Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '18

 
Kategori
Blog
 

Geleceksen Mesaj Çek Canikom. Adresim Milliyet Blog Nokta kom.

Geleceksen Mesaj Çek Canikom. Adresim Milliyet Blog Nokta kom.
 

  Adama demişler ki: ''Bu bilgisayar gibisi yok! Senden çok akıllıdır. Ne sorarsan  ‘Şıp' diye alırsın cevabını'' Adam, zekasıyle öğünürmüş hep. Geçmiş bilgisayarın karşısına, Açmış ayaklarını yan yana. Gerile gerile, bir eli de, yumruğu sıkık  olarak,  kükremiş: ''Ne var, ne yok üleyn!” diye.

   Bilgisayar bu!  Önce duraklamış. Ardından bir patlamış ki, içindekiler yerlere saçılmış. Darmadağın etmiş kendisini. Öyle ya! Hem ''Var'' hem de ''Yok!”  İkisi bir arada sorulur mu hiç? Alırsın işte cevabını ''Şıp'' diye! Topla bakalım yerdekilerini!

   Nerde o mis gibi ''Aşk'' kokan mektuplarımız. Nerde o zarfların içine koyduğumuz çiçekler. Not düşerek de: ''Çiçeğim, ak kağıtlara gözyaşlarını akıtsın. Kalbimden kalbine iz kalsın. Çünkü onlar, benim gözyaşlarım!'' deyip deyip de yolladığımız aşk mektupları

   Nerde o yağmurcudan  umduğumuz medetler , Nerde el ele, göz göze  ıslaklıkları paylaştığımız o bizi yakınlaştıran aşk yağmurları nerde?

   Nerde o hasret kokan asker mektupları?!  Mektupların yerlerini şimdi internetler aldı. Elektronik oldu her şey! Günümüz, WWW ile başlıyor, Com' larla devam ediyor. Arama, tarama, kopyalama, kesme, kapama derken,'' TIK '' larla da hayatımızda yeni sayfalar açıyoruz. Anlamayanımız da var: “ Teknoloji özürlüyüm” diyerek sıyrılanlar da.

   Burcu burcu kokan aşk mektuplarımız elektrikli posta oldu artık. Hislerimiz, ekranın soğuk camına sıvazlanmış. Evdeki oğlan çocukları:  “Ders çalışamıyorum. Aklım internetteki oyunda kaldı” diyor da, başka bir şey demiyor.. Çocuk, ebeveynine dinozor diyor bu yüzden. Ört ki, ölem!..

    İçimizi sanal ekranlarda, lirik cümlelerle ısıtıyoruz. Evimizin sobasını ısıtmak için hangi tuşa basmalıyız acep? Sevgilimizin sinesini, hangi tuşa basarak koklayabiliriz? İnter tuşu ile mi? Hadi canım, sen de!  Kızdığımız zaman :  ''Sen kaç megabyt'lık adamsın be! '' derken, karşımızdakinin yüzünün kızardığını görebiliyor muyuz? Yooğ! Hakimin karşısına çıksak, adamcağız, ceza verecek maddesini bulamaz  kitapta. Gönlümüzden uzaklaştırılırsak eğer, SİL tuşuna mı basıyoruz bileden. Hı..?

   Neydi o çekilen eski çileler? Kasalardaki bölmelerde harfler bulunurdu. Eldeki kumpaslara, aralarına antelin konarak dizilirdi. Mürekkeplenen harflerin üzerine  merdane ile boya çekilir, ıslak kağıt üzerine konur ve merdane ile tashih için kopyası alınırdı yazının.

   Şimdi;  genci, yaşlısı, emmisi, dedesi, gelini, anası, danası kızı, kısrağı, damadı, elinde, avuç içi kadar bir alet. Ha bire  ekrana dokunuyor. Eller kıpır kıpır.  Karada havada,  çayırda çimende, tuvalette, her yerde bunları tanırsınız. Başlar önde tırıs giderken,  elleri tıkır tıkır işler. Birbirlerine destanlar yazarlar, sevgilerini söylerler, hakaretler ederler, aşk dilenirler. Derler oğlu derler.

Görüntünün olası içeriÄ?i: açık hava     

  Bakalım ne diyorlarmış:

"Sevgilim, tez elden rumuzunu bildir, / Kaşına gözüne e-mail atayım! / Ya cebimi ara, ya siteme gir, / Sazına sözüne e-mail atay/ Bu sanal alemde bırak sitemi, / Chat'inle şenlendir benim sitemi, / Kışına yazına e-mail atayım!

Han hamam, apartman, akarın var mı, / Baban hortumcu mu, borsa oynar mı, / Avro mu topladın, yoksa dolar mı? / Evde ayakkabı kutuları var mı / Uyuz herif, malı, hala sıfırlamadın mı / Malına mülküne e-mail atayım!

Aksi  avrat mısın, yoksa hoş musun?  / Karta kaçmış mısın, yoksa yaş mısın? /  Saçı açık mısın, sıkma baş mısın? / Yüzüne pozuna e-mail atayım!,  / Kudurup gitmeden ben bu istekle,/  Tangalı resmini e-mail'e ekle /  Boyuna posuna e-mail atayım!

Kavşak Suyu kocaya kaçmış deseler de / Ardından üzüm  üzüm üzülüp yas etme / İki tık tık, bir şık şık ile / Olmaz olsun muhabbet böyle / Adresimi yazıver  defterine / Muzo1933 nokta, kom tere 

Oy dingala dingala / Kömür de koydum mangala /  Dünyayı anladın ya /  Gel gidelim biz Ay’a /
Düşünme Ay’da var mı yok mu diye hayatı / Belki orda buluruz internetsiz hayatı / Ay’ın Ademi olayım, sense Havva  Gadunu / Eccük  yap Pumpum Çorbası, bir de Ay Dolması / Soframızdan eksilmesin Bartın’ın Halışka’sı ...

Deyve bakay, geleceksen mesaj çek canikom / Kısa adresim “milliyet blog eyt  nokta kom”/ Gönülden gönüle bulalım yolu / Bekler bu sahillerde seni yağmurcu

Ört ki, ölem !

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..