Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

19 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Gelecek umudumuz "çapulcu gençler"

Gelecek umudumuz "çapulcu gençler"
 

Taksim gezi parkı olayları başlangıcından itibaren başta hükümete, topluma, Türkiye’nin geleceğine yön verecek derslerle doludur.

Gelecekte “umudumuz” olan çocuklar kendi kentlerine, ülkenin geleceğine sahip çıkmak, bugünkü siyasi iktidarın “her şeyi ben bilirim, ben sizin her şeyinizi dizayn ederim” anlayışına “dur” demek için bir “başkaldırı” olmuştur.

On iki yıldır iktidarın akıl almaz uygulamaları, özel hayata dair ne varsa müdahaleleri ve son olarak da Taksim gezi parkı kararları bardağı damla damla doldurmuş ve taşmasına, isyana neden olmuştur.

Türkiye’nin gelecek için umudu olan bu  çocuklara devletin acımasız yüzünü gösterdiler, biber gazıyla, copla hatta silahla ve “Tomalarla” gençlerin üzerine yürüdüler.

O gencecik çocuklara uygulanan orantısız ve insafsız güç  ise, bütün Türkiye’yi ayağa kaldırmış, her kentten, her ilçeden bu çocuklara, bu direnişe destek yağmıştır.

İktidarın bu gençleri anlaması, dinlemesi gerekirken, bu hareketin içersine sızması muhtemel olan bir avuç marjinal grupları ve PKK yandaşlarını da bahane ederek; tüm bu harekete katılan, destek verenleri “bir avuç çapulcuya” benzetmeleri ise kelimenin tam anlamıyla “abesle iştigal” olmuştur.

Olayları anlamak ve yatıştırmak yoluna gitmesi gereken hükümet “yarım ağızla ve belli kurgularla” çaba gösteriyor moduna girmiş, Başbakan vekili Bülent Arınç’ın, Cumhurbaşkanı Gül’ün girişimleri ise Başbakan’ın sert tavrı ve “Kasımpaşalı” çıkışlarıyla bu çabaların üzeri örtülmüş, yara daha da derinleştirilmiş, özellikle Başbakanın;

“Bize oy veren %50 yi zor tutuyorum” sözleriyle de kamplaşmanın ve ayrıştırmanın adeta tohumları serpilmiştir.

Başbakan “Çapulcu” olarak nitelendirdiği bu gençleri toplumun gözünden düşürmek ve halkın desteğini çekmelerini sağlamak için inanılması güç iddialarda bulunmuş, ancak, ortaya attığı her iddianın da aslı olmadığı bir bir ortaya çıkmıştır.

Başbakanın yalan zincirlerinden birincisi;

“Taksimde bayrak yaktılar” iddiası. Şayet böyle bir durum oldu ise, polisimiz, güvenlik güçlerimiz bu olayı seyretmekle mi kalmışlardır. Yapılan incelemelerde Taksim’de bayrak yakılmadığı ortaya çıkmıştır.

Başbakanın ikinci iddiası:

“Camide içki içtiler, bira şişeleriyle gezdiler”.

Polis Taksim’e “orantısız bir güçle” müdahaleye karar verip, gençlerin üzerine saldırınca, gençler “Bezm-i Alem camisine” sığınırlar. Birçok yaralı vardır ve müezzinin çabalarıyla bu yaralılara müdahale edilir.

Başbakan’ın bu iddiası ise koca bir yalan olarak ortaya çıkmıştır. Cami müezzini camiye sığınanların içki içmediklerine şahitlik etmiştir.

Yalan zincirlerinin diğer bir halkası ise;

“Kabataş iskelesinde başörtülü, altı aylık çocuklu bir kadının uyandığında üzerinde idrar kokusu olduğu” iddiasıdır. Başbakanın bu iddiası da koca bir yalan olarak ortaya çıkmıştır.

Başbakanın Taksim olayları ile ilgili yaptığı “Milli iradeye saygı mitinglerinde” bu ve buna benzer birçok iddiayı dillendirmiş, bu söylemlerle gerçekten dini bütün, müteasıp kesime mesaj vermek istemiştir

Başbakan kendisine oy verenleri “milli iradenin temsilcileri”, oy vermeyenleri ise “çapulcu” ilan etmektedir.

Bir başbakan olarak ülkenin barışa ve huzura ihtiyacı olduğunu, toplumu ayrıştırmak yerine bütünleştirmek gerektiğini, atacağı her adımda da 76 milyonluk bu ülkenin insanlarını kucaklaması gerektiğini artık iyi görmelidir.

Başbakanın gece mitingleri, Ankara, İstanbul mitingleri bu milleti ayrıştırmaya götürecek, kendisine oy verenler ve vermeyenler noktasında bloklaştıracak tehlikeli bir hareket olacaktır.

MHP genel Başkanı Devlet Bahçeli’de Grup toplantısında yaptığı konuşmada AKP’nin “ayrıştırmaya” yönelik politikalarını eleştirmiş ve;

“AKP mitinglerine katılanların yüceltilmesi Türkiye’nin iki bloğa sevk edilmesi demektir.

Erdoğan bunların bilincinde midir?

Akıllı ol yoksa Türk Millet, Türk gençliği senin aklını başından almasını çok iyi bilir” sözleriyle de tepkisini dile getirmiştir.

90 ların sonrasında dünyaya gelen ve bugün sayıları on milyonu bulan bu gençlik (çapulcu gençlik) bizim geleceğimizdir ve her siyasi iktidarın, her siyasetçinin bu gençliğin isyanına ve direnişine kulak vermeli ve bu gençleri anlamaya çalışması gerekecektir.

Sonsuzluk (Osman Özeker)   18.06.2013 

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..