş olan çocuklarımız. İlköğretim aşamasında hep gözde olan bu çocuklar, kendi seviyelerinde birçok arkadaşı ile karşılaşınca, öğretmen, okul sarmalında eski özel ilgi ve takdir i göremiyor. Şanssızlık eseri bir de, ‘EGO’ sunu tatmin etmeye çalışan ve çocuklara ‘Mental’ anlamda hiçbir katkısı olmayan, bu kuşağın özelliklerinden bihaber, geçmişte yaşayan öğretmen-okul yönetimine denk geldiyse, bu çocuklarımız bu ilgi ve desteği ilk gördükleri yer olan ‘Tehlikeli Sokak’ a kapılıyorlar. ‘Tehlikeli Sokak’, sigara, alkol, uyuşturucu satacağı, özgür yaşamak isteyen ve hayatta her şeyden zevk almaya çalışan bu gençlerimizi her zaman içine almaya hazır. Çünkü çok büyük bir rant söz konusu.

Şu ana kadar, gördüklerimizi özetlemeye çalıştık. Peki, sorunu tespit etmek kolay, biz bunların farkındayız, çözüm ne derseniz;

Eğitim sistemimizden başlamak üzere, aile ve toplumun düşünce yapısındaki ‘İyi Çocuk, Zihinsel Zeka’(IQ) sı yüksek çocuktur.’ bakış açısından vazgeçrmek. ‘Zihinsel Zeka’(IQ) ya ilave olarak, ‘Duygusal Zeka’ (EQ) ‘Fiziksel Zeka’(PQ) ve ‘Ruhsal Zeka’(SQ) ‘nın son derece önemli olduğu ve ‘Bütün İnsan’ Paradigmasının ‘Zihin, Kalp, Beden, Ruh’ dörtlemesinden oluştuğunu kavramak ve bu yönde çalışmak.

Daha yalın bir dille ; aile öğretmen ve okul yönetiminden başlayıp bu konuda eğitimler verilmek, sınav sarmalında koşuşturan çocuklarımızı sadece ders bilgisi bombardımanına tutmamak ve ‘Mental’ anlamda onları tam ve sağlıklı birey haline getirmek için konunun uzmanları ile görüşmektir.

Okullarımızdaki Rehberlik dersleri, boş geçen ve sınıf hocasının yazılı okuduğu, çocukların ‘geyik muhabbeti’ yaptığı dersler olmaktan çıkarılmalı ve her öğrenciye ‘Koç’ luk yapabilecek ‘Öğrenci Koçluğu’ temel tekniklerini bilen öğretmenler yetiştirilmeli.

Eğitim sistemimizin ‘kanayan yarası’ durumundaki, dershanecilik sisteminde mutlaka konunun uzmanı yetkinliği ve geçerli sertifikası olan ‘ Öğrenci Koçları’ yetiştirilmelidir. 

 
Toplam blog
: 3
: 375
Kayıt tarihi
: 20.10.12
 
 

Üniversite eğitimini ‘FİZİKÇİ’ ünvânı ile tamamladıktan sonra, Profesyonel meslek hayatında, 17 y..