Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '10

 
Kategori
Güncel
 

Gelecekte bir gün gelecek

Gelecekte bir gün gelecek
 

Devrimcilerin haklı kavgası sürüyor.


Gündem dolu, gündem yoğun. Türkiye hızla yeni şeklini alıyor. Neo liberalizm kendi gereksinimlerine göre Türkiye’ye şekil veriyor. Gerçeği olayların perde arkasına bakmazsak göremiyoruz. Egemenler kendi aralarında savaşa devam ederken iş sınıfsala döküldüğü anda anında ittifak yapıp gündemi kendi isteklerine göre şekil veriyorlar. Kısaca olaylara bir bakıp gündem analizimizi yapalım. Bakalım olayların arkasındaki gerçekler nelerdir.

1)CHP’deki iktidar kavgası: Son bir haftadır gündemi CHP’deki iç savaş gündemi meşgul ediyor. Kılıçdaroğlu, Önder Sav kavgası gündemin birinci maddesi. Aslında savaş Mayıs ayındaki kurultayda başlamıştı. Egemenler AKP’ye alternatif yaratmak için CHP’de bir operasyon başlattılar. Eskı CHP ulusalcı-milliyetçi çizgisi ile egemenlerin Neo-liberal politikalarına aykırı bir yapıdaydı. Önce Deniz Baykal kaset tezgahı ile uzaklaştırıldı. Referandum sonrası tüzük uygulaması ile CHP içindeki ulusalcı-milliyetçi unsurlar temizlendi. Böylece CHP egemenler için AKP’ye alternatif bir yapıya kavuştu.Artık global sermayenin sistem içinde iyi bir yedeği var. AKP elbet bundan rahatsız. Ancak egemenler ellerinin altında her zaman bir yedek bulunsun isterler. Sistemin içinde bulunduğu sürekli krizin suçunu birilerinin üstüne atılması gerekir ki, suçlunun sistem değil onun uygulayıcısı partilerde olduğu söylensin. Yıpranan eskimiş partiyi atarsın yerine yeni bir maşa koyar halkı bir müddet onunla avutursun. CHP de olup bitenlerin gerçeği budur.

2)Ülkenin parça parça satılmasının yolu HES’ler: Ülkede içten içe ciddi bir savaş yaşıyor. HES’ler bu savaşın adı. Yani Hidroelektrik santralleri. Ülkenin bütün dere ve nehirlerinde 2000 civarında HES kurulması planlanıyor. Örneğin sit alanı ilan edilen İkizdere (Rize’de bulunan İkizdere Dünyanın en güzel doğal alanlarından biri. Dünyada eşi benzeri olmayan bir bölge) üzerinde 22 adet HES kurulması planlanıyor. 22 adet HES kurulması demek İkizdere bölgesinin bitmesi demek. İkizdere’nin suyunu önce 22 adet santral kullanacak, geriye bir şey kalırsa bölge halkı gereksinimlerini giderecek. Zaten yapılacak olan 22 adet HES bu bölgenin doğal güzelliğini bitirir. HES’lerin tamamını da tahmin ettiğiniz gibi çok uluslu global sermaye şirketleri ve onun Türkiye uzantıları yapacak. Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi bile dayanamayıp yazısında “Ananızdan başka satacak ne kaldı” diye yazınca kıyamet koptu. Tabii anında şutlandı. Yıllardır emek verdiği gazetesinden ayrılmak zorunda kaldı. Kapitalizm gölgesinden para kazanamadığı ağacı keser. Neo-liberalizm politikalar için İkizdere’nin doğa harikası olması ilgilendirmiyor. İkizdere’nin sit alanı ilan edilmesinin ardından AKP meclise hemen bir kanun teklifi verdi.Türkiye deki bütün sit alanları yeniden gözden geçirilecek ve 1200 civarında olan doğal sit alanları 150-200 arası bir sayıya düşürülecek. Böylece ülkedeki bakir durumdaki doğal kaynaklar global sermayenin emrine verilmiş olacak. Neo liberalizmin yeni sömürge politikasına uygun olarak yeni sömürge ülkelerdeki” vahşice sömür” uygulamasının bir parçasıdır bu anlayış.

3)Referandum sonrası Türkiye sokakları: Referandum savaşları ve Asıl Savaş şimdi başlıyor isimli yazılarımızda Referandum sonrası olacakları tek tek belirtmiştik. Maalesef yazdıklarımız bir bir gerçekleşiyor.AKP iktidarının referandum sonrası takunyalı faşizm yüzü iyice ortaya çıktı. Devrimciler ve halk üzerinde baskı ve zulümler her geçen gün artıyor. Önce Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri, İstanbul Üniversitesi öğrencileri en sonunda (04.11.2010 tarihinde) Anadolu Üniversitesi öğrencileri üstüne polisle, özel güvenlik elemanları ile acımasızca saldırdılar. Ortaya birde Müslüman Gençlik diye gerici bir güruh ortaya çıktı. Önce bunlar saldırıyor, sonra özel güvenlik elemanları sonrada polis gelip üzerlerine saldıran öğrenci gurubunu tutuklayıp götürüyor. Sadece Anadolu üniversitesinde yaralanan devrimci öğrenci sayısı 40 kişi. Yani Taksimde patlayan bombada yaralananlardan daha fazla. Ama ne gazetelerde ne TV haberlerinde olayla ilgili doğru dürüst bilgi yok. Böylece kendi aralarında acımasızca savaşan egemenler iş devrimci öğrenciler olunca olayları örtbas etmek için anında ittifak yapıyorlar. AKP’nin de öcü gibi korktuğu Devrimciler değil mi? Artık varoşlarda istedikleri gibi cirit atamıyorlar. Üniversitelerde artık giderek güçlenen Devrimci bir muhalefet var. Özellikle Öğrenci Kollektifleri her yerde karşılarına çıkıyor. Hakkarideki Devrimci Gençlik köprüsü açılışını da organize eden yine bu gurup. Hayatın her alanında güçleri oranında mücadeleye katılıyorlar. Elbet bu durum iktidarı oldukça rahatsız ediyor. Onlarcası hapiste, onlarcası hakkında soruşturmalar sürüyor. Üniversite yönetimleri Devrimci öğrencileri yıldırmak için şimdilerde yeni bir gerekçe buldu. “Soruşturma süresince olaya karışan öğrencilerin okula devam etmesi yasaktır”. Ne güzel demokrasi. Saldırıya uğrayan onlar ama okula sokulmayan da onlar. Hani AKP Demokrattı? Sevsinler bunların böyle demokrasi anlayışlarını.

Şimdi 6 Kasım 2010 tarihinde Ankara’da YÖK’ü protesto için büyük bir miting düzenleniyor. Türkiye’deki lise ve Üniversite öğrencileri bu mitingde buluşacak. Bakalım egemenlerin TV ve gazeteleri ne ölçüde gündeme taşıyacak hep birlikte göreceğiz. Devrimciler 30 yıllık suskunluktan sonra yeniden ayağa kalkmanın mücadelesini veriyor. Gelecek onların ellerinde şekillenecek. GELECEKTE BİR GÜN GELECEK VE DEVRİMCİLERİN ÖNDERLİĞİNDE İNSANA YAKIŞIR İNSANCA BİR HAYAT YAŞAMAK İÇİN YENİ BİR DÜNYA KURULACAK.

Saygılarımla

Ali İhsan UĞUZ

 
Toplam blog
: 72
: 2174
Kayıt tarihi
: 11.04.08
 
 

3 Ocak 1958 doğumluyum. S.Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışmaktayım. Edebiyat ve sinema ilgim ..